DİSK, KESK, TTB ve TMMOB tarafından dün yayımlanan yazılı açıklamada, kriz karşısında %1'in değil %99'un haklarının korunması için emekten yana olan herkes omuz omuza mücadele etmeye çağrıldı.
Ortak açıklama şöyleydi:
"Bugün ülkemiz çok ciddi bir ekonomik krize sürüklenmektedir. Ülkeyi yönetenlere göre “kriz mriz yok” ama çarşıda, pazarda, fiyat etiketlerinde, faturalarda zam üstüne zam var! Enflasyon karşısında eriyen alım gücümüz, küçülen ekmeğimiz var. Artan işsizlik, iflaslar, toplu işten çıkarmalar var! Yükselen geçinemiyoruz çığlıkları, umutsuzluğun pençesinde son verilen yaşamlar var. İlaçları verilmeyen hastalar, sağlıkta ve eğitimde kemer sıkma politikaları var. İnsanca çalışmak isteyen işçilere atılan gaz bombaları var. Hakkını arayan emekçiye toplu gözaltı ve tutuklamalar var. Türkiye halkının yüzde 99’u için giderek ağırlaşan yoksullaşma ve işsizlik gerçeği var iken, ülkeyi yönetenlere göre, tek sesli medyaya göre, krizi fırsata çevirmek isteyen bir avuç patrona göre, kısacası çok ufak bir azınlığa göre “kriz mriz yok”.
Bugün yüzde 99’un insanca çalışma ve yaşama hakkını tehdit eden krizi çıkaran, “kriz mriz yok” diyen yüzde 1’dir. Ülkemizi büyük bir yıkımın eşiğine getiren neoliberal politikaları yıllardır kimler hayata geçirdiyse krizin sorumlusu da onlardır. Türkiye’yi sermaye için cazip bir ülke yapmak adına, emeğin en temel haklarını, şeker fabrikalarından kağıt fabrikalarına kamu birikimini özelleştirmeler yoluyla talan eden, sosyal hak olarak tanımlanması gereken kamusal hizmetleri, yerli tarımsal üretimi, kentleri, doğayı imha eden politikaları hayata geçiren AKP iktidarı krizin başlıca sorumlusudur.
AKP iktidarının sürdürdüğü, ithalata, betonlaşmaya, dış borçlanmaya, ranta, spekülasyona dayalı ekonomik model hızla çökerken, faturayı ödemesi gereken bu modelin mağduru olan işçiler, emekçiler, emekliler, köylüler, dar gelirliler değil bu model sayesinde küplerini dolduranlar ve iktidarlarını kuranlardır.
Bugün üçte ikisi özel sektöre ve bankalara ait 467 milyar dolar dış borç, AKP politikaları sayesinde küpünü dolduran küçük bir azınlığın borcudur. Sendikal örgütlenmenin engellendiği, onbinlerce kamu emekçisinin ihraç edildiği, grevlerin yasaklandığı, kamu emekçilerinin yandaş konfederasyonla birlikte yoksulluğa ve yoksunluğa mahkum edildiği, hak aramanın bastırıldığı bir ortamda elde edilen yüksek kar oranlarını paylaşmayanlar bugün zararlarını ve borçlarını halkın sırtına yıkmaktadır. “Nimete” kimseyi ortak etmeyen yüzde 1’lik bir kesim, külfeti nüfusun yüzde 99’unun üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Krizi yaratanlar fırsattan istifade İşsizlik Fonunu yağmalamanın, kıdem tazminatına el uzatmanın ve zorunlu BES adı altında emekçinin cebinden finans tekellerini beslemenin yolunu aramaktadır.
Ekonomik büyüme söz konusu iken, bunun bedelini yoksullaşmayla, gelir dağılımı ve vergi adaletsizliğiyle, iş cinayetleriyle, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerin ticarileşmesiyle, fabrikalarımızın satılmasıyla ödeyen bu ülkenin işçileri, kamu çalışanları, tüm emekçileri yaşanan kriz sürecinde borçlu değil alacaklı konumundadır.
Halkın yüzde 99’unun borçlu değil alacaklı olduğu bilinciyle, bize dayatılan yoksullaşmaya, işsizliğe, çocuklarımızın sağlıksız büyümesine, giderek kötüleşen çalışma ve yaşam koşullarına karşı mücadele kararlılığımızı bir kez daha ifade ediyoruz.
İşsizlik, zamlar, yoksulluk kader değildir ve kriz, toplumun emeğiyle geçinen çoğunluğunu koruyan, kamucu politikalarla önlenebilir. Ücretlerin artırılmasından toplu işten çıkarmaların yasaklanmasına, kamu hizmetlerine zam yapılmamasından vergi adaletine dair somut, uygulanabilir politikalarla işsizlik de yoksullaşma da önlenebilir.
Bizler örgütlü olduğumuz her yerde “krizin bedelini ödemeyeceğiz, krizde yüzde 1 değil, yüzde 99 korunsun” talebiyle düzenleyeceğimiz etkinlik ve eylemlerimizi emek ve meslek örgütleriyle, yerel emek ve demokrasi güçleriyle ortaklaştırıp yaygınlaştıracağız.
“Krizin bedelini ödemeyeceğiz, krizde yüzde 1 değil, yüzde 99 korunsun” fikri etrafında buluşabilecek herkesi, emeğin haklarını savunmak için omuz omuza mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz."