Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden 12 yıl geçti. Tam 12 yıldır, aydınlatılmayan bir cinayet, tamamlanmayan bir yargı süreciyle karşı karşıyayız.
Yanlış anlaşılmasın, tetikçi, cinayetten bir gün sonra yakalanmıştı. Ama sorun tetikçi değil. Siyasal bir cinayet planlandığında tetikçisini bulmak planlayıcılar açısından zor olmuyor.
Önemli olan, planlayıcıların, azmettirenlerin, katilleri kollayanların açığa çıkması.
Hrant’ın Arkadaşları, 12 yıldır cinayetin planlanmasında çeşitli düzeylerde katkısı olan kamu görevlilerinin yargılanması gerektiğini savunuyor. Yıllardır, her duruşma öncesinde, “Öldür diyenler yargılansın!” diye haykırıyoruz. Bunun çok açık bir nedeni var: Hrant Dink cinayeti, sıradan bir cinayet değil, bu konuda hemen herkes aynı şeyi düşünüyor ama Hrant Dink cinayeti, siyasi suikastler arasında da sıra dışılığa sahip. Şehirler, devlet birimleri, jandarma, polis, istihbarat, medya, üniversiteler, ulusalcı “kanaat önderleri” hep birlikte bir nefret iklimini şekillendirdiler ve Hrant Dink’i bu nefret ikliminin merkezine yerleştirdiler.
Bir olayla ilgili, “hepiniz oradaydınız” denilecekse, bu Hrant Dink cinayetidir.
Hepsi oradaydı!
Herkesin çeşitli görevleri vardı. Görev sahipleri ırkçılık ve milliyetçi bagajlarıyla harekete geçtiler. Cinayetle ilgili berbat bir espri var, “cinayetten bir tek Hrant’ın haberi olmamış” diye. Bu herkes, göstere göstere öldürdü Hrant Dink’i. “Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için…” diyen Hrant Dink’i öldürdüler.
12 yıldır da her duruşmasında dallanıp budaklandırılan, mahkeme heyeti sık sık değiştirilen, kendini bilmez birilerinin kurduğu örgüte ya da o dönem devletin hedefindeki bir odağın işi olarak gösterilerek ciddiyeti sorgulanır hale gelen bir duruşmalar yumağına dönüştürüldü.
Ama tek bir şeyi başaramadılar: Hrant Dink’i unutturamadılar.
Hrant Dink’in katledilmesinin ardından başlayacağını asla tahmin etmedikleri devasa bir demokrasi hareketinin Hrant’ı daima sahipleneceğini kestiremediler.
Hrant hiç unutulmadı. Onun bayrağını taşıyan demokrasi mücadelesinin yarattığı etki gibi ‘cinin şişeden çıkması’ gibi bir değişim yarattı.
Aramızdan çekilip alınmasının 12. yılında Ermeni bir devrimcinin yasını hep birlikte Agos gazetesinin önünde tutacağız.
Yıldız Önen
(Sosyalist İşçi)