Başbakan Davutoğlu, Suudi Arabistan dönüşünde, Kürt illerinde bölgesel oda başkanlarıyla bir toplantı yaptı. Daha önce de Bakanlar Kurulu’nda ele alındığı, Milli Güvenlik Kurulu’nda üzerinde anlaşmanın sağlandığı söylenen “teröre karşı master plan” hakkında bazı açıklamalarda bulundu.
303 maddelik olduğu Numan Kurtulmuş tarafından açıklanan master planla ilgili resmi açıklama, 5 Şubat Cuma günü Davutoğlu tarafından Mardin’de yapılacak. Hükümete yakın kaynaklar, master planının bir rehabilitasyon planı da olduğunu söylüyor.
Planın mahiyetini, Suudi Arbistan dönüşü Davutoğlu ağzından kaçırdı. Başbakan şunları söyledi: “Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi olacak, İspanya’nın Toledo şehri gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer hâline gelecek.”
Evet, Davutoğlu, yaklaşık iki aydır çatışmaların sürdüğü, birçok mahallesinde sokağa çıkma yasağının devam ettiği, çok sayıda asker, polis ve PKK üyesinin çatışmalarda yaşamını yitirdiği Diyarbakır Sur’dan söz ediyor.
İşte Kürt sorununda master plan bu: TOKİ!
İnşaat!
Cumurbaşkanı Erdoğan da Şili’de ekonomik konsey toplantısında yaptığı konuşmada, uzun uzun sığınmacı sorununda Türkiye’nin ne kadar fedakâr olduğunu anlatırken, “Türkiye olarak inşaat alanında çok mahirizdir” dedi. Erdoğan’ın TOKİ’yi Şili’de övme nedeni, Suriye’de yaşanan sığınmacı dramına çözüm olarak Suriye’nin kuzeyinde inşaat yapıp uçuşa yasak bölge ilan edilerek koruma alanı yaratılması.
Davutoğlu ise Kürt sorununun ve aylardır süren savaşın çözümü olarak inşaat ve kentsel dönüşümü hedefliyor. Hükümete yakın bir başka kaynak olan Abdukadir Selvi, master planının Kürt illerine devletin şefkat elinin uzanması anlamına geldiğini söylüyor.
Devletin durumu kavramaktan ne kadar uzak olduğu, AKP milletvekili Orhan Miroğlu’nun önerdiği “Milli Birlik ve Kardeşlik Bakanlığı” kurulması önerisine Erdoğan’ın verdiği yanıtta belirgenleşiyor. Şunu söylüyor Erdoğan öneriye karşı: “2005'te açılım sürecini başlattık. O günden bugüne yapılanlar ortada. Milli Birlik ve Kardeşlik Bakanlığı da kursak bundan başka ne yapılabilirdi?”
Kürt sorununda 2005’ten beri yaşanan ve gerçekten de bazıları küçümsenemeyecek gelişmeleri, sorunun çözümü için yeterli ve hatta fazla fazla yeterli gören Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımı, devletin bakış açısının sığlığını açığa seriyor.
Televizyonlar, Cizre’de 500’den fazla, Sur’da 145 insanın öldüğünü haber yaparken, Kürt sorununun çözümünde inşaat kartını masaya yatıranlar ne cumhuriyet tarihinden ne de üç yıla yakın süren çözüm sürecinden hiçbir şey anlamamış demektir. Kürt sorunu siyasi bir sorundur. Siyasi sorunları inşaat hamleleri değil, siyasal adımar, siyasal diyalog, en önemlisi de barış süreci çözebilir.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)