İntifada! Ka-za-na-cak!

22.11.2019 - 10:13
Yıldız Önen
Haberi paylaş

Dünyanın fokurdaması militarist bütün güçler açısından tehlike anlamına geliyor. Bu küresel eylem dalgasının aynı zamanda diktatörlüklere, haksızlıklara, zamlara, yoksulluğa karşı bir isyan dalgası olduğunu da düşününce, gerçekten de bu hareketlerin barışı güvence altına alacak sosyal bir gücü simgelediğinden emin olabiliriz.

İster Lübnan’daki yığınsal hareket olsun isterse Bolivya’da darbeye karşı direniş hareketi, en önünde kadınların olduğu bu eylemler her devletin askeri gücüne karşı omuz omuza bir direnişi ifade ediyor. Eylemlerin her bir safhası kitlelerin yaratıcılığının açığa çıktığı bir platform haline geliyor. Şili’de göstericiler askeri araçlara ve tüfekli askerlere lazer ışınlarıyla engel olabiliyorlar. 

Zamanında Avrupa ve Dünya Sosyal Forumları içinde süren tartışmalarda dile getirdiğimiz yoksulluğa karşı ve barış için aynı anda mücadele etmek zorunda olduğumuz fikri, Arap Baharı’nın başka dinamiklerle yeniden hayat bulduğu bu eylem dalgası içinde bir kez daha doğrulanıyor. Hem savaştan hem de yoksulluktan en çok zararı görenler, bir ve aynı toplumsal güçler. İran’da yoksullar, Kürtler, öğrenciler ve kadınlar aynı anda sokaklara çıktılar.

Ekonomik, siyasal, ideolojik ve davranış kalıplarının toplamı olarak militarist güçler, bu küresel harekette kendi mezar kazıcılarını görüyorlar. Çin Hong Kong’daki sonu gelmeyen hareketi dış kaynaklı ve bölücü olmakla suçlarken, Sisi yolsuzluklara karşı sokaklara çıkanları aynı şekilde suçluyordu. Askeri darbe sayesinde iktidara gelen Janine Avez mutlak her sağcı gibi Bolivya nüfusunun önemli bir kesimini oluşturan yerli halklardan arınmış bir Bolivya hayal ettiğini söyleyebiliyor ve darbeye karşı eylemlerde dış güç arıyor. Tehditler ve düşmanca yaklaştıkları halk hareketlerine yönelttikleri hakaretler bütün bu otoriter liderler tarafından, sanki aynı sözlüğü kullanıyorlarmışcasına aynı tonlamayla ifade ediliyor. Çin devlet başkanı eylemleri bölücü olmakla suçlayıp, göstericilerinin kemiklerini un ufak edeceğini söyleyebiliyor.

Otoriter liderlerin yükseliş ve maço açıklamalarla dünyayı kesif bir yere çevirme dönemlerinin sonuna geliyoruz. Neoliberalizmin her düzeydeki etkilerine karşı küresel bir isyan dalgası, otoriter liderler için yolun sonuna işaret ediyor.

Küresel bir barış mücadelesi de işte tam bu yolun sonunda bütün gücüyle ortaya çıkacak. Emperyalist çelişkilerin yoğunlaştığı bu dönemde bölgesel güçlerin dev emperyalist güçlerle çeşitli ittifaklar kurarak ateşini harladığı militarist savaşlar, çatışmalar ve işgaller, eşitlik, adalet ve demokrasi isteyen milyonların küresel eylemiyle geriletilebilecek.

Yıldız Önen

[email protected]

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol