6 Mayıs günü iki önemli gelişme oldu. İki gelişmeye de gösterilen tepkiler, politikayla alakalı bazı insanlarda utanma diye bir duygunun kalmadığını kanıtlıyor.
Birinci önemli olay, avukatlarının yıllar sonra Abdullah Öcalan’la görüşmesiydi. İmralı görüşmesinden dört gün sonra bir mektup yayınladı. Mektup, esas olarak açlık grevindeki binlerce tutsağın ölmemesini öneriyor ve İmralı’daki tecritle ilgili dayanışma gösteren herkese teşekkür ediyordu. Ama mektubun en önemli yanı, İmralı’daki tutsakların 2013 yılında Newroz’da okunan çizgiyi derinleştirerek savunduğunu söylemesiydi. Bu bildiride halkların kardeşliğine vurgu yapılmıştı ve çözüm süreci bundan sonra ivme kazanmıştı. Şiddetsiz çözüm için tüm toplumda heyecan yaratan adımlar atılmaya başlanmıştı.
Mektup yayınlanır yayınlanmaz, YSK kararı açıklanmadan bile ulusalcı komplocu kafalar teoriler üretmeye başladılar. YSK’nın karar alacağı bir gün, bunun iktidar tarafından Kürtleri satın almak için üretilen bir tezgah olduğu fikri, sosyal medyada sıkı sıkıya işlenmeye başladı. Kafası komploya bu kadar yatkın olan insanların temel sorunu, olayları gerçekte olduğu gibi açıklama yeteneğinden yoksun olmaları değil sadece. Bir de Kürtleri hızla kandırılabilecek saf insanlar olarak kodlayan egemen ulus kibrinden mustaripler.
Öcalan ile görüşmenin açlık grevlerinde insanlar ölmesin diye gerçekleştiğini görmeden, tekrarlanacak seçimlerde Kürtleri satın alma operasyonu olarak suçlamak, HDP’nin AKP’yle anlaştığı yalanına sarılarak diyalog kapılarının kapanmasını talep etmektir. Kürtlerin gün yüzü görmesini, insanların ölmeme ihtimalini, açlık grevlerinin sonlanmasını istememektir. Çözüm sürecinde de , bugün de aynı şeyi yapıyorlar. Öcalan’ın mektubu yayınlandı, o vakit HDP AKP ile anlaşmıştır! Halbuki HDP 31 Mart seçimlerinde size, bizim bütün itirazlarımıza rağmen, “anayasaya aykırı ama evet” diyerek Demirtaş’ın hapse atılmasına onay vermenize rağmen destek verdi!
Kürtlerin size nasıl bir diyet borcu var! Sınır ötesi operasyonlara destek verdiniz. Belediyelere kayyum atanmasına itiraz etmediniz. Irkçı ve faşistlerle göğsünüzü gere gere seçim ittifakınızı ilan ederken HDP’yi flu gören bu odakların da iteklemesiyle HDP’nin desteğini görmezden geldiniz.
Buna rağmen her fırsatta komplocu bir yaklaşımla Kürtler üzerinde vesayetçi bir kibirle politika yapanların hastalığının inceltilmiş bir sosyal şovenizm olduğu çok açık!
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)