Katar’da Filistin direnişiyle İsrail devleti arasında ateşkesin ilan edilmesini Gazze’de halk sokaklara çıkarak kutladı. Çünkü biliyorlar ki ödenen bedellerin ağrılığına rağmen bu zafer Gazze halkının direnişinin ürünüdür.
En başta Gazze’nin kahramanca direnişinin, sonra tüm dünyada Gazze’yle bütünleşen, dünya çapında bir Filistin halkı haline gelen, küresel bir intifada halini alan yaygın, yığınsal ve süreklilik arz eden mücadelenin ürünüdür.Filistin halkının direnişi, 444 gün süren soykırımcı işgalin İsrail açısından tam bir fiyaskoya dönüşmesini sağladı.
İşgal devleti hiçbir hedefine ulaşamadı.
İsrail’i bugün yöneten aşırı sağcı Siyonist koalisyonun ve bu koalisyonun lideri Netanyahu’nun Büyük İsrail hezeyanları hayata geçmedi.
Çünkü Filistin halkı direndi.
İşgalcilerin Gazzelileri Sina’ya sürme hedefi başarısız oldu.
Çünkü Gazzeliler direndi.
Netanyahu ve suç ortaklarının başta Hamas tüm Filistin direnişini yok etme hedefi başarısız oldu.
Çünkü Filistin direnişi teslim olmadı.
Gazze’yi kuzeyinden insansızlaştırma Güneyi’ni ise İsrailli yerleşimcilerle doldurma planı çöktü.
Çünkü Filistin halkı boyun eğmedi.
İşgal devlerinin tek bir asli amacı var, Filistin’i üzerinde Filistinlilerin yaşamadığı bir toprak parçasına çevirmek.
Ama bu plan bir kez daha başarısız oldu.
Filistin halkı bir kez daha tüm dünyanın ezilenlerine ilham vererek destansı bir direniş sergiledi.
Artık şu çok açık: İsrail, igalci, soykırımcı, terör yöntemleri uygulayan ve başta ABD olmak üzere batının emperyalist güçlerinin desteğini almadan ayakta durması mümkün olmayan bir devlettir.
Gazze’ye saldırmasının ardından Lübnan’a, İran’a, Suriye’ye, Yemen’e de saldıran bir savaş aparatından başka bir şey değildir İsrail devleti.
446 günün gösterdiği en önemli olgu, İsrail’in tüm askeri üstünlüğüne ve dünyanın en zengin ülkelerinden aldığı tam çaplı desteğe rağmen hiçbir hedefine ulaşamadığıdır.
Tersine, şimdi İsrail iktidar bloğu krizlerden kriz beğenecek. Aşırı sağcı güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir ateşkes olması halinde istifa edeceğini söylemişti.
ABD başkanlarına değil Filistin direnişine güveniyoruz
Bir yandan ateşkes görüşmeleri sürerken bir yandan da ABD İsrail’e 8 milyar dolarlık silah sattı. Joe Biden’a aylardır boşuna “Soykırım Joe” denmiyor. Bu silahlarla, ateşkes görüşmeleri sürerken, daha 13 Ocak Pazartesi günü İsrail Kuzey Gazze kuşatmasının 100’üncü gününde en az 58 Filistinliyi öldürdü.
Birkaç gün sonra başkanlık koltuğuna oturacak olan Trump da kararlı bir Siyonist’tir. Bir yandan ateşkes sürerken bir yandan da Trump işgal devletinin Batı Şeria’daki saldırılarını, yayılmacı ve sömürgeci politikalarını destekleyecektir. Unutmamak gerekir ki Trump, 20 Ocak’taki yemin töreninden önce rehineleri serbest bırakmazsa Hamas’a “cehennemi yaşatacağını” ilan etti.
Ateşkes Filistin halkının sadece İsrail’e karşı değil ama aynı zamanda ABD ve batının emperyalist dev güçlerine karşı da zaferidir.
Gazze direnişi bu devletlerin iki yüzlülüğünü de açıkça ortaya sermiştir.
Uluslararası politikada sahip oldukları çifte standartı görmeyen hiç kimse kalmadı.
Ne kadar duymazlıktan gelseler de küresel sistemin kurumları, Uluslarası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi Netanyahu ve suç ortaklarının soykırımcı olduklarına ve görüldükleri yerde savaş suçlusu olarak tutuklanmaları gerektiğine hükmetti.
Filistin direnişinin her bir günü İsrail devletinin sömürgeci yapısını ve bu yapıyı ayakta tutan küresel mimariyi teşhir etti. Gazze ile bütünleşen küresel intifada dünyanın tüm başkentlerinde, sayısız okulun kampüslerinde dev gibi Filistin gösterileri gerçekleştikçe Filistin direnişi daha da güçlendi, işgal devleti daha da teşhir oldu.
Her bir katliamın hesabını sormak için
Şimdi Gazze halkıyla beraber kutlama yapma zamanıdır. Gazzeliler çadırlarından sokaklara çıkarak ateşkesi kutluyorlar. Soğukta, çadırlarda başlarını yastığa koyarken sabah uyanıp uyanamayacağını bilmeksiniz süren ayların ardından ateşkesle Filistin halkı bir soluk alacak.
Gazze’yle birlikte ateşkesi selamlarken, işgalin en şiddetli günlerinde İsrail’in her bir saatte 4 Filistinli çocuğu öldürdüğünü unutmayacağız.
45 bin Filistinlinin bu 446 günde öldürüldüğünü unutmayacağız.
Gazze’de taş üstünde taş bırakılmadığını unutmayacağız.
Gözümüzün önünde yaşananın 21. yüzyılın ilk soykırımı olduğunu unutmayacağız.
Tüm hastanelerin bombalandığını, yüzlerce sağlık çalışanının katledildiğini, en son Dr. Abu Hussam Safiya’nın durumunda olduğu gibi Filistinli doktor ve sağlık çalışanlarının işkence yapılmak üzere tutuklandığını unutmayacağız.
Çadırların içinde insanlarla birlikte yakıldığını, Filistin’in tarihi mirası olan zeytin ağaçlarının imha edildiğini unutmayacağız.
Bu yüzden, Gazze’yle dayanışmak için örgütlediğimiz ve aktif bir parçası olduğumuz küresel intifadanın sürekliliğinden asla taviz vermeyeceğiz.
Netanyahu ve suç ortakları soykırım, savaş ve insanlık suçlarının hesabını verene kadar Gazze’nin yanında durmaya devam edeceğiz.
Fiziki dayanışmayı örgütleyelim
Biliyoruz ki işgalin her bir günü Gazze’nin eğitim sistemine, alt yapısına, işyerlerine, tarım gücüne, su havzalarına, sağlık sistemine, yollarına yönelik yıkıcı suçlarla dolu. Ateşkes, Gazze’ye yardımı kontrollü bir şekilde sağlamayı kapsıyor. Şimdi tüm dünyada iktidarları Gazze ile aktif insani yardım açısından zorlamak için hareketimizi güçlendirmek zorundayız.
Gazze halkı her düzeyde yanında olduğumuzu bilmeli.
Hiçbir yardım engellenmemeli, tüm kapılar dayanışma için sonuna kadar açılmalı.
Büyük bir dayanışma seferberliğini başlatalım.
Tam ambargonun şimdi tam zamanıdır
Ateşkes, İsrail’e karşı mücadelenin savsaklanmasını değil hızlandırılmasını ve güçlendirilmesini daha acil bir hale getirmiştir. Çünkü biliyoruz ki İsrail için ateşkes, bir sonraki saldırısı için bir mola anlamına geliyor.
Bu yüzden, iktidara bir kez daha berbat bir sınav verdiğini ve İsrail’le ikili anlaşmaları sonlandırmadığı, Azerbeycan petrolünü İsrail’e Türkiye üzerinden aktardığı için işgal devletinin elini sonuna kadar rahat hissetmesine neden olduğunu hatırlatmak zorundayız.
Ateşkes, iktidarın bu tutumundan derhal vaz geçmesi için bir uyarı işlevi görmelidir. İsrail’e her düzeyde ambargo bir zorunluluk. İsrail’in saldırganlığını engelleyecek tek güç yalnızlaştığını görmesi olacak.
Bu ekonomik bir yalnızlık ve tecrit, askeri bir yalnızlık, politik bir yalnızlık, kültürel bir yalnızlık olmalıdır.
İsrail tek başına bırakılmalıdır.
Türkiye, İsrail’e yönelik tam ambargo konusunda kararlı olduğunu ilan etmeli ve hemen bu karara uygun pratik adımları atmalıdır.
446 günlük işgalle işbirliği yapan tüm siyasiler, şirketler teşhir edilmeli ve kişilere ve şirketlere yaptırım uygulanmalı, yargılanmaları sağlanmalıdır.
Biz Filistin halkının yanında olmaya devam edeceğiz.
Gazze için ses çıkartmaya bir an bile bile ara vermedik, ses çıkartmayı, küresel intifadanın Filistin direnişini güçlendirmesi için mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Ateşkesi coşkuyla karşılıyoruz ama İsrail’in soykırımcı işgalinin tüm sorumlularından hesap sorulması için “Nehirden denize özgür Filistin” demeyi sürdüreceğiz.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)