ABD Suriye’den ayrılırken hükümet destekli anti-emperyalizm meselesi

01.01.2019 - 14:28
Şenol Karakaş
Haberi paylaş

Erdoğan, son 10 gün içinde birkaç kez “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyerek, Fırat’ın doğusuna harekâtın eli kulağında olduğunu ilan etti.

ABD’nin Suriye’den çekilme kararından sonra bir dizi denge hızla değişti. Üç sene önce neredeyse IŞİD’in kurucusu olmakla suçlanan Türkiye’yi, Trump, IŞİD’le mücadeleyi sürdürecek önde gelen güçlerden birisi olarak tanımladı. Türkiye’nin Suriye’ye yönelik harekâtından önce, Esad güçleri, aynı bölgeye asker göndererek rejimin bayrağını dikti. Türkiye hem ABD’yle hem de Rusya’yla Suriye’ye yönelik askeri müdahalenin, daha doğrusu doğrudan PYD’ye yönelik müdahalenin zeminini yaratmak için yoğun bir şekilde tartışıyor. Bu tartışmaların bir aşamasında Rusya Devlet Başkanı Putin, Suriye rejimine ve Türkiye’ye mektuplar yolladı. Türkiye’ye yolladığı mektupta, “Moskova ve Ankara'nın ortak çabalarıyla, Suriye'de terörizmle mücadeleye ve bu ülkedeki siyasi sürece kararlı bir katkı sağlanıyor" diyen Putin, böylece Türkiye’nin ‘terörizmle mücadele’ yaklaşımına açık bir destek vermiş oldu.

Erdoğan güçlenirken

Türkiye’de devlet ve giderek koyulaşan milliyetçilik, neredeyse Abdullah Öcalan’ın Kenya’da yakalandığı günlerdekine benzeyen bir şekilde prestij ve güç kazanmış durumda. Son iki haftada yaşananların, devlete, Erdoğan’a ve yerli-milli koalisyona yaptığı katkı, Öcalan’ın yakalanmasının dönemin siyasal iktidarına yaptığı katkıyla kıyaslanabilir. Politik alan birkaç yıldır öngörülemez bir hızla değişiyor, öngörüler daha dile getirilmeden eskiyor. Erdoğan’ın üzerinin ABD tarafından çizildiği ve bu iktidarın artık daha fazla dayanamayacağı iddiasının sık sık dile getirildiği dört beş yılın sonunda, ABD, Türkiye’yi güvenilir bir müttefik olarak gösterip IŞİD’le mücadelede bayrağı devredebileceği bir muhatap olarak tanımlarken, “üzeri çizilen Erdoğan” ise ısrar ettiği çizgisinde haklı çıkan siyasal figür olarak sivriliyor. Rahip Brunson krizi ve doların tırmanışı günlerinden içinden geçtiğimiz günlere gelirken, siyasal temsilcilerin ABD tarafından üzerinin çizilmesi argümanının bu temsilcileri destekleyen kitlelerin desteği açısından pek anlamlı olmadığı da görüldü.

Emperyalizme, emperyalizmin kimin üzerini çizip çizmediğine aldırmadan, kitlelerin kanaatlerini değiştirecek politikalarda ısrar etmenin önemi de içinden geçtiğimiz koşullarda daha iyi anlaşılıyor. ABD ‘gerçek’ meselelerine odaklanmak üzere Suriye’den askeri ağırlığını çekiyor, bu aynı zamanda teröre karşı küresel savaş efsanesinden vazgeçip, bu efsanenin arkasındaki gerçeklerle uğraşmaya başlayacağını gösteriyor.¹ Bunu yaparken, Kürtlere bugüne kadar verdiği desteği donduracak olması, hem Batı ittifakını, hem PYD’yi hem de Türkiye’deki askeri ve politik ‘uzmanlar’ dâhil bölgedeki bütün aktörleri şaşırttı.

Siyasal tutum

Alper Görmüş, Türkiye’de muhalefet ve iktidardaki güçlerin ABD emperyalizmiyle ilişkisini zaman zaman mercek altına aldığı yazılarında, esas olarak bu ilişkinin defolu olduğunu söylüyor. Bu konuda yazdığı son yazı, özellikle iktidar çevrelerinin Suriye’deki Kürtlerin ABD’nin çekilme kararına itiraz etmesi üzerine koparttıkları yaygaraya dairdi. Görmüş, bütün çevrelerin “Amerikancılık suçlamasındaki ahlaki problem...” adını verdiği bir soruna sahip olduğunu, özetle işlerine gelince en anti-emperyalist kesilen çevrelerin, ABD kendi lehlerine bir adım atma ihtimaline sahip olduğunda anti-emperyalizmin keskinliğinden geri adım attığını söylüyor. Gerçekten de ABD’nin Erdoğan’ın üzerini çizdiği konusundaki dedikodu en çok muhalif, anti ABD çevrelerin meselesi. Öte yandan özellikle Trump’ın iktidara geldiği günden beri Türkiye’de hükümet destekçisi gazeteciler, evlere şenlik bir tutum içinde. Trump’ın iktidara gelmesinden en başta çok heyecanlandılar, mutlu oldular. Trump’ın kendine özgü tarzı bu çevrelerin önce kafasını karıştırdı, Türkiye-ABD arasında tarihte görülmemiş derecede sertleşen ilişkiler ise bu çevrelerin anti-ABD bir tutum almasına, Trump’ı da eleştirmeye başlamasına neden oldu. Brunson krizi günlerinde sık sık adı geçen ‘üst aklın’ bizzat ABD olduğu yönünde görüşler ileri sürüldü. Şimdilerde Suriye’den çekilme kararından sonra, Trump yeniden gözde bir siyasi lider olarak anılıyor.

ABD, Türkiye’nin beka kaygısına zarar vermeyen bir politik hatta olduğunda ilişkiler olumlu, beka kaygısını derinleştiren adımlar attığında anti-emperyalist, anti-ABD çizgi hakim hâle geliyor. Hatta zaman zaman, ilişkiler limoniyken Trump’ın övüldüğü örnekler de görülüyor. Trump sert bir şekilde eleştirilirken, bir uluslararası toplantıda Trump ve Erdoğan samimi bir şekilde el sıkıştığında, aslında Trump’ın iyi ama çevresinin kötü olduğu tezleri işlenebiliyordu. Bu sahte, gelgitli, ‘değişken anti-emperyalist’ yaklaşımın, antimilitarist bir savaş, emperyalizm ve işgal karşıtlığından temel farkı, sadece savaşa gönlünce ve derhal onay verebilmesinde değil, esas olarak varlığını hükümetin siyasal, anlık ve taktiksel ihtiyaçlarına göre şekillendirebilmesinde.

Komik olan ise Trump’ı bir kötüleyip bir göklere çıkartanların, başkalarının ABD’yle mesafelerine dair söz söyleme hakkını kendilerinde görmeleri.

Bir sonraki yazıda harekât ihtimalleri, bu harekâta yaklaşımla ABD’nin bölgedeki varlığına yaklaşımın tutarlı bir şekilde ele alınması, birisini savunmanın ama diğerine karşı çıkmanın tutarsızlığı gibi başlıkları ele almaya çalışacağız. Bu yazıya kadar bir türlü yapamadığım, Türkiye dahil bölgesel güçlerin somut hareketlenmesini ve Kürt ve Türk solu ve aydınları arasındaki tartışmayı da son yazıda ele almaya çalışacağım.

Şenol Karakaş

[email protected]


1. Trump yılbaşında yaptığı açıklamada yine benzer gerekçeleri tekrarladı: "Suriye'ye 4-5 yıl kadar önce 3-4 ay kalmak için gittik. Ve şimdi askerlerimizi ev getirme zamanı. Bunu çok iyi bir şekilde organize edeceğiz. DEAŞ Suriye'de büyük bir sorundu ve biz DEAŞ'ı büyük oranda temizledik. Suriye'den tamamen çekildiğimizde DEAŞ da tamamen sona erecek. Bölgede askeri üslerimiz var özellikle Irak'ta. Kimse bundan bahsetmiyor. Açık konuşmak gerekirse dediğimden daha fazlasını yaptım. DEAŞ'ı büyük ölçüde ortadan kaldırdık. Bu yine de işin tamamen bittiği anlamına gelmiyor. Bu zaman alacak. Birliklerimizi eve geri getirmemiz gerekiyor. Zamanı geldi." (http://www.hurriyet.com.tr/dunya/abd-baskani-trumptan-yeni-suriye-mesaji-41069723)

Bültene kayıt ol