Bursa’da başlayan metal işçilerinin eylemi yaygınlaştıkça ve kararlılık içinde devam ettikçe, patronların asabı bozulmaya başladı. “Birleşen patronlar yenilmezler” şiarıyla bütün patron örgütleri bir araya geldi ve ortak açıklama yaptı.
Açıklama insanın sinirlerini bozuyor. Şöyle diyor, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS), Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayi Derneği (OSD), Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) tarafından yapılan ortak açıklama: “Eylemler tüm taraflara zarar vermektedir. İşçilerimizi sağduyu ile davranmaya, işverenin çağrısına kulak vermeye ve eylemleri sona erdirmeye çağırıyoruz. Ülkemize, işimize, ailelerimize ve işletmelerimize olan sorumluluğumuz ile işlerimize dört elle sarılarak üretime başlamalıyız.”
Açıklamayı okuyan, patronların fabrikalarda bantların başında kolları sıvayıp çalıştıklarını sanacak. “İşlerimize dört elle sarılmalı”ymışız!
Çocuk kandırıyorlar sanki.
Patronların bu ağlak açıklamasının özeti şu: “Şurada kârımıza kâr katıyorduk, sinirlendirmeyin insanı ve bizim için köle gibi çalışmaya devam edin.”
Patronlar hem ağlak hem sinirliler. Ama esas olarak sinirliler. Nihai saldırıya geçmeden önce hüzünlü, duygusal açıklamalarla, direnen işçilerin bir kısmını etkilemek istiyorlar. Asıl amaçları saldırmak. Asıl amaçları direnen, haklarını arayan işçileri o direniş alanlarına gömmek, bir daha direnemez hâle getirmek. Direnişi ezmek.
Metal işçilerinin direnişi, kritik evresine girdi ve herkesin, hepimizin gözünü bir anlığına seçim yarışmasından ayırıp, metal işçileriyle dayanışmayı nasıl birleşik bir şekilde örgütleyeceğimiz konusuna dikmemiz bir zorunluluk. İşçi direnişleri sosyal medyadan “Gelsene!” çağrılarıyla desteklenemez. İşçi direnişleri, fotoğraf çekip altına direniş güzellemesi yapılarak da desteklenemez. Söz konusu olan örgütlü işçi sınıfı ve söz konusu olan metal iş kolu.
Durumun ne kadar kritik olduğunu Koç grubunun internet sitesindeki birkaç veri gösteriyor. Koç grubunun açıklamasına göre, “Türk otomotiv endüstrisinin öncü şirketi Tofaş için 2014 (...) başarılarla tarihi bir yıl oldu. (...) Tarihindeki en yüksek satış gelirine 2014 yılında ulaşan Tofaş’ın net satış geliri bir önceki yıla göre %5,7 artışla 7,4 milyar TL’ye ulaştı, net kârı ise %32 artarak 574 milyon TL seviyesinde gerçekleşti. Tofaş, 222.807 adet araç üreterek Türkiye toplam otomotiv üretiminin %19’unu gerçekleştirdi. Ürettiği araçların 142.281 adedini ihraç ederek, 367 milyon ABD doları dış ticaret fazlası yarattı.”
İşte bugün direnen TOFAŞ işçilerinin karşılığı ödenmeyen emek zamanı, Koç grubunun kendisini öve öve, şişine şişine anlattığı kârın temel kaynağı. Sekiz yıldır TOFAŞ’ta çalışan bir işçinin, sosyal yardımlar dahil aylık geliri 1500-1600 TL. İşçilerin bazıları üretim yüküne, yani vahşi çalışma koşullarına dayanamadığı için işten ayrılmıştı. İşçi aileleri her şeyden kısarak yaşamaya çalıştıklarını söylüyor. Koç grubu ise internet sitesinden “367 milyon ABD doları dış ticaret fazlası” yaratmakla övünüyor.
Patronlar daha fazla tehdit etmeye başladı. OYAK Renault yetkilileri, Bursa fabrikalarında iş bırakmanın Türkiye açısından tehdit olduğunu söyledi. "Yatırımlarımızı keseriz" diyerek, metal işçilerini, hükümete, parlamentoya ve tüm Türkiye’ye şikâyet ediyor.
Üretim ve satış yapma yeteneklerini işçi eylemiyle kaybetmiş olmaları, patron örgütlerini hasta ediyor. Zira bu direniş, işçiler olmazsa üretim ve satış yapma yeteneklerinin olmadığını göstere göstere kanıtlıyor.
Metal işçileri çok kararlı.
Ama bu kararlılık, başlangıç açısından çok önemli olsa da, yeterli değil.
Metal işçilerinin dayanışmaya ihtiyacı var. Ergenekon örgütlenmesi gibi çalışan, patronun teklifinden daha azını sözleşme diye yutturan sendikanın karşısına, diğer sendikaların, tüm işçi örgütlerinin dikilmesi için kaybedilecek tek bir saniye yok.
1990’lı yıllarda kurulan Emek Platformu benzeri bir örgütlenme, Bursa’da işçilerle dayanışmak için Türkiye'de her yerde basın açıklamaları örgütleyerek işe başlayabilir. Her şehirde metal işçileriyle dayanışma standı açılabilir. Ve Bursa’da merkezi bir gösteri örgütlenebilir. On binlerce işçinin katılacağı böyle bir miting, işçi sınıfının kazanma kararlılığına sahip olduğunu ve yegâne gücünün dayanışması olduğunu göstermekle kalmaz sadece, 367 milyon ABD doları dış ticaret fazlası yaratmakla övünenlere, metal işçilerinin haklarını iade etmesi gerektiğini net bir şekilde ima eder.
Patronlar bu imayı anlamazlarsa, işlerine dört elle sarılarak, yanlarına çocuklarını da alarak üretime başlayabilirler. Ne kadar üretebilirlerse artık!
Şenol Karakaş