Kürt halkının demokratik hakları için verdiği mücadele, siyasal alanda bazen siyasal aktörler net bir şekilde fark edemeseler de bir törpü işlevi görüyor. İktidar da muhalefet de Kürtlerin özgürlük taleplerinin tedrisatından geçiyorlar.
İktidar ittifakının stratejistleri açısından durum net görünebilir: Kürt sorununun varlığını inkâr eder, sorunu yok sayarsan sorun da yok olmuş olur diye düşünüyorlar. Mevcut iktidar ittifakının oluşumunda, çözüm sürecinin önce rafa kaldırılıp ardından yok edilmesi belirleyici oldu. Diyebiliriz ki çözüm sürecinin imha edilme hızıyla iktidar ittifakının şekillenme hızı eşittir.
Bu, MHP’nin 2015’te HDP’yi flu gördüğünü iddia etmesiyle başlayan bir şekillenmedir. Ama 2019 seçimlerinde Abdullah Öcalan’ın bir mektup iletmesine izin vermek ve bu mektupla seçimlere müdahale etmek, Kürt seçmenlerin tercihini etkilemeye çalışmak zorunda kalan da aynı iktidar bileşenleri oldu. Fluluk, bir yere kadardı.
Kürtçe mecliste hâlâ bilinmeyen bir dil olarak kodlanırken Erdoğan’ın 9 Temmuz’da gerçekleştirdiği Diyarbakır ziyaretinde kalabalık “Biji serok Erdoğan” sloganları attı.
Ne kadar şiddetli bir baskıya maruz kalsalar da seçimler yaklaştığında milyonlarca oyuyla Kürtler üzerine titrenen bir odak olmayı sürdürecek kadar dirençli. Bu direnç sadece iktidar cephesinde değil muhalefet cephesinde de sarsıntı yaratıyor.
Seçim kazanmak isteyenler, Kürtlerin vereceği her bir oya ihtiyaç duyuyorlar. Kürtler de seçimlerde temel hedeflerinden birisi olan iktidar ittifakından kurtulmak için muhalefetin saflarında kalmaya devam etmek istiyorlar.
Akşener ve aşırı sağcı yol arkadaşları bile zaman zaman “HDP’nin meşru bir parti” olduğunu söylemek zorunda kalıyorlar. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise daha ileri bir hamle yaptı. Helalleşme çağrısına Diyarbakır zindanlarında işkence gören Kürtleri, Roboski ailelerini de dahil etti.
Son altı yılda 17 bine yakın üyesi gözaltına alınıp tutuklanan, 680’den fazla yöneticisine siyaset yasağı getirilmek istenen, halkın oylarıyla seçilen belediye başkanlarının yerine kayyum atanmış olan, bir önceki eş başkanları tutuklu bulunan, birçok milletvekili cezaevinde olan, yüzlerce kez parti binasına saldırı gerçekleşen, bazı üyeleri bu saldırılarda öldürülen ve nihayet hakkında kapatma davası açılan bir parti, ayakta duruyor. Hâlâ milyonlarca oy alacağı tahmin ediliyor. Bazı anket şirketleri yüzde 15 civarlarında tahmin ediyor HDP oylarını.
Kapatılmak, komple yok edilmek istense de demokratik, meşru ve kitlesel bir mücadeleyle ayakta duran HDP’nin siyasal alanda belirleyici bir figür olması 2021 yılının en önemli gelişmelerinden.
Batıda krize karşı derinleşen işçi sınıfı öfkesi, bu halkla dayanışmanın önemini bütünüyle kavradığında ve bu dayanışmayı seçim ittifakı için yan yana gelmenin ötesinde antikapitalist bir mücadelenin birlikte örülmesi olarak ele aldığında çok daha radikal bir demokratik hamle yapmış olacağız.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)