Trump’ın gerileyişi

18.08.2020 - 10:24
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Otoriter liderlerin ortak özelliklerinden birisi, sayesinde iktidara geldikleri siyasal yapıyı, iktidardan hiç düşmeyecekleri bir şekilde yeniden yapılandırmaya çalışmak. 

Erdoğan, parlamenter sistemden siyasal gücün tek bir kişinin elinde merkezileştiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi için yıllarca hedefe odaklanmış bir mücadele verdi.

Görev süresi 2024’te sona eren 67 yaşındaki Putin, altışar yıllık dönemlerle iki kez daha aday olmasını sağlayan düzenlemeyi referanduma götürdü ve değişiklik kabul edildi. Putin 86 yaşına kadar iktidarda kalmaya çalışıyor.

Orban ise Macaristan’da Korona salgınını bahane ederek acil durum yasasını geçirdi. Yasaya göre, 10 yıldır iktidarda olan Orban, ülkeyi kararnamelerle yönetecek, bazı kanunların uygulanmasını askıya alabilecek. Yasanın süresi ise sınırsız.

En ilginci ise güçler ayrılığına sürekli vurgu yapılan ve eleştirel bir demokrasi olarak göklere çıkartılan ABD’de Trump tarafından gündeme getirilen tartışma. Trump’ın seçimi kaybetse dahi görevi bırakmayabileceği yönündeki imaları, seçimlerin ertelenmesini savunması Kasım’da gerçekleşecek başkanlık seçimlerini daha da ilginç kılıyor.

Son örnek Belarus’ta yaşandı. Lukaşenko seçimleri yüzde 80 oy oranıyla kazandığını açıkladı. 

Bu apaçık bir yalandı.

Yıllardır süren diktatörce yönetime karşı on binlerce insan seferber oldu. Eylemler grevlerle ivmelenerek arka arkaya geliyor. Kadınlar harekete geçti.

Otoriter liderlerin sürekli daha sağ, daha milliyetçi politikalarla, sürekli bir korku pompalayarak iktidar ömürlerini uzatma girişimlerinde, esas iddiaları, yönettikleri ülkenin bekasıyla kendi siyasi iktidarlarının bekasının örtüştüğü görüşü. Bunu Erdoğan, 2017 yılının Eylül ayında “Hep söylediğim gibi Türkiye’nin kaderi ile AK Parti’nin kaderi bütünleşmiştir” sözleriyle ifade ederken, Trump şu şekilde dile getirmişti: “Seçimleri ben kazanamazsam, Çin ABD’nin sahibi olacak. Sonra da ABD’liler Çince konuşmayı öğrenmek zorunda kalacak.”

Bölünme kaygısı, Çin’in ABD’yi kuşatacağı kaygısı, dış güçlerin komploları kaygısı, iktidar ömrünü uzatmak için insanların zihninde paranoyayı körüklemek üzere dile getirilen ve hiçbir gerçekliği olmayan iddialar.

Lukaşenko gösterilere yanıt olsun diye örgütlediği ve katılımın düşük olduğu mitingde kendisini izlemeye gelenlere ,“reformlara hayır” attırmaya çalışırken, Trump, Covid-19’un çok da önemli olmadığına ikna ettiği seçmenlerini sokaklarda maskesiz yürüyüşlere teşvik etti.

Ama şimdi bu dönemin sonu geliyor. ABD’de ırkçı cinayete karşı patlayan öfke, Trump’ı her geçen gün geriletiyor. 

Trump yenildiğinde, tüm otoriter liderler, şapkayı önüne alıp dertli dertli düşünmek zorunda kalacak.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol