“Ah şu seçimler bir bitse de rahatlasak!” hayıflamasını sık sık duymaya başladık. HDP standlarına yönelik saldırılardan sonra iki HDP binasının bombalanması, seçim meydanlarında yapılan nefret yüklü konuşmalar, dış politikada, özellikle Suriye’yle yaşanan gerilimin tırmanması, ekonominin patinaj yapmaya başlaması.
Gergin bir seçim sürecinden geçiyoruz ama hayıflanmak gereksiz. Gereksiz çünkü gerginliğin kaynağı seçimler değil. Gerginliği kaynağı Türkiye’nin içine yuvarlanmakta olduğu istikrarsızlık ve bu istikrarsızlığın seçimlerin ardından sönümleneceği yönünde tek bir işaret yok.
Bu nedenle, hayıflananlara “Şimdi mücadele zamanı” olduğunu hatırlatmak zorundayız.
İşçi sınıfının tepkisi yavaş yavaş açığa çıkıyor ve söz konusu işçi sınıfıysa, bu tepkinin ne kadar hızlı bir şekilde bir patlamaya döneceğini kestirmek imkansızdır. Bu mücadeleye bugünden hazırlanmak lazım ve özellikle metal işçilerinin patronlar kulübü ve patroncu ve milliyetçi sendikacıları sarsan eylemlerine yardımcı olmak çok önemli.
Kürt halkının barış yönünde verdiği mücadele çok önemli. Hükümet çözüm sürecini bozdu. Seçimlerin ardından çözüm sürecinin akıbeti, HDP’nin barajı aşmasıyla yakından ilgili. Ama şimdiden, çözüm sürecinin yeniden başlamasını, Abdullah Öcalan’la görüşmelerin başlamasını ve sürecin Kürt halkı lehine kalıcı bir barış sürecine evrilmesi için mücadeleyi yükseltmek zorundayız.
İklim değişimine, kentsel dönüşüme ve patronların çıkarına olan enerji politikalarına karşı mücadeleyi çok yönlü bir şekilde sürdürmeliyiz. Ağaçların, ormanların, derelerin ve göllerin savunusu bir yanda, kapitalist kâr güdüsü ve gezegeni felakete sürükleyen fosil yakıt kullanımına bağlı kalkınmacılığın ürünü olan iklim değişimi tehdidi öte yanda, mücadele etmek zorunda olduğumuz alanlar.
Erdoğan, ekonominin “patinaj” yaptığını söylemişti. Bundan, ekonominin seçimlerin ardından daha da zorlanacağı ve patronların hükümet aracılığıyla ekonominin tüm yükünü yoksullara yıkacağını çıkartabiliriz. Hükümet yetkilileri zaman zaman ağızlarından baklayı çıkartıyor ve Kıdem Tazminatı Fonu’na göz diktiklerini söylüyor. Aile hekimlerinin cumartesi günü mesaisini artırıyorlar. Elimizde kalan tüm ekonomik haklara saldırıyorlar, saldırmaya devam edecekler. Zira ekonominin büyüme hızı düştü ve pasta dilimleri küçüldü.
Pasta dilimleri küçüldükçe ve Erdoğan’ın gemlenemez bir şekilde başkanlık yönünde, gerekirse AKP liderliğine rağmen çubuğu bükmesiyle, AKP içinde de çatlaklar derinleşti.
Seçimlerden sonra, ne AKP içindeki çatlaklar ortadan kalkacak ne de ekonominin büyüme temposu 2001-2008 dönemindeki seviyeye çıkacak.
Seçimlerden sonra bizleri bekleyen istikrarsızlık.
Bu istikrarsızlığı kendi lehmize çevirmemiz mümkün. Bunun için iki adımı aynı anda atmak lazım. Birisi, Sosyalist İşçi’de aylardır yazıldığı gibi, 7 Haziran seçimlerinde HDP’nin barajı aşması.
İkinci adım ise, tüm mücadele başlıklarını tek bir mücadele başlığı altında toparlayacak antikapitalist bir blok kurmak.
Şenol Karakaş
(Sosyalist İşçi)