Küresel Barış ve Adalet Koalisyonu, İstanbul'da seçimlerin yenilenmesine yönelik kararı eleştirdi.
Küresel BAK'ın internet sitesinde Nilüfer Uğur Dalay tarafından kaleme alınan yazı şöyleydi:
Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nın başarısıyla sonuçlanan İstanbul seçimlerine sırasıyla şu konularda itiraz etti:
1. 29 İlçedeki geçersiz oylar sayılsın dendi, sayıldı, sonuç değişmedi.
2. 6 İlçede oyların tamamı sayılsın dendi, sayıldı, sonuç değişmedi.
3. Sondajla 57 sandık seçilsin, sayılsın dendi, sayıldı, sonuç değişmedi.
4. Büyükçekmece ilçesine yönelik Adalet ve İçişleri Bakanlıklarının katılımıyla operasyona girişildi, kapı kapı dolaşılıp baskı kuruldu, sonuç değişmedi.
5. Maltepe, Kadıköy ve Ataşehir’de itirazlar yapıldı, sonuç değişmedi.
6. 41.200 kısıtlı seçmen üzerinden usulsüzlük var dendi. Bu seçmenler içinden 776 kişinin oy kullandığı ortaya çıktı. Bu seçmenlerin kime oy verdiği de bilinmemekle birlikte sonuç değişmedi.
7. Sandık kurullarının başkan ve üyelerinde kamu görevlisi yerine banka çalışanlarının görev aldığı ve bir bölümünün FETÖ bağlantılı olduğu gerekçesiyle (2 Kişi bylock kullandığı, 41 kişi Bank Asya’da hesabı olduğu için !) itiraz edildi. Bankalar seçim kurulunun sandık görevlisi ataması için bankalardan istekte bulunduğu, bu talebin 16 Nisan ve 24 Haziran seçimlerinde de yapıldığını, çalışanlarının bu seçimlerde de görev yaptıklarını açıkladı. Kamu görevlisi olmayan bu sandık üyelerinin yer aldı 212 sandıkta yaklaşık 70.000 seçmen olduğu, bunların da yaklaşık 55.000’inin oy kullandığı varsayılırsa, bu sandıklarda alınan sonuçların %50,5 AKP, %47 CHP şeklinde olduğu ortaya çıktı.
YSK usulsüz belirlendiğini iddia ettiği başkan ve üyelerin varlığı nedeniyle İstanbul’da yalnızca İBB Başkanlığı seçimini iptal etti.
İptali tam kanunsuzlukla vermedi. Verseydi bu durumda İstanbul ilçe ve İBB Meclis üyeliği, muhtar seçimleri de iptal edilmeliydi. Ve aynı gerekçelerle Cumhurbaşkanlığı ve referandum seçimleri için de muhalefetin itiraz hakkı doğardı.
Sandık kurullarında görev alan kişileri ilçe seçim kurulları belirlediğine göre YSK kendi hatasını seçmene yüklemiş oldu. Gerekçesi ne?
YSK; sandık kurullarının oluşumuna itiraz süreci iki ay önce tamamlandığına göre, usulsüz belirlendiğini iddia ettiği başkan ve üyelerin, büyükşehir belediye başkanı seçiminde hangi yöntemle seçimin sonuçlarına etki ettiklerini delilleriyle açıklamak zorundadır.
YSK; İlçe seçim kurulları tarafından usulsüz atandıkları iddia edilen bu görevlilerin seçim sonuçlarına nasıl müdahale ettiklerinin kararda delilleriyle açıklanması zorundadır. Böyle bir delilden ve açıklamadan kamuoyu haberdar değildir. Dolayısıyla seçmen, haklı olarak, seçim sonucuna, iddia konusu sandık kurulu başkanlarının değil, doğrudan doğruya YSK’nın müdahale ettiği inancındadır.
YSK; daha önce doğu illerinde seçimi kazananlar içinde, KHK görevden el çektirilenlerin aday olmalarında itiraz edilmemiş, seçildiklerinde, kabul etmeyip yine hukuksuz biçimde, seçimi yeniletmeyip ikinci adaya belediye başkanlığını vererek, bu adayları aldatmış, bir anlamda pusu kurmuştur.
YSK; zincirleme hukuksuzluğa yol açmıştır.
YSK; hukuksuz davranışa eğilimli bir kurul olmuştur.
YSK; bir anlamda kendi kendini lav etmiştir.
İstanbul seçiminin birçok zararı vardır; ekonomik zararı, prestij kaybına yol açması, hukuk sisteminin darmaduman olarak ve dejenere edilerek verilen zarar. Siyasi hırslar olanlar, kısa vadeli İstanbul Büyükşehir Belediye’sinden elde edilecek kazançların peşinde olanlar, bu uğurda Türkiye’nin, siyasetin ve hatta kendi partilerinin kayıplarını görmemektedirler. Demokrasinin kayıpları göz ardı edilmektedir çünkü zaten böyle kaygıları da yoktur.
Bugün Türkiye kaygısı olmayan bu insanların, Türkiye, yerli, milli… sözcükleri lafta kalmaktadır. Onlar bu kisvenin arkasına saklanarak, güçlerini gösteriyor, yönetiyor, gittiği kadar gider mantığıyla hareket ediyorlar. Bu ufukla ne ülke içindeki ne de ülke dışındaki savaş, gerilim, çatışma ortamı umurlarında.
Bu anlayışla arkalarında çok büyük insani maliyetler bırakıyorlar. Bu zararları gidermek çok zor olacak ve çok zaman alacaktır.
Herkese, bu kötü gidişe son vermek için, normalleşebilmek, barış içinde bir arada yaşayabilmek için görev düşüyor. Barışı ve adaleti geri getirmek için, bir kez daha önemli bir fırsat önümüzde.
Barışla kalın.