Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı, önce İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındı ve yerine kayyum atandı. Bu hafta başında ise önce gözaltına alındı, çıkartıldığı mahkemede gizli tanık ifadesiyle tutuklandı
31 Mart seçimlerinden önce HDP’nin kazandığı 90’dan fazla belediyeye kayyum atanmıştı. 31 Mart seçimlerinde, bu belediyelerin ezici çoğunluğunu yine HDP’li adaylar kazandı. Bir önceki dönemde Gülten Kışanak gibi siyasetçiler, milletvekilliği yapmış isimler tutuklanmıştı kayyum atamalarından sonra, bu kez de Selçuk Mızraklı tutuklandı.
Hükümet, bölgedeki ve Diyarbakır’daki seçmenlere, “benim istediğim adaya, benim istediğim partiye oy verene kadar size rahat yok!” mesajı veriyor. Bu mesajı verirken de Kürt sorununun çözümüne yönelik bütün ihtimalleri tıkıyor.
Selçuk Mızraklı’ya yönelik çok ağır bir haksızlıkla karşı karşıyayız.
Bu haksızlığın sona ermesi için seçilmiş belediye başkanının derhal serbest bırakılması lazım. 31 Mart’ta seçimi kazanan tüm adaylar Yüksek Seçim Kurumu’nun süzgecinden geçip adaylık hakkını elde ettiler. Seçimden hemen sonra belediyelere kayyum atamanın ve seçimi kazanan belediye başkanlarının siyasal-legal durumunun sorgulanması, tam bir haksızlık!
Demokrasiye çok ağır bir darbe vurulduğu için de Selçuk Mızraklı’nın derhal serbest bırakılması lazım. Seçme ve seçilme hakkına keskin bir müdahale bu yaşananlar ve daha da vahimi bir gelenek haline geliyor. İnsanların seçtiği insanları devletin tutuklamasının bir gelenek haline gelmeye başlaması, demokrasinin en temel mekanizmasının, seçme hakkımızın ve seçilme hakkımızın yerinde yellerin esmeye başladığı anlamına gelir.
Eğer böyleyse neden seçimler var? Neden aylarca süren kampanyalar yapılıyor, neden insanlar bir heyecan sandık başına gidiyor?
Küllere gömülmüş demokrasinin yeniden canlandırılması için Selçuk Mızraklı serbest bırakılmalıdır.
Son olarak, seçme hakkının Diyarbakırlılarının ve bölgede kayyum atanan şehirlerde yaşayanların ellerinden alınması, sadece demokrasinin yerinde yeller estiğini değil, Kürt sorununda diyaloğa, konuşmaya, tartışmaya dayalı yeni bir sürecin başlamasının daha da zor hale geldiğini gösterir. Diyalog ve demokrasi bu kadar geri plana itilip unutturulmaya başlandığında, “böyle bir gündemimiz yok” diyen İçişleri Bakanlığı yetkilileri, “böyle bir gündemimiz var” diyerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yerine kayyum atarsa eğer, ne denilebilir? Seçilenlerin kolayca görevden alınması ve tutuklanmasının alışkanlık haline gelmesi, yani demokrasinin içi boş bir tenekeye dönüştürülmesi, bütünün seçme seçilme hakkı üzerinde sallanan bir kılıç olduğu için de Mızraklı hemen özgür kalmalı.
Şenol Karakaş