Çeşitli kurumların başarısız LGBTİ+ düşmanı kampanyası, yine de meyvelerini yasakların sürdürülmesi şeklinde veriyor.
Daha önce aralarında Gülşen, İlkay Akkaya, Mabel Matiz gibi isimlerinde bulunduğu birçok sanatçının konseri ya da Zeytinli’de olduğu gibi rock festivalleri çeşitli bahanelerle yasaklanmıştı.
Bu sefer yasakçı zihniyet, Aleyna Tilki’nin konserini iptal ederken kibrini açığa vurdu.
Aleyna Tilki sosyal medyada, LGBTİ+ karşıtı nefret yürüyüşünü Twitter hesabından, "LGBTİ+ karşıtı yürüyüş ne ya? Toplumda yarattığınız ayrımcılığın bir karması yok mu zannediyorsunuz? Duygu ve tensel dünyalarımızın protesto edilmesi doğaya aykırı! Zihniyetler çok korkunç" diyerek eleştirmişti.
Sanki kamuoyu araştırması yapmışlar gibi
Bunun üzerine Çorum’un Osmancık Belediyesi, 24 Eylül Cumartesi günü düzenlenmesi planlanan Aleyna Tilki konserinin iptal edildiğini duyurdu.
Belediye yasakçı anlayışını duyurduğu basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Gençlerimizin önerisiyle Gençlik Konserine şarkıcı ’Aleyna Tilki’ davet edilmiştir. İlçemiz kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış tarih ve kültür şehridir. Osmancık halkı sanata ve sanatçıya büyük değer vermektedir. Ancak şarkıcı Aleyna Tilki’nin röportajlarında ve 17.09.2022 tarihinde sosyal medyada yapmış olduğu kültürümüzle bağdaşmayan açıklamaları halkımızın nezdinde üzüntüyle karşılanmıştır. 24 Eylül Cumartesi günü düzenlenmesi planlanan konser bugün itibariyle iptal edilmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
Bütün yasakçılar, aynı mantık silsilesini izliyor. Yasaklamalarının gerekçesinin, sanatçının açıklamalarının “halk nezdinde üzüntüyle karşılandığını” iddia ediyorlar.
“Halkın değerlerine uymayan davranış”, “halkın kültürüyle bağdaşmayan sözler”, “dini değerlerle bağdaşmayan şarkılar” gibi bütünüyle uydurma, baştan savma açıklamalarla iktidar olmanın hukukun dışına taşma gücü verdiği yanılgısıyla serbest vezin yalan söylüyorlar.
Yasaklar bu iktidarı kurtarmaz
Yalan söylüyorlar çünkü asıl dertleri ne İlkay Akkaya’nın görüşleri, ne Aleyna Tilki’nin tweeti, ne Sezen Aksu’nun şarkısının sözleri. Bu dertlerin her biri asli dertleri olan, kendi kafalarındakine benzeyen bir dünyayı yaratma perspektifinin yanında gölgede kalıyor. Sağcı, otoriter iktidarlar direksiyonu daima sağa, en sağa kırmak dışında bir perspektife sahip olamıyorlar. Türkiye’deki iktidar ise faşistlerin, devletin geleneksel hâkim kanatlarının da desteğiyle, aşırı hızla sağa kırıyor direksiyonu. Hem seçim sürecinde en sağcı, en lümpen, en reaksiyoner kitlesini sağlam tutmak istiyor hem kafasındaki dünyaya benzeyen bir rejimi inşa ediyor hem de bütün bu konser, festival alanları gibi özgürlük alanlarında bir araya gelecek insanların özgürce söylediği şarkılarda, hatta bu bir araya gelişlerde giderek zayıf düşmekte olan iktidarlarına karşı büyük bir tehdit görüyor.
Çünkü 158 örgütün bir araya gelerek yaptığı başarısız nefret yürüyüşü de gösteriyor ki milyonlarca insanın gerçek dertleri bambaşka ve bu nefret yüklü otoriter yasakçı hamleler büyük taraftar kitleleri yaratamıyor. Gerçekleri gizleyemiyor. Osmancık Belediyesi’nin yaptığı açıklama bu iktidar blokunun kendi kuyruğunu yiyen yılan gibi bir kısır döngünün içine savrulduğunu gösteriyor. Belediye, Aleyna Tilki’nin gençlerin önerisiyle konsere davet edildiğini söylüyor. O gençler, Aleyna Tilki’nin her anını, dolayısıyla hangi konuda ne düşündüğünü bilmiyor sanıyor belli ki belediye yetkilileri. Gençler Aleyna Tilki’yi bu konulardaki görüşleriyle de birlikte Osmancık’ta sahnede görmek istiyorlar. Yetkililer iptal kararını Aleyna Tilki’nin açıklamaları “halkımızın nezdinde üzüntüyle karşılanmıştır” diye ele alırken, gençleri halkın bir kısmının içinde görmediklerini ve LGBTİ+ nefretine bulaşmayanları halktan görmediklerini göstermiş oldular.
“Hepimiz LGBTİ+’yız” yürüyüşünün tam zamanı
Kafalarındaki dünyanın bir yansımasını kurma, özgürlükleri kısıtlama, seçim sürecinde en sağcı kitlelerini mobilize etme, iktidarın görüşlerinden farklı görüşlerin ya da iktidarın yarattığı ekonomik yıkımın eleştirilmesi ihtimalinin olduğu alanları yasaklama eğilimleri, iktidarın çözülme sürecini durdurma potansiyeli taşımıyor. Tersine, muhalefet açısından işleri hızlandırıyor.
LGBTİ+ karşıtı yürüyüş nefret dolu bir eylemdi, cılızdı, küfürsüz slogan atılamayacağı için slogansızdı, gitar çalmaya karşı çıkanlar nedeniyle kendi içinde bölünen bir eylemdi. Eylemden iki gün önce İran’da saçı görünüyor diye bir kadın öldürülmüştü, bu eylemin arkasında esas gücün kimlerle örtüşmüş olduğu çok net.
Bu eylem devlet destekli olmasına rağmen büyük bir başarısızlık ama bir “başarısı” da var elbette. LGBTİ+’lara yönelik nefreti bir kamu spotu değil nefret söylemi olan bir RTÜK ilanıyla birlikte güç kattılar. LGBTİ+’lara yönelik sürmekte olan şiddeti yeni bir kapı aralandı.
Buna verilecek yanıt, yüzlerce örgütün, kurumun, sendikanın, partinin bir araya gelip, “Özgürlük” yürüyüşü yapmasıdır.
LGBTİ+’lara yönelen devlet destekli nefret örgütlenmesini aşabilecek olan sokakları yasakçılara terk etmemektir.
Şenol Karakaş