Son üç büyük İstiklal Caddesi eyleminin üçü de kadınlar tarafından örgütlenen, kadın sorunlarının merkezinde yer aldığı eylemlerdi. Büyük derken de gerçekten on binlerce kadının katıldığı eylemden söz ediyorum. Son 8 Mart ise bu açıdan kelimenin tam anlamıyla görkemli bir eylemdi.
Eylemin en belirgin özelliği, kadınların önüne geçilmesi mümkün olmayan bir sel gibi caddeye akmış olması değildi sadece. Aynı kadınların hep bir ağızdan “barış” diye haykırmasıydı. Barışa ekmek kadar su kadar ihtiyacımızın olduğu bir dönemde, barış mitinglerinin sönük geçtiği ya da örgütlenemediği koşullarda on binlerce kadının barış diye haykırması, “Jin, Jiyan, Azadî” sloganını on binlerce kadının haykırması muazzam bir hadise esasında.
Önemli olan bu kalabalığın OHAL’de yasakları bir kez daha delmesi, sadece yasakları delmekle kalmayıp, barış istediğini, barışı tüm hücreleriyle talep ettiğini haykırması.
Bu, kadın hareketinin kitleselliğinin bambaşka bir politik dinamikten de beslendiğini gösteriyor. Kadın eylemleri, uzun yıllardır, savaşın yarattığı acılara karşı mücadelenin özneleri tarafından örgütleniyor. Politikada direksiyonun “yerli ve milli” bir sağcılığa doğru büküldüğü koşullarda, kadın hareketi savaş karşıtı içeriğinden hiçbir taviz vermedi. Hatta diyebiliriz ki, son 8 Mart eylemi, “yerli ve milli” politik eksenin panzehirinin bizzat kadın hareketinin halkların eşit koşullarda kardeşliğini asla unutmayan politik içeriği olduğunu da gösterdi.
Belki tek başına değil ama barışı arzulayan milyonların hareketini başlatarak bu işlevi yerine getirebilir kadın hareketi. Bu potansiyeli fazlasıyla taşıdığını bu 8 Mart’ta bir kez daha kanıtladı.
Eylemin çok önemli bir yanı daha vardı: Örgüt üyesi olmayan binlerce genç kadının kitlesel coşkusunun yaratıcılığının yanı sıra, her gün sokakta olmasa da gerektiği zaman sokakta olacağını göstermesiydi. Savaş karşıtı bir içeriğe sahip olan bu hareket çok doğal bir enternasyonalist öze de sahip. Bu kesin bir tutarlılık. Trump’a karşı sokağa çıkan milyonlarca kadından esinlenen, öğrenen ve otoriter ve ırkçı siyasi dönüşlerin kadınların yaşamını cehenneme çevirirken ulusal sınırlara aldırmadığını bilen bir hareket.
Bu harekete güvenmeliyiz. Önünün daha da açılması için çalışmalıyız.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)