Biden’ın gitmesi ABD için istikrar anlamına gelmiyor

21.08.2024 - 09:56
Alex Callinicos
Haberi paylaş

Fransa seçimlerindeki drama, ABD’deki başkanlık yarışında yaşananlarla karşılaştırıldığında sönük kalıyor. Önce başkan yardımcısı adayı JD Vance’in taktığı adla “eski ve gelecekteki başkan” Donald Trump, bir miting sırasında suikasta uğramaktan kıl payı kurtuldu. Sonra başarısız rakibi Joe Biden, yeniden seçilme kampanyasından vazgeçmek zorunda kaldı.

“Zorunda kaldı” lafın gelişi değil. Deneyimli araştırmacı gazeteci Seymour Hersh, “Washington’daki üst düzey bir yetkilinin” sözlerini alıntılıyor. Söylenene göre Barack Obama ve Demokrat Parti’nin tepesindeki “Üç Büyükler” yani “eski Temsilciler Meclisi başkanı Nancy Pelosi, Senato çoğunluk lideri Charles Schumer ve Temsilciler Meclisi azınlık lideri Hakeem Jeffries” müdahalede bulunmuşlar.

Hersh şöyle yazıyor: “Yetkili bana Pelosi ve Schumer’in onayıyla Obama’nın kahvaltıdan sonra Biden’ı aradığını ve ‘Durum şu: Kamala Anayasa’nın 25. Değişikliğini yürürlüğe koymamıza onay verdi.’ dediğini söyledi.” Bu değişiklik, başkan yardımcısı ve kabine tarafından ehil olmadığı düşünülen bir başkanın görevini başkan yardımcısının devralmasına olanak tanıyor.

Bu, Biden’ın reddedemeyeceği bir teklifti. Hersh bunu, sevilmeyen bir başkana karşı sağcı bir darbe girişimini anlatan 1960’ların gerilim filmi Seven Days in May’e benzetiyor. Ancak Biden’ı yarıştan çekip yerine Harris’i koyanlar merkez sol, yani “liberal Demokratlar”dı. Obama ve eşi Michelle, daha sonra utanç verici derecede düzmece bir videoyla Harris’i desteklediklerini ilan ettiler.

Trump ve Cumhuriyetçiler, Harris’i “radikal solcu” olmakla suçluyor. Bu saçmalık. Harris, eski başkan Bill Clinton’ın oluşturduğu ve Obama’nın devam ettirdiği kalıpta, ana akım, kurumsal bir Demokrat. Kocası bir Hollywood avukatı ve Los Angeles’ın gösterişli mahallesi Brentwood’da yaşıyorlar. Harris’in Demokrat Parti başkan adaylığı ön seçimlerine katılmamış olmasını eleştirenler var. Ancak adaylığının açıklanmasının ardından 150 milyon dolar bağış toplayarak en önemli ön seçimi kazandı.

ABD’deki büyük şirketler bölünmüş durumda. Hem Trump hem de Biden, neoliberal ortodoksinin ötesine geçti. Federal hükümet parasını imalat sektörünü yeniden inşa etmek ve Çin’in meydan okumasına yanıt vermek için kullandılar. Politik tartışma esas olarak şirketlerin ne kadar vergilendirileceği ve regüle edileceğiyle ilgili.

Financial Times gazetesine göre, “Wall Street, ABD Başkanı Joe Biden’ın son üç buçuk yıldır uyguladığı antitröst politikalarından o kadar bıktı ki, uzun süredir Demokratları destekleyen birçok yönetici, 2024 seçimlerinde desteğini Donald Trump’a kaydırmayı veya hatta seçimleri tamamen boykot etmeyi düşündü. Şimdi seçim stratejilerini yeniden gözden geçiriyorlar. Harris’i, potansiyel olarak, Biden’ın tekel karşıtı politikalarında ısrarcı olabilecek bir popülist olarak gördükleri Vance’den daha ılımlı buluyorlar.”

Gazete “üst düzey bir yöneticinin” sözlerini aktarıyor: “Başkan yardımcısı Harris ılımlı biri. Uygulama konusunda sert olsa da mantıklı uygulamalar olacaktır.” Bu sözler “kampanyasına yakın bir kişinin” aynı gazeteye söyledikleriyle örtüşüyor. Kaynak, “Harris’in vermek istediği temel mesaj, Demokratların ‘iş dünyası yanlısı, sorumlu iş dünyası destekçisi’ olduğu.” diyor.

Harris, Biden’ın İsrail’e “sarsılmaz” desteğini azaltacak mı? Bununla kıyaslanabilecek bir şey en son 1968’de, Vietnam Savaşı karşıtı muhalefetin başkan Lyndon Johnson’ı yeniden seçime girmekten vazgeçmeye zorlamasıyla olmuştu. Başkan yardımcısı Hubert Humphrey görevi devraldı ancak Johnson’ın ABD’nin Vietnam’ı bombalamayı sonlandırması çağrısında bulunmasına izin vermeyi reddetmesi işini zorlaştırdı. Seçimi barış adayı gibi davranan ancak savaşı dört yıl daha sürdüren Cumhuriyetçi Richard Nixon’a kaybetti.

Harris’in daha fazla manevra alanı var gibi görünüyor. Binyamin Netanyahu’nun Kongre’nin ortak oturumunda yaptığı konuşmaya karşı yapılan protestoları “alçakça” bularak kınadı. Ancak Netanyahu ile görüştükten sonra, “ölü çocukların ve İsrail ordusundan kaçan çaresiz, aç insanların görüntüleri”nden bahsetti.

Bunun bir tarz değişikliğinden daha fazlası olup olmadığı henüz belli değil. Harris, Trump ve destekçilerinin iğrenç, ırkçı ve cinsiyetçi kampanyasıyla karşı karşıya kalacak. Seçimi kim kazanırsa kazansın, ABD seçimden daha kutuplaşmış ve daha istikrarsız bir şekilde çıkacak.

Alex Callinicos

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol