İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz hafta Habertürk’te yayınlanan röportajında Suriyeli mülteciler üzerinde durdu.
CHP-İP gibi “muhaliflerin” sürekli geri gönderilmeleri yönünde propaganda yaptığı Suriyeli mültecileri savunur gözüken bakan Soylu, göçmenlerin çoğunluğunun “Misak-ı millî” içinden geldiğini söyleyerek, yani milliyetçi bir yerden “sahip çıkıyor”. Röportajda Suriyelilere dönük yalanlara değinen Soylu, sınır ötesi operasyonları da mülteciler üzerinden savunuyor. Şöyle diyor Soylu: “Sayın Cumhurbaşkanımız Fırat’ın doğusuna yönelik bir harekât başlayacağını ortaya koyduktan sonra, Türkiye’de Suriyeliler üzerinden bir negatif propaganda çalışması başladı.”
Hükümetin sadece Suriyelilerin iyi yaşaması için değil “Türkiye’ye yönelen tehditlere karşı Türkiye’yi korumak için Suriye’de olduğunun” da altını çizen Soylu, 76 bin 443 Suriyeliye vatandaşlık verdiklerini söylüyor.
Oysa vatandaşlık verilen Suriyelilerin sayısı, 3 milyon 623 bin göçmenin çok küçük bir kısmına tekabül ediyor. Suriyelilerden vatandaşlık verilenler arasında reşit olanlar da "seçkin mesleklerden." Yani Suriyelilere yapılan muamele, “yararlı” olup olup olmamalarına göre değişiyor.
Kayıt dışı sömürü
Daha korkunç bir tablo ise Türkiye’deki Suriyelilerin çalışma koşullarında ortaya çıkıyor. Yine Soylu’nun verdiği rakama göre, 3 buçuk milyonun üzerindeki Suriyeli nüfustan çalışma iznine sahip olan sadece 65 bin kişi var. Bu, göçmenlerin çoğunun kayıtdışı çalıştığı anlamına geliyor. Henüz geçen hafta Ankara’da bir iş cinayetinde hayatını kaybeden 5 Suriyeli kayıtdışı işçi gibi. Kayıtsız ve güvencesiz çalışma Suriyeli ve diğer göçmen işçilerin daha ucuza ve hiçbir insani koşul gözetilmeden çalıştırılması demek. Üstelik bu koşullardan dolayı pek çok göçmen ailede çocuklar da iş gücüne dâhil olmak durumunda kalıyor.
Türkiye'nin ev sahipliğinin ve entegrasyondaki başarısının altını çizen, Batı'yı mülteci haklarını tanınmamakla suçlayan hükümet yetkilileri, Suriyeliler başta olmak üzere Türkiye’deki göçmenler konusunda temel bir gerçeğin üstünü örtüyor: Türkiye’de bu insanların “geçici koruma statüsü” dışında bir statüleri, hakları yok. Göçmenlerin koşullarını iyileştirmek isteyen bir hükümetin ilk yapması gereken iş mültecilik statüsünü tanımaktır.
Mülteci hakları tanınmalı
Hükümet mülteci haklarını tanımazken, muhalefet de iktidara karşı eleştirilerini Suriyelilere nefret söylemi üzerinden kuruyor. Sonuç milyonlarca insanın korumasız, güvencesiz, eşit haklardan yoksun, yoksulluk içinde bir yaşama mahkum edilmesi.
Gerçek bir muhalefet ezilenleri birleştirmeli. Suriyeliler ile Türkiye’deki emek ve özgürlük mücadelesini birbirine bağlamalıdır. Bunun yegane yolu göçmenlerle dayanışmaktır.
(Sosyalist İşçi)