Erdoğan'a rağmen barışı savunmak

02.05.2015 - 13:53
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Bu başlık bazılarına garip gelebilir. Barış sürecinin bir ucunda Erdoğan yok mu, nasıl ona rağmen barış sürecinden söz edebiliyorsun diye sorulabilir.

Bu durumda bu görüş sahiplerinin açıklaması gereken gelişmeler var demektir.

Her fırsatta PKK’yi aşağılayan Erdoğan değil mi?

Geçtiğimiz ay içinde “Kürt sorunu yoktur” diyen Erdoğan değil mi?

“Bölücü örgüt” laflarını yeniden dolaşıma sokan Erdoğan değil mi?

İzleme heyetinin gereksiz olduğunu savunan ve bu nedenle Davutoğlu’yla çatışmalı bir görüntü vermeyi bile göze alan Erdoğan değil mi?

Hangi bağlamda söylemiş olursa olsun “Kobanê düştü düşecek” diyerek Suriye politikasının merkezine Kürtlerin olmadığı bir yaklaşımı oturtan Erdoğan değil mi?

HDP’yi ağzı bozuk bir üslupla aşağılayan, “Terör örgütünün maşası” olmakla itham eden Erdoğan değil mi?

Bunların hepsi Erdoğan, Erdoğan bu.                       

Seçimlerden önce dümeni sağa kırıp milliyetçi oyları tutmaya, çekmeye çalışıyor diyerek, bir taktik adım attığını düşünerek savunabilirsiniz.

Seçimler geçince geçer de diyebilirsiniz.

Fakat yanılırsınız.

Erdoğan, gerçekten de Kürt sorununun çözüldüğünü düşünüyor olabilir. Tıpkı Doğu Perinçek gibi. Perinçek de Kürt sorununun çözüldüğünü, bundan sonrasının Türkiye’yi bölmeye gideceğini söyledi.

Ne güzel anlaşıyorlar artık, Erdoğan ve Perinçek!

Genelkurmay ve Erdoğan.

Çözüm sürecinin devlet tarafında gelişen dinamiklerinin Erdoğan’ın tekelinden çıkmak zorunda olduğu çok açık.

Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, Erdoğan’ın sürece kösteklemek üzere müdahale etmesinin önüne geçilmeli. Siyasilerin köklü her sorunu seçimler ve genel siyasette çıkarları lehine kullanması olağandır. Ama Erdoğan, kadim bir sürecin çözümünü, masanın diğer tarafında oturan hükümet temsilcileri üzerindeki otoritesiyle sekteye uğratıyor. Yalçın Akdoğan, Erdoğan’ın  görüşlerinin kendileri için talimat anlamına geleceğini söyleyerek bunu teyit etti.

Erdoğan belli ki Kürt sorununun niteliği konusunda en temel gerçekleri bilmiyor ya da bilmezden geliyor. Gerçekten de sorunun çözüldüğünü düşünüyor olabilir. Ufkunun “genişliği” buraya kadar olabilir. Bunlar onun sorunu. Onun sorunlarını çözüm sürecinin sorunları olmaktan çıkartmak zorundayız.

Bunun yollarından birisi hükümete çözüm sürecini ilerletmesi için basınç yapmaya devam etmek. Diğeri ise çözüm ve barış sürecinin asli muhataplarının, yani Kürtlerin, kısacası HDP’nin barajları yıkması ve meclise girmesi için mücadeledir. Bu yüzden bir kez daha, “Sokakta mücadele, sandıkta HDP!”

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol