Aileyi değil kadını koruyun

07.09.2024 - 13:53
Dila Ak
Haberi paylaş

Geçtiğimiz günlerde Manisa’da hamile bir kadının, sokak ortasında, herkesin bakışları altında, daha önce birçok kez şikayette bulunduğu Yılmaz Akman isimli erkek tarafından şiddete maruz bırakıldığı haberini gördük. Olay anının videosunda sinir bozucu olan şeylerden bir tanesi, kadın sokak ortasında vahşice şiddete maruz bırakılırken, insanların çok olağan bir şey oluyormuş gibi, yer yer gülerek izlemeleri. Kadının ve failin çocuğu da o esnada olaya tanıklık etmek zorunda kalıyor. Yine çevreden kimse, en azından çocuk bu şiddet olayına maruz kalmasın düşüncesiyle çocuğu olay yerinden uzaklaştırmayı ya da korumayı düşünmüyor. 

Adıyaman’da bir kadın, evli olduğu erkek Ekrem Daşcan tarafından, 3 çocuğunun gözü önünde öldürüldü, katil erkek daha sonra intihar etti. 

Balıkesir’de yaşayan 18 yaşında genç bir kadın, arkadaşının doğum gününe gitmek istediği için, babası Murat Sevilen tarafından, erkek arkadaşı olduğundan şüphelenmek gibi akla mantığa sığmayan bir bahaneyle, boğularak öldürüldü. 

Adana’da bir kadın, boşanmak istediği kocası Murat Dürüst tarafından, sokak ortasında parke taşı ile şiddete uğrayarak öldürüldü. 

Bartın’da bir kadın, sosyal medyada eşinin kendisini tehdit ettiğini, bir başka kadın cinayeti haberinin öznesi olmak istemediğini duyurduğu yardım talep eden paylaşımından 5 saat sonra, boşanma aşamasında olduğu eşi Okan Paşalı tarafından pompalı tüfekle yaralandı. 

İzmir’de Vesim Şimşek isimli bir erkek, kendisinden boşanmak isteyen ve barışma isteğini geri çeviren kadından intikam almak için, özlediği ve görüşmeye hakkı olduğu bahanesiyle yanına aldığı 4 çocuğuna zeytinlikte tabanca ile ateş açarak üçünün ölümüne, bir tanesinin de ağır yaralanmasına sebep olduktan sonra intihar etti. 

Yine geçtiğimiz günlerde, metroda saç tokası satan 10 yaşında Suriyeli bir çocuğun, yetişkin bir erkeğin şiddetine uğradığı haberini gördük. 

İstanbul Sözleşmesi’nden çekilince…

Bu ve buna benzer kadınlara ve çocuklara yönelik pek çok şiddet, taciz, tecavüz haberini her gün görüyoruz. Şiddet sarmalının bu kadar yükselmesinin pek çok sebebi var elbet. Kadınlar ve çocuklar şiddete en çok tanıdıkları erkekler tarafından maruz bırakılıyorlar. Belirli aralıklarla ailenin güçlendirilmesine yönelik adımlar atılıyor devlet tarafından. Ancak kadınların ve çocukların uğradığı şiddetin büyük bir kısmı aile içinde yaşanıyor olmasına rağmen, kadınların ve çocukların korunması, şiddetin, tacizin, tecavüzün önüne geçilmesi adına pek atılan adım yok. Hatta İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmenin ardından, sıranın 6284 sayılı Kanun’a gelmesiyle, geriye dönük adımlar atıldığını söylemek pek mümkün. 

Kadınlar şikayetleri dikkate alınmıyor

Mekanizmalar çok yetersiz. Kadınlara ve çocuklara uygulanan her türden şiddetin tespiti noktasında eksik var. Kadınların şikayetleri dikkate alınmıyor ya da kadınlar zaten en başından suçlanacakları korkusu veya başka toplumsal baskılar sebebiyle şikayet etmeye çekiniyor. Anadilde şiddet başvurusu yapma olanağı Kürt kadınları kapsamıyor. Kürt kadınların ve yardıma ihtiyacı olan tüm kadınların anadilde başvuru yapabilecekleri olanakların kapsayıcı olması ve arttırılması şart. 

İstatistiksel anlamda bir veriye ulaşmak zor. Bilgi edinmek için yapılan başvurular cevapsız kalıyor. Kadınlar şikâyet etmeye çekindiği ya da şikayet edecekleri yerlere ulaşmakta zorluk çektikleri için şikayet oranları olduğundan daha az olarak yansıyor. 

Kadınlar değil tek dertleri aile 

Kadına yönelik politikalar sadece aile kavramı sınırları içerisinde şekilleniyor. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2024 bütçesi 11,9 milyar TL. Diyanet İşleri Bakanlığı için ayrılan bütçe ise 91 milyar 824 milyon 805 bin TL. Kadınların ve çocukların, şiddete, tacize, tecavüze uğramasına yönelik tespit, önleme, sığınma alanları sağlama amacıyla yeterli kaynak ayrılmıyor. Boşanmaların önünü kesmek ve aileyi yüceltmekle o kadar meşguller ki, zaten en başından tüm bu şiddet sarmalı göz ardı ediliyor. 

Bu politikaların bir getirisi olarak, şiddet gördüğü için boşanmak isteyen kadınlar, boşanma aşamasında ya da boşandıktan sonra öldürülüyor. Çocuklar erkeklerin şiddetine, tecavüzüne maruz kalıyor, ancak göz ardı ediliyor, rızası vardı diye kılıf uyduruluyor. 

Cezasızlığı direnerek aşacağız

Cezasızlık ya da yeterli cezaların uygulanmaması, her alanda olduğu gibi kadınlara ve çocuklara yönelik şiddette de artışa sebep oluyor. 

Etkin bir kovuşturma/soruşturma yürütülmediği, etkin cezalar uygulanmadığı, toplumsal cinsiyet eşitliğini yükseltecek politikalar uygulanmadığı sürece bu şiddet, taciz, tecavüz olaylarının önlenmesinin önü açılmayacak. İstanbul Sözleşmesi ya da 6284 sayılı Kanun gibi önleyici, koruyucu, cezalandırıcı sözleşme ya da kanunları terk etmek değil, tam tersine etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak gerekiyor. Kadınların yükseltmeye çalıştığı bu eşitlik, adalet ve özgürleşme yolunda, erkeklere de büyük rol düşüyor.

Dila Ak

(Sosyalist İşçi)

 

Bültene kayıt ol