Adalet Zemini (AZ) tarafından 10 Mart’ta düzenlenen panelde çok sayıda konuşmacı bir araya geldi. Toplantılara katılım da büyük oldu. Sadece konuşmacılar değil katılımcılar da görüşlerini açıkladılar. Verimli tartışmalar yaşandı.
Benim toplantıdan sonra aklımda kalan en önemli vurgu ise dünyanın sadece kötülükten, savaştan, militarizmden, sağcı, otoriter eğilimlerden ibaret olmadığı ve içinden geçtiğimiz küresel sağcı ve militarist dalganın da geçici bir karaktere sahip olduğu yönündeki görüşlerdi. Birinci Dünya Savaşı, bu savaşın içinde patlayan devrimler ve isyanlar dalgası. Bu mücadele dalgası 1925-1927 Çin Devrimi’nin yenilgisine kadar sürdü. 1920’lerin sonunda faşizmin yükselişi, kapitalizmin tarihinin en büyük krizi ve dünya savaşını hazırlayan çelişkilerin birikmesi, İkinci Dünya Savaşı, savaşa karşı direniş, refah dönemi, kapitalizmin yapısal krizi, krize tedbir olarak alınan önlemlerin 1968 dünya yangınını başlatması, savaşa, emperyalizme ve kapitalizme karşı dünyayı değiştiren kocaman bir hareketin şekillenmesi, Küba’da, Çin’de ulusal kurtuluş mücadeleleri, Vietnam halkının direnişi, ABD içinde kendi devletlerinin savaşına karşı çıkan benzersiz bir hareketin oluşması. 1970’lerin ortalarından itibaren hareketin geri çekilmesi, askeri darbeler, Teatcher, Reegan gibi liderlerde cisimleşen yeni bir sağ dalga. Sonra bu dalgaya karşı antikapitalist savaş karşıtı hareketin dünyanın kaderine etki eden birleşik gücü.
AZ panelinde çok sayıda örnekle mücadelenin inişli çıkışlı bu karakterinin altı çizildi. Fakat, süreçlere bir tarihçi gibi yaklaşamayacağımızı, bugün yaşanan gerilemenin kendiliğinden sona ermeyeceğini de biliyoruz. Bu yüzden önemli olan, bugün hangi mücadele dinamikleri öne çekilebilirse, otoriter eğilimlerin püskürtülebileceğini tayin etmek ve mücadele etmeye istekli tüm aktvistlerin bu politikalar etrafında harekete geçmesine yardımcı olmak, mücadelenin olanakları nı yaratmak.
Bu açıdan AZ toplantısında hem savaşın hem de anti demokratik eğilimlerin kapitalizmin kopmaz bir parçası olduğunun birçok konuşmacı tarafından tespit edilmesi, devletlerin baskı mekanizması olarak rolü ve bu rolün demokratik mekanizmaların garantisi olacak kitle hareketleri tarafından denetlenmesi ve giderek geriletilmesi yönündeki tartışmalar, tutulacak politik halkanın hangisi olduğunu da gösteriyor.
Bir araya gelmesi tehlikeli görülen, amiyane tabirle farklı mahallelerin aktivistlerinin kapitalizme karşı birlikte barış ve demokrasi mücadelesi. Bu mücadele sadece kitleselleşme şansına sahip olduğu için değil doğru politikalar etrafında sahici saflaşmalara yardımcı olacağı için de önemli.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)