Sermayenin ve iktidarın işçi sınıfını yoksullaştırma saldırısı; başta yargı olmak üzere, keyfi uygulamalarla demokratik tüm hakları yok etme girişimleri karşısında işçi sınıfının kitlesel gücünü hatırlaması ve 15-16 Haziran’dan alınan dersleri bugüne taşıması önemlidir.
15-16 Haziran Direnişi, 1960’lardan itibaren yükselen sınıf hareketine engel olan Türk-İş bürokrasinin işçilerin aşağıdan mücadelesiyle bir kenara atılması ve yeni bir sendikal odak olan DİSK’in kurulma sürecidir.
Hareket ileriye sıçradı
1961 Saraçhane Mitingi, 1963’teki Kavel Grevi, 1965 Kozlu direnişi ve 1966 Paşabahçe grevleri, devlet güdümlü bir sendika olan Türk-İş’in sınırlarını açığa çıkardı. Hareketin mücadeleci kesiminin oradan ihraç edilmesi sonucunda DİSK kuruldu.
DİSK’in başarıları işçi sınıfının diğer kesimlerini de etkiledi. Grev sayısındaki artışlar, fabrika işgal ve direnişleri patronları tehdit etmeye başladı. 1968’de Derby, Altınel Pres Sanayi, Kavel Kablo, Emayetaş 1969’da Singer, Demir-Döküm ve Gamak fabrikalarında işgaller yaşandı. 1970’te Alpagut Linyit İşletmeleri’ni işgal eden işçiler, fabrikayı kontrol etti ve kendileri yönetti. Sungurlar işgali de o yıla damgasını vuran eylemlerden biriydi.
Aksayan üretim ve artan işçi ücretlerden rahatsız olan sermaye, DİSK’in kapatılmasını istedi. 1970’te parlamentoya, 274 sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nda değişiklik öngören iki kanun tasarısı sunuldu. Sendikal hakları kısıtlayan bu yasa önerilerinin hedefi, DİSK’in tasfiyesi ve işçi hareketinin geriletilmesiydi.
Direniş başlıyor
İşçi sınıfı bu saldırıya, 15 Haziran’da İstanbul’un üç noktasından; Gebze, Silahtarağa ve Levent’ten başlayan yürüyüşlerle yanıt verdi. Direnişine katılan 168 işyerinin 121’i, Türk-İş’e bağlı sendikalara üye işçilerden oluşmaktaydı. İşçi sınıfı DİSK’i savunmak için büyük bir mücadele sergiledi. Ancak hareket DİSK önderliği tarafından denetim altına alındı ve İstanbul’da bir sıkıyönetim ilanının ardından eylemlere son verilmesi çağrısı yapıldı.
15-16 Haziran direnişi işçi hareketinin doruk noktasıydı. Hareket siyasal alana da sıçradı, yasalara ve parlamentoya yönelik eylemler yasal sınırları aşarak sokaklara taştı. Birlikte eyleme geçen işçiler, toplumsal bir güç olduklarının bilincine varmıştı.
Birleşik mücadele kazandırır
Sınıf mücadelesinin geldiği aşama ve hareketin ihtiyacı, yeni bir sendikal odağın kurulmasıyla sonuçlandı. DİSK’in mücadeleci çizgisi geniş işçi kitleleri içinde çekim merkezi haline gelmişti. Ocak-Şubat aylarında sağlık işçilerinin eylemleriyle yaklaşık 30 bin işçi harekete geçti. 2015 Haziran’ında binlerce metal işçisi patronlara ve Türk Metal sendikasına isyan etmiş, işyerlerini işgal ederek üretimi durdurmuştu. Her iki fırtına da sendikaların yetersizliğini açığa çıkardı.
Yeni bir sendikal odağın oluşması, işçi sınıfının örgütlenme ve eylem kapasitesini arttırabildiği ölçüde mümkün olabiliyor. Sosyalistler yeni sendikalar kurma girişimleri yerine, işçi sınıfının bir bütün halinde hareket etme kapasitesini geliştirmek için çabalamalı ve sendikal bürokrasiden bağımsız, tabanda, öncü işçiler arasında etkili ağlar geliştirmelidir.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)