Gözleri doymuyor

06.07.2017 - 10:19
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

16 Nisan referandumu, üstelik MHP’yle kurduğu ittifaka rağmen AKP açısından bir gerilemeye işaret ediyor. Öte yandan gelir adaletsizliği, işsizlik gibi ekonomik veriler, aşağıda, milyonlarca yoksulun koşullarına tepki duymasına neden oluyor. Yoksulların yaşam koşulları daha da zorlaşırken, örneğin TÜPRAŞ, son dokuz yılda olduğu gibi yine yılın en çok kâr elde eden şirketi oldu. TÜPRAŞ 34,8 milyar lira kâr elde etti.

Türkiye’nin ilk 500 şirketi net kârı yüzde 48.5 artış gösterdi geçtiğimiz yıla göre. Listede yer alan 500 şirketin toplam net satışları ise yüzde 9,4’lük artışla 930 milyar 885 milyon liraya yükseldi. Patronlar zenginliğini artırırken, yoksullar daha da yoksullaştı

İşsizlik oranı yüzde 13. Gençlerde çok daha yüksek. Ama patronların esas faaliyet kârı yüzde 30,24 oranında artışla 71 milyar 240 milyon liraya çıkmış.

Maliye Bakanı, 2017 yılı için yıllık enflasyon oranını yüzde 8 civarında öngördüklerini açıkladı. Kamuda işçilere yapılan zam, memurlara yapılan zam enflasyon oranının gerisinde. İşçiler yoksullaşırken, TÜPRAŞ 2016 yılı net satış rakamlarına göre 34,8 milyarlık satış yapmış.

İlk 500 şirketin listesinin ilk 10’unda enerji ve petrol şirketleri var. Enerji ve petrol şirketleriyle iklim değişimi, sıcak hava dalgaları ve mahvedilen ekosistem arasında doğrudan bir bağ var. 2007 yılında 5 petrol ve enerji şirketi ilk 10 şirket arasında yer alıyordu. 2017’de ise bu sayı 7’ye çıktı. İlk 100 şirket arasında çok sayıda enerji ve inşaat-madencilik şirketi de yer alıyor.

Freni patlamış yokuş aşağı giden kamyon gibi çılgınca bir hal alan bu sermaye saldırısı, istila edilmiş gibi her yerin şantiyeye çevrilmesi, her yerde sürekli inşaat yapılması, her dere başına HES kurulması, betonlaşmanın önüne geçilemez hale gelmesi, zeytin ağaçlarına göz dikilmesi, kömürlü termik santrallarına yatırım yapılması, madenciliğin verimli arazileri yıkıma uğratması, Türkiye’de zenginlerin daha zengin olmasıyla ilgili. Şirketler kâr etsin diye yapılıyor bunlar. Milyonlarca emekçinin elektrik tüketimi için değil, sermayenin enerji ihtiyacını karşılamak için, enerji ihtiyacını karşılayan şirketler daha çok kâr elde etsin diye yıkıma uğruyor göller, ormanlar, dereler, ağaçlar. Bu tempo, bu hız, bu küresel sermayedarlarla rekabet arzusu, daha yoğun bir tempoda, daha hızlı çalışmayı zorunlu kılıyor. Güvencesiz çalışmanın nedeni bu, sendikanın ayak bağı olarak görülmesinin, iş cinayetlerini engelleyecek önlemlerin alınmamasının nedeni bu.

Şirketlerin kârları için çalışıyoruz!

Şirketlerin kârları için ölüyoruz!

Şirketlerin kârları için yoksulluk çekiyoruz!

Şirketlerin kârları için içinde var olduğumuz çevre imha ediliyor.

Ama yine de çok iyi biliyoruz ki, onlar bir avuç. Biz milyonlarız!

Şenol Karakaş

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol