Kadınlardan öğrenmeye devam!

24.11.2016 - 17:40
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

Erdoğan “her kürtaj bir Uludere’dir” dediğinde, kadınların kürtaj yasağına karşı kitlesel bir tepki göstereceğini düşünmüyordu muhtemelen. Ama Türkiye’nin birçok şehrinde, üniversitesinde, okulunda kürtaj yasağına karşı eylemler gerçekleşti.

Şimdi yine aylardır, 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL günlerinde demokrasi için mücadele edenlerin ve muhaliflerin arka arkaya aldığı yaraların ardından, kadınlar tepkilerini, öfkelerini örgütlediler, sokağa çıktılar ve kamuoyuna istismar yasası olarak mal edilen yasanın komisyona geri gönderilmesini sağladılar.

Bu yasa mücadelenin sonucunda mı geri püskürtüldü? Evet!

Her konuda mücadele edilmiyor mu? Hayır, kadınların kararlılığında ve hükümet adım atmazsa daha yaygın eylemlerin sırada olduğunu hissettiren türden mücadele edilmiyor. İstismar yasası adı verilen bir gece yarısı operasyonuyla gündeme gelen yasaya karşı mücadelede, önümüzdeki günlerin bütün mücadeleleri için ders alınması gereken çok önemli bir ayrıntı gizli. Yasaya karşı tepki, AKP içinden de geldi, ya da yasaya karşı tepki AKP içinde de çatlaklar yarattı. Mücadele “şeriata karşı” halihazırda derinleşen kutuplaşmayı daha da derinleştirme vazifesi görecek sloganlarla değil, yasanın gerçek içeriği anlatılarak sürdürüldü. Bu, önümüzdeki dönemde çok daha dikkatli bir politik propaganda yapmak için önemli bir veri.

Bırakalım onlar kutuplaştırsınlar! “Eyy” diyerek kurmaya başlasınlar cümlelerini. Milyonlarca insanı bir tek insanın cümlelerine hapsolmuş kuklalar olarak görmeden, metal grevi günlerinde olduğu gibi, 15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadelede olduğu gibi, hatta daha önce 7 Haziran seçimlerinde olduğu gibi, hakları için mücadele etme yeteneği taşıyan kanlı, canlı, duygulu, düşünen, tartan ve adaletsizliklere karşı yavaş yavaş da olsa kızgınlığını biriktiren insanlar olduğunu bilerek, kutuplaştırma siyasetini elimizin tersiyle bir kenara itmeliyiz.

Bu nedenle kadın erkek hepimiz, istismar yasasına karşı oluşan tepkinin keskin ucu olan kadınların mücadelesinden, kararlılığından ve kazanma hedefinden öğrenmeliyiz. Bu deneyimi, Sosyalist İşçi’nin geçen sayısında öne sürülen bir demokrasi mitinginin örgütlenmesi için manivela olarak kullanmalıyız. Bu, Kartal’da örgütlenen mitingle alakası olmayan bir şekilde örgütlenmelidir. Demokrasi için miting, demokrasiyle alakalı derde sahip olan herkesi ama herkesi kapsamalıdır. Kutuplaşma değil, kapsama! Temel yaklaşım bu olmalıdır. Geçen hafta söylediğimiz gibi, “baskının dokunduğu, etkilediği bütün toplumsal kesimler, hızla bir araya gelmeli. Devletin tepelerinden korku toplumu inşa edilmek için atılan her adım, aşağıda, şimdilik on binlerce insanı kapsamasa da tepki görüyor. Oturma eylemi yapmak isteyenler, barış için yürümek isteyenler, Cumhuriyet gazetesiyle dayanışmak isteyenler, milletvekiline müdahale eden polislere karşı araya girip fiziksel şiddete maruz kalan Muhammed Cihad gibi aktivistler, okuldan atılan öğretmenler, üniversiteden atılan öğretim görevlileri, hapse atılan ya da atılmaya çalışılan gazeteciler, kapatılan tv ve gazetelerin çalışanları…liste uzatılabilir. Binlerce, onbinlerce insan. Bu insanlara tutuklanan vekil ve belediye başkanlarına oy veren milyonlarca insan eklenebilir.” Liste uzadı gerçekten de. Ahmet Türk gibi isimler de eklendi gözaltına alınanlar arasına.

Hızla, kadın örgütleri, Fethullahçı darbecilerle ilgili olmayan kapatılan derneklerin üyeleri, işten atılan kamu çalışanları, OHAL döneminde artan iş cinayetlerinde yaşamını kaybeden işçilerin aileleri ve iş cinayetlerine karşı direnen platformlar, kapatılan gazetelerin çalışanları…burada daha fazla uzatmaya gerek olmayan binlerce platform, birey, dernek, parti, kurum, sendika bayraksız, flamasız,  “tek pankart tek sloganda” birleşen bir platform kurabiliriz. Bu platform, demokrasi için miting örgütlenmesini, demokrasinin aşağıdan örgütlenmesinin zemini haline getirebilir. Bu sürekli CHP’nin peşinde koşup kazık yemekten daha meşakkatli ama daha kazandırıcı bir yoldur. Bu demokrasi yönünde var olduğundan emin olduğumuz sosyal talebin kendisini göstermesinin de bugün tek yoludur.

Şenol Karakaş

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol