Osman Kavala bir yıldan fazla bir süredir cezaevinde. Hakkında bir iddianame yok. Neden tutuklandığı belli değil. Fakat geçen hafta sabaha karşı yapılan gözaltı operasyonları, operasyonların gerekçesinin sızdırıldığı basın tarafından “Kavala soruşturması” olarak adlandırıldı. Kısa süre içinde aralarında Turgut Tarhanlı, Betül Tanbay, Yiğit Ekmekçi, Yiğit Aksakoğlu ve Çiğdem Mater gibi isimlerin olduğu 13 akademisyen ve sivil toplum aktivistinin Osman Kavala soruşturması kapsamında gözaltına alındığı kesinleşti.
Gözaltına alınan arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu uzun bir ifade sürecinin ardından mahkemeye sevk edilmeden adli kontrol şartıyla serbest bırakılırken, Yiğit Aksakoğlu hakkında tutuklu yargılanma kararı verildi.
Emniyet sorgusundan anlaşıldı ki gözaltına alınanlar Gezi direnişiyle ilgili sorgulanmışlar, Osman Kavala kurduğu bir “örgütle” Gezi direnişini organize etmiş, sivil toplum gönüllüleri, hukuk profesörleri, matematik profesörleri ise Osman Kavala’nın bu girişimlerini kolaylaştırmak için bu organizasyon içinde yer almışlar!
Osman Kavala bir yılı aşkın bir süredir tutuklu olmasına rağmen hakkında iddianame bile hazırlanmamış olması öyle büyük bir adaletsizlik ki, bu adaletsizlik giderek çok daha yüksek sesle dile getirilmeye başladığı için, çok açık ki Kavala’yı tutuklayanlar telaşla adım atmaya karar vermişler. Yoksa Turgut Tarhanlı’nın, Betül Tanbay’ın, Çiğdem Mater’in, Yiğit Aksakoğlu’nun ve diğer arkadaşlarımızın gözaltına alınmasının mantıklı başka hiçbir açıklaması olamaz.
Tek açıklama, “telaş” olabilir.
Fakat bu “telaş” yine de tutuklamaların ve Kavala’nın tutukluluğunun hızla Gezi olaylarına bağlanarak, “dış mihraklar, “Soros”, “İthal eylemci”, “renkli devrim”, “üst aklın oyunu” gibi uzun süredir işlenen iddialarla güçlendirilen anti Gezi ruh halini pekiştirmek için kullanılmaya başlanmasının önüne geçmedi.
Böylece hem Gezi “dış kaynaklı” bir eylem hem de gözaltına alınanlar dış kaynaklı eylem organize eden unsurlar olarak itham edilebildi.
Gözaltına alınanlardan Yiğit Aksakoğlu tutuklandı. Tutuklama gerekçesinde “Her ne kadar toplantıların içeriğine ulaşılamamış ve karanlıkta kalan yönleri olsa da iletişimin tespit tutanaklarından, Gezi’den sonra tekrar sivil itaatsizlik ve şiddetsiz eylem adı altında yeniden çeşitli gösteri ve eylemlerin yapılmasına yönelik bir takım eğitimler ve konuşmalar düzenlendiği kanaatine ulaşıldığından...” yazıyor.
Böylece sadece Gezi eylemi değil, içeriği belirlenemeyen bir toplantıya katılmak, sivil itaatsizlik eylemleri hakkında çalışmak ve şiddetsiz eylemler düşünmek, planlamak ve tartışmak da töhmet altına alınmış oldu.
Otoriter yönetimler büyük kalabalıkların kendiliğinden bir araya gelebileceğini, eylem yapabileceğini görmezden geliyor, sadece Türkiye’de değil, sınırlarına yürüyen binlerce göçmenin Soros tarafından organize edildiğini iddia eden Trump’ın sözcülerinin iddia ettiği gibi ABD’de de, başka ülkelerde de. Gezi, hadiselerin içinde yer alan bireylerin isteklerinden bağımsız olarak, neoliberal uygulamalara karşı kendiliğinden yükselen bir itirazın vücut bulmuş hali olarak başladı. Gezi’yi kimse organize etmedi, edemezdi, edemedi de. Gezi hakkında, kökü dışarda bir eylem anlatısı, bu gözaltı dalgasıyla güçlendirilmeye çalışıldı. Aynı zamanda bu soruşturma “Kavala’ya uygun bir örgüt bulmak için yapılmış gibi duran bu soruşturma, isterse her türlü sivil toplum faaliyetini, muhalif konuşmayı suç haline getirebilecek bir hukuk anlayışının ne kadar hakim hale geldiğini de göstermiş oldu.” (https://www.karar.com/yazarlar/yildiray-ogur/facebook-postu-olabilecek-iddialarla-tutuklanmak-8446)
Gözaltına alınanlardan Yiğit Aksakoğlu tutuklandı.
Yiğit Aksakoğlu, Osman Kavala ve haksız bir şekilde tutuklananlar derhal serbest bırakılmalıdır.
Yiğit Aksakoğlu, sivil toplum çalışmaları yapan bir gönüllüdür. Sivil toplum çalışması yapmak suç değildir! Şiddetsiz eylem planlamak suç değildir! Toplantı yapmak, planlamak suç değildir! Yiğit’e özgürlük!
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)