1968: Halkların baharı

02.02.2018 - 12:10
Haberi paylaş

Çağla Oflas, Sosyalist İşçi'nin 612. sayısında 1968'deki büyük isyan dalgasının emperyalizme verdiği tepkiyi ve ezilen haklar için ne ifade ettiğini tartışıyor. 

1968 eylemleri büyük bir şok etkisi yarattı. Çünkü isyan başlamadan önce kapitalizmin istikrarı konusunda kimsenin şüphesi yoktu. 1960’ların başında özellikle gelişmiş kapitalist ülkelerde sistemin savaş yıllarının sorunlarından kurtulduğuna inanılıyordu. Ekonomik açıdan istikrarlı bir büyüme vardı. Enflasyonun kontrol edildiği, üretimde istihdamın sağlandığı koşullarda sınıfsal bir çatışma öngörülmüyordu. Aksine, egemen sınıfın ideologları mevcut statükonun korunmasında ve geliştirilmesinde öncelikli çıkarları olan eski düşmanları, işçi sınıfını ve burjuvaziyi birleştirdiğini söylüyorlardı. Hemen hepsi az gelişmiş ülkeler dışında tarih ya da sınıf mücadelesinin sona erdiğini düşünüyordu. Ne var ki, 1968’de yaşananlar mevcut statükoyu alt etti. Dünyanın hemen her yerinde protestolar, gösteriler, grevler, işgaller yaşandı. Hareketin ilk sokağa çıkan güçleri öğrenciler olduysa da eylemleri dünyayı sarsar hale ulaştıran işçi sınıfının motor güç olmasıydı. Fransa’da o güne kadar görülmüş en büyük grev yaşandı. Tüm Avrupa kıtası yaygın grevlerle sarsıldı. Tüm bu eylemler ve grevler toplumsal güçlerin çatışmalarını tetikledi. 

Prag baharı: Stalinizmin düşüşü

1968’de “Soğuk Savaş Dönemi” diye anılan iki kutuplu emperyalist dünyada yer alan iki blokta da hegemonik sarsıntılar yaşandı. Vietnam’da Tet saldırısı ile yükselen savaş karşıtı mücadele ABD’nin yenilgisine yol açtı. Çekoslavakya’da ise “Prag Baharı” diye anılan olaylar dönemin stalinist rejiminin hegemonyası açısından dönüm noktası oldu. 1956 yılında Rusya’nın Çekoslovakya’yı işgali Stalinist sistemin ideolojik açıdan hasar almasına yol açtı. Çekoslavakya’da 1960’ların başından itibaren büyüme hızının düşmesi toplumun hemen her kesiminde hayal kırıklığı yarattı. Yönetici sınıf olan bürokraside meydana gelen bölünmelerle birlikte toplumun çeşitli kesimleri örgütlenme ve kendilerini ifade etme fırsatı buldular. Sansür mekanizması çöktü. Öğrenciler özgür öğrenci birlikleri kurdular. Devletin atadığı sendika görevlileri tasfiye edildi. Stalin döneminde yapılan zalimlikler alenen konuşulmaya başlandı. Rusya, Çekoslovakya’da aşağıdan yükselen harekete tanklarıyla cevap verdi. Rus tanklarına karşı çok az fiziki bir direnişi yaşandı. Ancak, muazzam bir pasif muhalefet oluştu. Gösteriler ve grevlerle geçen dokuz ayın sonunda muhalefet güçlükle kontrol altına alınabildi. Prag Baharı, 1980’lerin sonunda Rusya ve Doğu Bloku’ndaki devlet kapitalisti rejimlerin çöküşüne yol açan ayaklanmaların provası olması açısından önemli bir dönüm noktası oldu.

ABD’nin emperyalizminin yenilgisi

ABD ve müttefiklerinin Vietnam’ı işgal etmesine karşı direnişinin ABD’nin yoksul mahallerinde yarattığı kayıplar ABD’nin yenilgisinde önemli bir paya sahip oldu. Kuzey Vietnam Ordusu’nun 31 Ocak 1968'de başlattığı saldırı, Eylül ayına kadar devam etti. Savaşta bir dönüm noktası olarak kabul edilen Tet Saldırısı işgal güçlerine ağır kayıplar verdirdi. Bu olay savaş karşıtı hareketin dünyanın merkezine taşınmasına ve uluslararası savaş karşıtı hareketin sıçrama yaşamasına yol açtı.

Emperyalizmin her iki kamptaki müdahaleleri anti-emperyalizmin hareketin gündemine taşınmasına yol açtı. Sola kayan yeni genç kuşaklar arasında Doğu ve Batı emperyalizmlerini lanetlemek yaygın bir tutum haline geldi.

Emperyalizmin gerileyişi ve ulusal hareketler

Emperyalist kampta meydana gelen çatlaklar ulusal kurtuluş mücadelelerinin de yükselişine yol açtı. 1960'lı yıllar çeşitli coğrafyalarda ulusal kurtuluş hareketleri yaşandı. Vietnam'ın dışında, Kongo, Mozambik, Angola, Gine-Bissau gibi bir dizi Afrika ülkesinde sömürgeciliğe karşı mücadeleler emperyalizme önemli darbeler vurdu. 1960’lı yılların sonu ve 1970’li yılların başında Avrupa’da uzun süredir uykuya dalmış olan İrlanda, Bask ve Katalan ulusal kurtuluş hareketleri yeniden canlandı. Aynı durum Irak coğrafyasında yer alan halklar için de geçerli oldu. Döneme damgasını vuran önemli bir mücadele de Filistinlilerin kurtuluş mücadelesi oldu. 1948'de İsrail tarafından vatanından kovulan Filistinliler 1960'lı yıllarda gerilla mücadelesi başlattılar. Özellikle 1970’li yılların ortasına kadar yükselen hareket, dünyanın dikkatini bu vahim soruna çekmeyi başardı. Ve hareketin liderliği sürgünde bir devletin çekirdeğini oluşturabilecek demokratik bir yapılanmayı şekillendirmeyi başardı.

Çağla Oflas 

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol