AKP hükümetinin geçen hafta yasakladığı 15.000 metal işçisinin grevini takip eden günlerde, Kayseri’de 4000, Denizli’de 1000, Bilecik’te 600 işçi iş bıraktı. Milyonlarca işçinin oylarıyla iktidara gelen AKP ile işçiler arasındaki açı giderek açılıyor.
İşçi sınıfı her eyleme çıktığında, karşısında patronları ve onların hizmetinde olan hükümeti görüyor. 29 Ocak sabahı metal işçilerinin, MESS patronlarının sefalet ücretine ve 3 yıllık sözleşme dayatmalarına karşı greve çıkan işçilerin yanındaydık. Metal işçilerinin MESS patronlarına ve sendika bürokratlarına karşı öfkelerine tanıklık ettik. Grev yapan işçilerden biri, Sosyalist İşçi gazetesine yaptığı açıklamada “Ben Recep Tayyip Erdoğan fanatiğiyim. Ama bu koyun olduğum anlamına gelmez. Hükümetin bu greve karşı olduğunu biliyoruz. Duyumlar alıyoruz, Çalışma Bakanı MESS ile görüşüyor diye. Benim oyumla seçiliyor, niye MESS ile görüşüyor” demişti. Bu söyleşiden 24 saat sonra hükümet grevi yasakladı. Eminim bugünlerde, fanatiği olduğu cumhurbaşkanıyla arasına epey bir mesafe koymuş, AKP’nin aslında söyleminin dışında, yoksulların değil sermayenin hizmetinde olduğunu anlamıştır.
Bence bu söyleşinin anahtar sözcüğü “koyun değiliz”. AKP liderliği ve “o ne yaparsa iyi yapar” tadındaki köşe yazarları tam da halkı böyle görüyor. Mesela, ayakkabı kutularından çıkan milyonlarca lirayla yakalandıklarında "darbe yapıldığını", cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçilmesini “Yeni Türkiye” olarak yutturacaklarını sanıyorlar. Oysa işçiler, AKP’nin Soma’da yüzlerce canı bile bile ölüme gönderen, onları sefalet ücretine mahkûm eden patronların yanında olduğunun; işçiler ne zaman haklarını aramaya kalksa yasaklarla, baskılarla onların haklarını gasbedenin AKP hükümeti olduğunun gayet iyi farkındalar. AKP’nin kibirli liderliği ve onun kalemşörleri farkında değil.
Bakanlar Kurulu’nun erteleme kararı ertesinde, sendikal liderlik kararı işçilere tebliğ etti. Konfederasyonlar basın açıklamaları yaptı. Sendikal liderlik, grev yasağına karşı tüm işçilerin birleştiren geniş bir kampanya örgütleyerek genel grev çağrısı yapmak yerine AKP binalarına yürüyerek havlu attı. Metal sektöründe grev korkusu bitmiş olabilir ama işçilerin öfkesi bitmedi. Bu öfkenin nerede, nasıl patlayacağını şimdiden kestirmek zor.
İşçi sınıfı mücadelesi, kendini yasallıkla sınırlayan sendikal liderliklere çarpıyor. Bu durum, hareketin mevcut sendikalara olan güvensizliğini artırmakta. İşçi sınıfı örgütlülüğünün cılız olması, hareketin bölünmüş olması, kazanmasının önündeki en büyük engel. Ancak tüm bunlara rağmen sendikalara üye olma oranlarında, grev ve direniş oranlarında artış var. Hatta son bir ayda işçi sınıfının geniş kitleleri mücadele etmeye başladı. Sınıf mücadelesi yükseldikçe, içinde bulunduğu zaafları da aşacaktır. O zaman AKP hükümetinin de sonu diğer işçi düşmanı partilerin sonu gibi olacaktır. Sadece AKP değil, mevcut sendikal liderlikler de yeni mücadele dalgasıyla birlikte silinecektir.
Çağla Oflas