Aleyna Çakır ve Esra Hankulu, önce intihar ettiği söylenen, sonrasında Ümitcan Uygun tarafından öldürüldüklerine ilişkin kuvvetli deliller bulunun iki kadın. Cinayetler öncesinde, Aleyna Çakır Ümitcan’dan şiddet gördüğüne ilişkin polise şikayette bulunması ve koruma talep etti ama korunmadı. Cinayet sonrasında Ümitcan Uygun serbest bırakıldı. Ailesinin adalet çağrısı, sosyal medya kampanyaları sonuçsuz kaldı. Bu cinayetten birkaç ay sonra Ümitcan Esra Hankulu’yu öldürdü. Geçen hafta Esra Hankulu’nun ölümüyle ilgili görülen davada Ümitcan Uygun’un müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Aleyna Çakır ve Esra Hankulu cinayetleri ilk değil, Daha önce de Şule Çed, Nadira Kadirova, Yeldana Kharman, Aysun Yıldırım gibi pek çok cinayetin “intihar” olduğu söylendi. Bu cinayetlerin bazıları ailelerin ve kadınların mücadelesi sayesinde açığa çıkarıldı. Bazıları da “örtbas” edildi. Örtbas edilen bu cinayetlerin tamamının arkasında kamu görevliler bulunmakta. Kamu görevlilerini arkasına alan Ümitcan Uygun da aylarca elini kolunu sallayarak dolaşabildi ve başka bir kadını öldürebildi. Bu nedenle sadece Ümitcan Uygun’un yargılanması yetmez. Yargılama süreci Aleyna Çakır cinayetinden itibaren başlatılmalı. Aleyna Çakır’ı korumayan, ölümünü örtbas eden, Ümitcan’a dokunulmazlık duvarı ören kamu görevlileri soruşturmalı ve yargılanmalıdır.
“Katilleri koruyan cinayete ortaktır”
Aleyna Çakır 3 Haziran 2020 yılında evinde ölü bulundu. Aleyna Çakır’ın vücudunda cinayet olduğuna ilişkin kuvvetli deliller olmasına rağmen olay kayıtlara “intihar” olarak geçti. Deliler karartıldı. Olayın intihar olmayabileceğini ilişkin otopsi raporu oluşturuldu. Ümit Can Uygun cinayetin baş şüphelisi olduğu halde serbest bırakıldı. Adalet talebi yargı tarafından karşılanmayan aile çareyi Müge Anlı’nın programında aramak zorunda bırakıldı. Sonrasında çürüyen, çürüdükçe ortalığa çok pis kokular saçan, siyaset, devlet, çete ilişkileri ortaya çıktı. Sedat Peker cinayetle ilgili sosyal medyada yaptığı açıklamada tıpkı Yeldana Kharman cinayetinde olduğu gibi adli tıp raporu hazırlandığını söyledi. Oluşturulmuş adli tıp raporundan iki ay sonra gelen adli tıp raporunda olayın cinayet olduğu, cinayetin Ümitcan Uygun tarafından işlendiğine ilişkin kuvvetli deliller ortaya çıktı. Ümitcan Uygun’un annesi Gülay Uygun’un cesedi bulundu. Gülay Uygun’un Sosyal Hizmetler yurdunda 18 yaşını dolduran kadınları oğlunun dahil olduğu çete üzerinden fuhuşa zorladığı iddialarına ilişkin bakanlık tarafından soruşturma başlatıldığı ortaya çıktı. Ümitcan Uygun Tayyip Erdoğan ve Devlet Bahçeli’yle verdiği pozları arkasına alıp Süleyman Soyluya çağrı yaptı. Babası da Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli’yle çekilmiş fotoğraflarını sosyal medyada yayınlayıp, “has ülkücü” olduğunu söyledi.
Kadınların öfkesi
Milyonların cinayet sürecine tanıklık etmesine rağmen, örtbas edilmeye çalışılması, Ümitcan Uygun’a dokunulmaması iktidarın çoğunluğa hitap etmek gibi bir derdinin de olmadığını gösteriyor. Çözülen, çözüldükçe çürüyen iktidar, varlığını sürdürmek için devletin baskı güçleriyle birlikte, aşırı sağcı fikirle şekillenen, lümpen bir kesimin desteğine ihtiyaç duyuyor. İktidar, İstanbul sözleşmesinden çıkıyor, kadınları korumuyor çünkü artık geri dönülemez hale gelen oy kaybını lümpen kesimlerin desteğiyle telafi ediyor. Hayatları önemsizleştirilen milyonlarca kadın öfkeli ve bu nedenle sokakları boş bırakmıyor.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)