Newroz’da, Diyarbakır’da yüz binlerce insanın oluşturduğu okyanusun içinde taşınan bir döviz çok ilginçti. Dövizde ‘’Dağlar, insanlar hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır...’’ yazıyordu.
Diyarbakır’da her defasında meydanları dolduran Kürtlerin yaratıcılığı benzersiz. Daha önce Paris’te üç kadın gerillanın öldürülmesinden sonra yapılan kitlesel anma sırasında da bir dövizde, “Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz!” yazılmıştı.
Her iki döviz de, barışa olan özlemi dile getiriyor.
Her iki slogan da savaştan yaşanan bıkkınlığı, savaştan en çok çeken halkın gözünden dile getiriyor.
Kürt halkı, kimliğini inkar eden devlete karşı mücadeleye başladığında, devletin ilk tutumu, inkarı devam ettirmek için Kürtlere şiddetle saldırmak oldu. Bu şiddet akla gelen tüm yöntemleri içerdi. İşkenceler, tutuklamalar, köy yakmalar, kitlesel katliamlar, gerilla cesetlerini yerlerde sürüklemeler, parti kapatmalar, gazeteleri bombalamalar, milletvekillerini cezaevlerine atmalar, dernekleri yıkmalar, faili meçhuller, kültürel aşağılamaları sıradan işler haline getirmeler, ırkçılığı, linç girişimlerini kullanmalar.
Devletin Kürt sorunundaki siyasetinin bir adı “düşük younluklu savaş”sa bir diğer adı da boşuna “kirli savaş” olarak belirlenmedi. “Temiz” bir savaştan söz etmek çocukça olur ama Kürtlere yönelik devlet politikası, kirle, alçaklıkla, insanlık adına utanç verici uygulamalarla doluydu.
Son iki yıldır, adım adım ilerleyen çözüm süreci, bu kirli savaşın anti tezi gibi.
Çok büyük adımlar atıldı bu süreçte. Atılan en önemli adım, Kürt halkının siyasal olarak tanınmaya başlanması. Kürt halkının varlığının kabul edilmek zorunda kalınması. Bunun göstergesi ise, Abdullah Öcalan! Öcalan’ın Kürt hareketinin siyasi temsilcisi olarak sahip olduğu meşruluğun batıda da kabul görmesi, Kürt halkının mücadelesinin en önemli kazanımı.
Kürt sorunu konuşuluyor, tartışılıyor, çeşitli adımlar atılıyor. Bugün HDP diye bir parti varsa ve bu parti yüzde 10’luk seçim barajını dağıtmak üzere müthiş bir kitlesel hava yakaladıysa, bu, her şeyden çok çözüm süreciyle oluşan politik iklim sayesinde olmuştur. Omurgasını Kürtlerin oluşturduğu bir siyasi oluşumun yüzde 10 seçim barajını aşma potansiyeli, çözüm sürecinin en önemli meyvesidir.
Barış, savaştan yorulmuş halkların dinlenme evresi değil sadece, savaştan bıkmış olan Kürt halkının siyasal olarak ayağa kalkma ve sıçrama hamlesi de aynı zamanda.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)