HDP'nin iki dönem kuralı, meclisi sosyalist bir Ermeni’den yoksun bıraktı. İki dönem kuralı elbette önemlidir. Ama kuralları donuk ve esnemeyen değişmez ilkeler gibi ele almak gerekmiyor. İki dönem kuralı önemlidir ama 1915’te olanlarla hesaplaşma, yüzleşme çabası da çok önemlidir.
Garo Paylan, yoldaşımızdır ve sadece 1915’le yüzleşilmesine odaklanmış bir milletvekilliği performansı sergilemedi. Deprem, yoksulluk, ekonomi kriz, dış politika, adaletsizlikler, eşitsizlikler, başı darda olan ve mahkemelerde haksız bir şekilde yargılananlar, Kürt halkı ve ezilen halklar, savaş ve barış ve sınırsız demokrasi Garo Paylan’ın mecliste değindiği, tartıştığı ve gündem yapmaya çalıştığı konulardı.
Yine de bu politik sorunları gündeme getirenlerden bir farkı var Garo Paylan’ın, o Ermeni bir sosyalist.
Bu yüzden meclis içinde fiziksel olarak saldırıya uğradı, linç edilmeye çalışıldı. Defalarca ölümle tehdit edildiği için Garo’ya Dokunmayın başlıklı imza kampanyaları düzenledik.
Garo ve onun etkin bir parçası olduğu Ermeni aktivistler, kuşağı Hrant Dink'in açtığı kapıdan geçip öne fırladı. 1915’le yüzleşilmesi mücadelesinde, üstelik solun önemli bir kesimi bu sorunu pek de önemli görmezken, en öne geçip, bu yüzleşme çabasının genel demokrasi mücadelesinde ne kadar kritik bir işlevi olduğunu gösterdiler. Aşağıdan demokrasi mücadelesinin sesi soluğu olan, Hrant Dink’in mirasını omuzlarında taşıyan çok sayıda sosyalist Ermeni aktivist, yine bu mücadelelerinin doğrudan ürünü olarak öne çıktı.
Garo Paylan’ı sadece meclis kürsüsünde yaptığı harika konuşmalarla hatırlayanlar, yanılırlar. Garo Paylan’ı bir mitingi örgütlenmesinde ses sisteminin dertleriyle uğraşırken, bir 24 Nisan anmasının ince ayrıntılarının hamallığını yaparken, daha vekil olmadan çok önce genel özgürlükler mücadelesi için sokakta bildiri dağıtırken görebilirdiniz.
Garo Paylansız, diğer bir deyişle, sosyalist bir Ermeni'nin olmadığı bir meclis, oldukça kof bir meclistir. Eksik olan sadece bir ses değildir, 1915’te yok edilen yüzbinlerin anısına duyulan saygıdır. İnsanın içinden çok daha ağır şeyler söylemek geliyor ama hemen herkesin anti-AKP bir öfkeyle konuştuğu mecliste, bu öfkeyle cumhuriyetin kuruluşundaki esaslara dair öfkeyi birleştiren ve bu açıdan da oldukça özel bir vekildi Garo Paylan. En azından, Garo Paylan ile konuşulup, bu geleneğin sürdürücüsü olacak başka bir sosyalist Ermeni aday gösterilmeliydi.
Üstelik kazanılabilecek bir yerden.
Garip ve solun bütününe sirayet eden vekil pazarlıklarının artık rahatsız edici parlamenter tonları berbat bir alışkanlıkla üzerimize kabus gibi çökerken Garo Paylan’ın meclise veda konuşmasına, yakından bakmak lazım. Sekiz senede toplumsal çözümler konusunda başladığımız noktadan gerideyiz dedi.
Bu meclisin sınırlarını gösteriyor.
Buna bir de onun gibi bir vekilin olmaması olgusunu eklediğimizde, sınırları belli ve kurak bir meclisle karşı karşıya olduğumuzun farkına varalım.
Büyük hata yaptınız arkadaşlar.
Affı olmayan bir hata!
Hem dünyada hem de Türkiye’de eşitlik ve adalet, yüzleşme ve hesaplaşma mücadelesinde Garo Paylan’ın sekiz senelik meclis içi mücadelesinden gurur duyuyoruz.
Bu gelişme çok açık gösteriyor: Soykırımla yüzleşme için atılacak adım çok, sandığımızdan çok daha derin bir sorunla yüz yüzeyiz.
En yakınımızda gördüklerimiz bile bu yüzleşme sürecinin içinde geçmek zorunda.
Şenol Karakaş