Suriyeli göçmenlerle ilgili en son haber her okuyanı öfkelendiren, “yeter artık, yeter” dedirten bir haberdi. Haber şöyle: “Antalya’da üç kişi, hurda ve kâğıt toplayan Suriyeli genç işçiyi önce döverek bayılttı, sonra motosikletini kamyonetle ezip yaktı.”
Olay şöyle yaşanmış: Bir otomobil, Suriyeli gencin motoruna çarpmış, kaza sonrası araçtan inen Ömer B., Ali R. ve Haktan Ç., çıkan tartışmanın ardından Suriyeli genci yumruk, taş ve sopa ile darp etmişler. Hırslarını alamayan bu adamlar Suriyeli arkadaşımızı aldığı darbelerle baygınlık geçirene kadar darp etmişler, hırsları hiç geçmemiş olacak ki gencin motosikletinin üzerinden kamyonetle geçip, ardından yakmışlar.
Dakikalarca süren şiddetin çevredekilerin tepkisi nedeniyle son bulduğu anlaşılıyor.
Bu münferit bir olay değil.
Bu ırkçı saldırganlığın birisi genel diğeri biraz daha özel iki nedeni var. Genel nedeni, Türkiye’deki siyasal iklim. Türkiye’de hamaset yüklü bir dil kullanarak politika yapmak moda haline geldi. İktidar çevresinin nefret söylemleriyle hedef tahtasına oturtmadığı hemen hiçbir toplumsal kesim yok. Bir olayı düşmanlaştırmadan, “ihanet” kavramını kullanmadan, “hainler” demeden, soğukkanlı bir şekilde ele aldıklarına tanık olmak mümkün değil.
Nefret söylemi yağmur olup yağıyor her hafta basın açıklamalarında, meclis grup konuşmalarında.
Bu nefret söylemi, örneğin Ermenilere yönelik hakir gören yaklaşımlar, yasal süreçlerde de kendine uygun kararlara yol açıyor. Son olarak bir videoda “Seni pis Ermeni seni… Siz Ermeniler pisliksiniz!” diyen bir adama dokuz aydan bir buçuk yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı. Elbette, “mahkeme heyeti, sanığın üstüne atılı suçla ilgili kastın bulunmadığına yer vererek beraate hükmetti.”
İşte, ırkçılığı, milliyetçiliği ve nefret söyleminin kullanımını olağanlaştıran ve bu yaklaşımlarda suç unsuru göremeyen siyasal ve hukuki mekanizma ırkçıların işini böyle kolaylaştırıyor.
Bu türden saldırıların daha özel bir nedeni var, bazı muhalif partilerin göçmenleri apaçık hedef göstermesi. Meral Akşener’in partisi, Türkiye’de yaşanan sorunların nedeninin göçmenler olduğunun propagandasını yapıyor sürekli olarak. Değişim üstüne değişim geçirdiği iddia edilen CHP’nin bazı sözcüleri ve vekilleri de ırkçı açıklamalar yapıp, göçmenler hakkında ardı arkası kesilmeyen yalanlar üreterek hükümeti bu siyasal zeminden köşeye sıkıştırmaya çalışan bir politika izliyorlar.
Suriyelilere yönelik ırkçı şiddetin temelinde yatanlar bunlar.
Son bir şey de kendimize. Bir genci öldüresiye dövüp motorunu yakanlara karşı kitlesel kampanya yapmazsak ve her ırkçı saldırıya kitlesel tepkiler göstermez, ırkçıların mahkemelere çıkmaları için güçlü bir ses çıkartmazsak, halkların eşit koşullarda kardeşliğinin gerektirdiği adımları atamamışız demektir.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)