Barış: Hem siyasi hem de siyaset üstü

09.02.2017 - 12:23
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Kolombiya’da gerillaların barış sürecinin bir parçası olarak şehir merkezlerine dönmeleri ve siyasi alanda mücadele etmek için ilk adımları atmaları oldukça heyecan verici. Dünyanın bir ucunda bu heyecan verici gelişmeler yaşanırken, Türkiye’de referandum sürecine kilitlenen siyasal alanda, barış sürecinin esamesi bile okunmuyor. İdris Baluken serbest bırakılıyor, seviniyoruz ama hemen ardından Meral Danış ve Ayhan Bilgen tutuklanıyor, Ahmet Türk serbest bırakılıyor ama uzun soluklu sevinemiyoruz, “acaba şimdi hangi HDP’li vekil tutuklanacak” diye kaygılanıyoruz.

Kolombiya, başarısız barış referandumunun ardından karamsarlığa telsim olmadı. Barış sürecinin arkasında duran, bugüne kadar savaşan güçler, çözümde ısrarcı olmaya devam etti.

Türkiye’de cumhuriyet tarihi kadar eskiye dayanan Kürt sorununda daha önce gündeme gelen, denenen süreçlerden bambaşka bir şekilde devreye giren ve iki buçuk yıl boyunca toplumun geniş kesimlerine umut veren çözüm süreci, çok hızlı bir şekilde desteksiz bırakıldı.

Çözüm sürecinin savunanı kalmadı, tek başına kaldı. 

Şimdi, neredeyse sanki böyle bir süreç yaşanmamış gibi davranılıyor. Referandum süreci tüm siyasi gelişmeleri ve son birkaç yılda yaşanan siyasi tartışmaları gölgede bırakıyor. Oysa, referandum sürecini de sonrasını da belirleyecek temel sorun alanı, Kürt sorununda çözüm sürecinin yeniden devreye sokulup sokulmayacağı olacak. Bugünden bakınca bu bir hayal gibi görülüyor. MHP ile yerli ve milli bir uzlaşma içinde Türk tipi bir başkanlık hedefine koşar adım yürüyen AKP liderliğinden, yeniden çözüm süreci yönünde bir adım beklenebilir mi? Hem de referandum sürecinde ya da referandumun hemen sonrasında!

Böyle bir adımın atılması zor görünüyor. Ama Kürt sorununda çözüm yönünde atılan her adım atılmadan önce zor görülüyordu.

Son çözüm süreci, açlık grevi yapan mahkûmlar ölüm sınırına yaklaştığı sırada beklenmedik bir şekilde ve beklenmedik bir ciddiyetle başlamıştı.

Milyonlarca Kürt’ün kaderini, sadece Kürtlerin değil aynı zamanda Türklerin de geleceğini etkileyecek bir süreçten söz ediyoruz. Talepler, istekler, karşılanması imkânsız olmayan hedefler var. Suriye’de yaşanan ve yakın zamanda daha da belirgin hale gelecek olan gelişmeler var. Kaldı ki AKP-MHP koalisyonu sınırsız bir güce sahip de değil. Ellerinde merkezileşen tüm güce rağmen gümbür gümbür bir şekilde “Evet” geliyor diyememeleri de bunun kanıtı.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol