Günün modası, yakın geçmişin ter türden zorbalığını cemaate havale etmek. Roboski, “Cemaat’in işi!”, Kürt illerinde sert müdahaleler, “Cemaat’in işi”, KCK operasyonları, “Cemaat’in işi.”
Olabilir. Bu adımların her birinde Cemaat’in silahlı kanadının bir rolü, yargıdaki elemanlarının dahli olabilir.
Peki öyleyse, Aslı Erdoğan’ı neden tutukladınız?
Her dönem, Kürt hareketi üzerinde baskıların artması, Kürt halkıyla dayanışmayı hayatının önemli demokratik meselelerinden birisi haline getiren Kürt olmayan kadınlara saldırıyla elele gidiyor. Eren Keskin 1990’larda hedefteydi. 2002 yılında TSK’ya hakaret ettiği için Eren Keskin hakkında neler yazıldığını biliyoruz.
2009 yılında gemi azıya alan KCK tutuklamalarının hedefinde ise Büşra Ersanlı vardı. Büşra Ersanlı tutuklandı.
2016 yılında ise Eren Keskin’in evi Özgür Gündem gazetesinin yazarı olduğu için basılırken, yine gazetenin yazarlarından edebiyatçı aslı Erdoğan beş günlük göz altının ardından çıkartıldığı mahkemece tutuklandı. İki ay önce, insan hakları aktivisti Şebnem Korur Fincancı Özgür Gündem gazetesiyle dayanıştığı için ifade vermeye gittiği mahkemece tutuklanmıştı.
Eğer Kürt hareketiyle, Kürt kadınlarıyla dayanışmak için harekete geçen bu kadın aktivistlerin, yazarların, insan hakları mücadelesi sürdürenlerin tutuklanmasının, göz altına alınmasının nedeni, Cemaat’in çözüm ve barış sürecini sabote etmek için örgütlediği kumpaslarsa, o zaman 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Eren Keskin’in evi neden basılıyor, Aslı Erdoğan neden tutuklanıyor?
Zamanında Pınar Selek de hedef tahtasındaydı.
Kürt halkıyla dayanışmak isteyen, öne çıkan, tanınmış kadınlar, sanki Türkiye’de “hukuk sisteminin” yazılı olmayan bir kuralı gibi, devlet baskısıyla karşı karşıya geliyor. Barış İçin Akademisyenler grubundan Esra Mungan ve Maral Camcı da tutuklanıp, cezaevine konulmuştu.
Mesaj çok açık: “Kürtlerle dayanışmayın, Kürtlerin çevresinden çekilin, Kürtlerin haklarını savunmak size mi kaldı?”
Cemaat’in tanınmış bir çok isminin Kürt düşmanı politikalara sahip olduğunu yazılarından ve sosyal medyada vakti zamanında yaptıkları çağrılardan biliyoruz. Ama bu, Kürtlerle dayanışma içinde olanlara yönelik devlet baskısının sadece Cemaat mensuplarının bir operasyonu olduğu anlamına gelmiyor.
Devlet, çözüm sürecinde Akil İnsanlar diye bir platform oluşturabiliyorken, çözüm süreci sonlandırıldığında, neredeyse Akil İnsanlar platformunda görev alan AKP’li olmayan bireyleri tutuklama aşamasına geldi.
Devletin bilgisi ve onayı dahlinde İmralı ve Kandil’e giden HDP’liler hakkında, terör örgütü propagandası yaptılar gerekçesiyle fezleke hazırlamanın başka bir izahı yok.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)