Gerçekten de 20 ay sonra gerçekleşecek seçimler için şaşırtıcı bir hızla ittifak kanunu çıkartmanın peşindeki milletvekilleri herkesin zihninde “Bunlar erken seçime mi hazırlanıyor?” sorusunun oluşmasına neden oluyor. Bir iki başlığı AKP-MHP tarafından tashih edilen seçim ittifak kanununun maddeleri Mecliste gece yarılarına kadar süren çalışmalarla bir bir kabul ediliyor.
Erken mi olur zamanında mı bilemiyoruz ama önümüzde üç seçim var. Erdoğan grup toplantısında Aralık ayında yerel seçim kampanyasını başlatmış oluruz dese de aslında bu üç seçimin kampanyasını başlattı. Bu yüzden bugünden seçimlerin sonrasına kadar kazanacak bir mücadele hattı inşa etmek çok önemli. Bunun için bazı deneyimleri yeniden hatırlamakta fayda var.
Hatırlamamız gereken ilk deneyim, ABD’nin Irak işgaline katılmak için AKP’nin ilk hükümetinin meclise getirdiği Irak savaş tezkeresiydi. 15 yıl önce 1 Mart’ta yaşanan oylama AKP’nin aldığı ilk siyasi yenilgiydi ve bu yenilginin nedeni, AKP tabanında yer alan, AKP’ye oy veren insanların da desteğini alan bir kampanya inşa edilmiş olmasıydı.
Başka bir örnek ise birçok seçimde Kürt illerinde AKP’nin HDP’nin gerisinde oy almasıdır. Uzun süre Kürt illerinde HDP’den daha yüksek oy alan AKP, özellikle çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte HDP’nin gerisinde kalmıştır. Burada da AKP’ye oy veren Kürt kitlesinin önemli bir bölümünün oylarının alınabilmiş olması önemlidir.
Bir başka örnek ise 7 Haziran 2015 seçimleridir. Bu seçimlerde AKP’ye oy verenler, bu oylarını gidip başka partilere vermedi fakat AKP’ye de oy vermedi. Bu seçimlerin ardından AKP tek başına hükümet kurma şansını kaybetti.
Son olarak 16 Nisan 2017 günü gerçekleşen ve AKP’yle MHP’nin ittifak olmasına rağmen yüzde 50’yi zorlukla geçebildiği referandum örneğini hatırlayabiliriz. Hem 16 Nisan referandumu hem de ardından gelen Adalet yürüyüşü, toplumun geniş kesimlerinde olduğu gibi AKP tabanında da AKP liderliğinin siyasi yöneliminden farklı görüşlerin şekillendiği gelişmelerdi.
AKP’ye oy veren, gelişmelerden memnun olmayan, değişimden yana tutum almak isteyen ama güçlü bir alternatif olduğunu düşünmeyen işçiler ve yoksullara politik olarak nasıl sesleneceğini ve bu kitlelerdeki huzursuzluk ve alternatifsizliği aynı anda kavrayabileceğini gösteren bir muhalefet tarzı AKP-MHP ittifakının yenilmez armada olmadığını da gösterebilir.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)