ABD Başkanı Trump Dışişleri Bakanı Tillerson’ı ABD’de alışık olunmadık bir şekilde, tweet atarak görevden uzaklaştırdı. Dışişleri Bakanlığı koltuğunda oturacak yeni ismin ise Mike Pompeo, yani CIA eski başkanı olacağı açıklandı.
Pompeo hakkında biraz araştırma yapınca CIA eski başkanının özellikle İran’a yaklaşımda benimsediği siyasetin ne kadar ürkütücü olduğu görülebiliyor. Eski CIA eski başkanı 2017 yılında katıldığı bir toplantıda İran, Suriye ve Kuzey Kore gibi ülkelere karşı önümüzdeki dönemde daha sert bir mücadele sürdürüleceğini, “etkin casusluk köklerini yeniden keşfedeceğini, daha saldırgan olacağını, sıcak bölgelerdeki ajan sayısını artıracağını ve sahada daha fazla risk alacağını” söylemişti. Pompeo’nun Obama döneminde İran’la ABD arasındaki ilişkilerin yumuşamasına karşı çıktığı ve sertlik yanlısı politikaların taraftarı olduğu çok açık.
Pompeo’nun yerine CIA’nin başına oturan ise yardımcısı Gina Haspel oldu. Bu yeni başkan ise gezegeni bekleyen tehdidin boyutunu gösteren bir kanıt gibi. ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı, CIA’nin başında artık bir işkenceci var.
Waterboarding (gazeteler bu yöntemde sırt üstü yatan kişinin yüzünün ıslak bezle kapatıldığını ve bunun boğulma hissini şiddetlendirdiği bilgisini veriyor) ismi verilen işkence yöntemini çok sevdiği iddia edilen Gina Haspel’in Bush döneminde Tayland’da uygulanan işkencelere izin verdiği söyleniyor. O kadar ki Avrupa Anayasa ve İnsan Hakları Merkezi isimli örgüt Almanya’da savcıların Haspel’in tutuklanması için harekete geçmesini talep etti.
Trump iktidara geldiğinden beri süren ABD içi istikrarsızlık yeni bir dengeye kavuşuyor gibi görünüyor. ABD yönetim kademelerinde bu değişiklikler yaşanırken, Trump seçim sürecinde Rusya’yla ilişki kurduğu yönündeki suçlamalardan sıyrılmış görünüyordu. Başkanlık koltuğuna geldiğinden beri kaotik bir yönetim tarzını benimseyen ya da buna mecbur bırakılan Trump yönetimi bir ölçüde istikrar kazanıyor. Bu istikrar Bush döneminin neoconlarıyla Trump’ı destekleyen bir avuç şirket yöneticisinin programlarının birleşmesi anlamına da geliyor. Bu birleşme, ABD’yi, gerileyen küresel hegemonyasını askeri seçeneğin her an uygulanmasını gündeme alarak yeniden gücün merkezileştiği emperyal odak haline getirme amacına kilitlenme olarak tarif edilebilir.
Çin, Rusya ve bu ülkelerle ittifak kuranlar, ABD’nin hışmına maruz kalacaklar. Ama kısa vadede Çin veya Rusya değil, bu emperyalist bloğa gözdağı vermek için İran Trump’ın hedef tahtasında olacak. Emperyalist ABD’nin odağında artık İran var. Bölgesel tüm güçler, ABD açısından bu odağa göre yeniden konumlandırılacak.
Küresel savaş karşıtı hareket ise acilen ama gerçekten acilen bu tehdide karşı harekete geçmeli. İran’ın Irak olmasına izin verilirse sadece bölge değil tüm dünya sonu bilinmez bir şiddet sarmalına yuvarlanabilir.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)