İki güncel bilimsel açıklama, iklim krizinin yıkıcılığını ve kapitalistlerin sorumsuzluğunu ortaya koyuyor. İki küresel eylem çağrısı ise iklim değişikliğini durdurmak için gerçekçi birer alternatif öneriyor.
Amerikan Meteoroloji Derneği'nin 2020 yılı İklim Değişikliği raporuna göre, küresel ısınmaya sebep olan sera gazlarından olan havadaki karbondioksit miktarı (CO2) milyonda 412,5 birime (ppm) yükseldi.
Bu, 2019 yılındakinden 2,5 ppm daha yüksek ve 800 bin yıldır kaydedilen en yüksek seviye.
Bilim insanları karbon izotopu yöntemiyle buzullardaki katmanları araştırarak bu veriye ulaştı. Bu bulgu - kaydedilen tarihle sınırlı olmayan - tartışmasız bir kesinlik içeriyor.
Kıyaslama açısından, 10 yıl önce 350 ppm sınırında durulursa iklim değişikliğinin durdurulacağı söyleniyordu. Geçen zaman içinde dünyanın ısısı 1,5 derece artarken 2020 yılında atmosfere yollanan CO2'deki rekor - 412,5 ppm - sıcaklığı artıran başat eğilimi gösterir nitelikte.
800 bin yılın yıkıcı rekorunu kimler kırdı?
2020 yılı, Covid-19 küresel salgınıyla geçti. 1 Aralık 2019 günü Çin'de ilan edilen salgın, 1 Ocak 2020 itibarıyla Asya, ABD ve Avrupa ülkelerine yayıldı ve 2020 yılı boyunca kapanmalar yaşandı.
Kimilerine göre kapanma dönemleri sonucu sera gazı emisyonları düşecek, hava kirliliği de azalacaktı.¹ Ama böyle olmadı, çünkü:
►Sera gazı emisyonlarını yayan bazı fabrikaların kapanmasının sebebi, arz-talep zincirinin bozulması sonucu maliyetlerin azaltılması için üretimin düşürülmesiydi.
► Buna karşılık kapitalist üretim ve bunun sonucu olan emisyonlar olduğu gibi devam etti. "Evde kal" çağrıları yapılırken imalat, sanayi, tedarik/pazarlama gibi birçok sektörlerde işçiler işe gitti, üretim devam etti. Böylece Covid-19 işçiler için bir meslek hastalığına dönüştü. Karbon emisyonlarının en büyük sorumlusu olan enerji üretimi ise hız kesmedi, çalışan diğer sektörler gibi iklimi değiştirmeye devam etti.
İklim krizini anlatan çoğu kişi bunun biz, insanların eseri olduğunu söylüyor. Oysa milyonlarca insan izolasyon, kısıtlama ve fakirlik içinde bir yıl geçirmiş olmasına rağmen 800 bin yılın vahim rekorunu kıranlar, salgının meydana gelmesi ve yayılmasına da neden olan kapitalistlerdir. Türkiye'deki AKP iktidarı gibi dünyadaki yönetimler de patronların isteklerini uyguladılar, uygulayacaklar.
İklim felaketlerinin kurbanları işçiler, köylüler ve yoksullar
İkinci önemli açıklama da Dünya Meteoroloji Örgütü'nden geldi.
Dünya Meteoroloji Örgütü'nün son 50 yılı kapsayan araştırmasına göre, 1970'ten bu yana hava koşulları kaynaklı afetlerin sayısı 5 kat arttı. Çalışma, bu çaptaki ilk iklim araştırması olma özelliği taşıyor.
Rapora göre:
• Aşırı hava koşulları kaynaklı afetlerde 2 milyondan fazla kişi hayatını kaybetti.
• En çok can kaybı kuraklık nedeniyle oldu. Kuraklık, 650 binden fazla insanın ölümüne yol açtı, "en öldürücü iklim olayı" olarak nitelendi.
• Ölümlerin yüzde 90'dan fazlası gelişmekte olan ülkelerde meydana geldi.
• 11 binden fazla afetin neden olduğu maddi hasar 3 trilyon 640 milyon dolar.
• 1970'li yıllardan bu yana yaşanan afetler sonucu oluşan maddi kayıp 7 kat arttı.
• Afetler sonucu milyonlarca insan iklim mültecisi olmak zorunda kaldı.
Raporun sonuçları Güney'de orman yangınları, Kuzey'de sel felaketleri, neredeyse tüm tarım alanlarında kuraklık yaşayan Türkiye'dekiler için güncel birer gerçek.
Aynı zamanda Ida Kasırgası’nın vurduğu New Orleans'ta yaşayan işçiler ve yoksullar için de iki kez yinelenen bir gerçek.
Küresel ısınma sebebiyle tropikal kasırgaların şiddetinin ve yıkıcılığının arttığı bilimsel bir bilgidir. 2005 yılında meydana gelen Katrina Kasırgası, yıkıcılığı ile küresel gündeme oturmuştu.
5. derece yani en yıkıcı kategorideki Katrina Kasırgası ABD'yi vurmuş, en fazla ölüm ve hasar siyah yurttaşların yoğun olarak yaşadığı New Orleans'ta meydana gelmiş, kentin yüzde 80'i sular altında kalmıştı.
Atlantik'te kasırga sezonu yine başladı ve Ida Kasırgası yine Lousiana eyaletini vurdu. 4. kategorideki kasırga sonucu New Orleans'ın yoksul semtleri sular altında kalırken, fırtınanın yarattığı yıkım sonucu 800 binden fazla kişiye uzun süredir elektrik verilemedi ve her şeylerini kaybettiler.
Antikapitalistlere katılın, bu gidişatı tersine çevirelim
Bu iki bilimsel araştırma, IPCC’nin (Birleşmiş Milletler İklim Paneli) basına sızdırılan raporu sonrasında yapıldı.²
Sadece global felaketi açıklayan raporlar değil, bu vahim gidişatı değiştirmek için küresel mücadele çağrıları da geliyor.
Greta Thunberg ve arkadaşlarının başlattığı İklim İçin Cumalar (FFF) hareketi 24 Eylül'de küresel iklim grevi protestosu çağrısı yaptı.
Antikapitalistler, bu çağrıya destek vererek 24 Eylül'de yapılacak bu küresel eylemin Türkiye kanadını örgütlüyor. Eylem ve etkinliklerde iklim krizinin sorumluları teşhir edilecek, antikapitalistlerin çözüm önerileri anlatılacak.
Diğer önemli uluslararası çağrı ise 1-12 Kasım 2021 tarihleri arasında İskoçya'nın Glasgow kentinde yapılması planlanan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'nın (COP26) protestosu.
Uluslararası Sosyalist Akım ve DSİP'in çağırıcısı olduğu bu küresel eylemi Türkiye'de yine Antikapitalistler inşa ediyor.
Vahim gidişata bakıp, karamsarlığa kapılacak zaman değil. Şimdi harekete geçmezsek iklim felaketleri ve yıkıcı sonuçları katlanarak gelecek. Bu krizi şimdi durdurmalıyız.
Krizin ciddiyetini gören ve mücadele etmek isteyen herkesi Antikapitalistlerle birlikte faaliyet göstermeye, tarihin bu anında gerekli olan büyük kitle mücadelelerini birlikte inşa etmeye davet ediyoruz.
Volkan Akyıldırım
1. Covid-19 salgını ve iklim krizi üzerine bir tartışma, Jeff McMahon - Volkan Akyıldırım
2. IPCC raporu üzerine iki değerlendirme: Gezegen için kırmızı alarm Tuna Emren - IPCC’nin ikinci raporu da sızdırıldı: Mevcut kapitalist büyüme modeliyle iklim krizi çözülemez Özdeş Özbay