Paskalya Ayaklanması'nın 100. yılında, hareketin önderlerinden James Connolly’nin yaşamı ve mücadelesi yol gösteriyor. Dave Sherry, Connolly’nin erken dönemde edindiği tecrübelerin, politikasını nasıl şekillendirdiğini anlatıyor:
12 Mayıs 1916’da James Connolly, Dublin Paskalya Ayaklanması’nın başlamasına yardımcı olduğu gerekçesiyle İngiliz ordusu idam mangası tarafından öldürüldü. Connolly’nin idam edilmesi, tüm dünyadaki işçi hareketinde şok etkisi yarattı.
Conolly, 1868’de Edinburgh’da İrlandalı göçmenlerin yaşadığı “Küçük İrlanda”da doğdu. 14 yaşında İngiliz ordusuna yazıldı ve emparyalizme ilk elden tanık olduğu İrlanda’da yedi yıl geçirdi.
1889’da dünya sosyalist partilerinin İkinci Enternasyonel’ine bağlı çok küçük bir örgüt olan İskoç Sosyalist Federasyonu’na (SSF) katıldı.
İşçi sınıfının içinde doğrudan bir etkiden mahrum olduğu için, örgütün rolü yalnızca propaganda ile sınırlıydı.
Britanya, 1880’lerin sonunda bir grev dalgasıyla sarsılıyordu. “Yeni Sendikacılık”, daha önce örgütlenmemiş vasıfsız işçilere ilham verdi.
Ancak, birkaç istisna dışında, sosyalist hareket bu mücadelelerle "yararsız" oldukları gerekçesiyle ilişkisini kesti.
1891’den sonra “Yeni Sendikacılık”ın ilk dalgasının yenilmesi, birçok militanın parlamenter reformizme yönelmesine neden oldu.
İşçi Partisi’nin öncüsü olarak addedilebilecek olan Keir Hardie’nin Bağımsız İşçi Partisi (ILP) bundan fayda sağladı. Marksizmi reddetti ve Liberallerle oluşturacağı bir seçim paktının peşinden koştu.
Connolly’nin üye olduğu SSF, ILP’ye katıldı ama “halkı sosyalist ilkeler konusunda eğitmek” amacındaki kendi örgütünün varlığını da sürdürdü.
1893’ün sonunda, Connolly, Edinburgh ILP’nin sektereti oldu, ancak deneyimi onu keskin bir şekilde sola itmişti.
Bağımsız bir Marksist örgüt inşa etmeye odaklanmak için görevinden istifa etti.
1896’da Dublin Sosyalist Cemiyeti’nde çalışmak için İrlanda’ya gitti.
Asıl amacı, bağımsız bir işçi sınıfı partisi inşa etmek ve sosyalizm mücadelesini İrlanda’nın bağımsızlık savaşı ile ilişkilendirmekti.
Birkaç hafta içinde İrlanda Sosyalist Cumhuriyetçi Parti’nin (ISRP) kuruluşu kamuoyuna duyuruldu. Deklarasyonunda şöyle diyordu: “İrlanda halkının ulusal ve ekonomik özgürlüğü için aynı yöne bakılmalıdır – İrlanda Sosyalist Cumhuriyeti’nin kurulması.”
Connolly’nin İrlanda’nın özgürlüğünün işçi sınıfının sosyalizm mücadelesinin bir parçası olduğu argümanı, enternasyonal sosyalist hareketin işçi sınıfının sömürge ülkelerinde veya ‘geri kalmış’ ülkelerde böyle mücadelelere yol açabileceği fikrini terk ettiği bir zamanda ortaya çıktı.
Connolly’nin ISRP’si İkinci Enternasyonel’e girdi ve günün tüm önemli sorunlarında hareketin en solunda yer aldı.
Ancak 1903’te ISRP hâlâ gerçek bir ilerleme gösterememişti.
Connolly, Birleşik Devletler’e taşındı ve burada sendikalizm –kendini kapitalizmi sanayi örgütlenmesi ve grevlerle yıkmaya adamış bir hareket– ile temasa geçti.
Sendikalistler, sosyalizmin ancak işçi sınıfının ekonominin kontrolünü kazanmasıyla mümkün olacağını ileri sürmekteydi, bu nedenle “tek bir büyük sendika” inşa etmeleri gerektiğine inanıyorlardı.
Sosyalist partilerin büyük çoğunluğunun basitçe oy toplamaya odaklandığı böyle bir zamanda, işçi sınıfı mücadelesine odaklanan böyle bir hareket canlandırıcıydı.
Birleşik Devletler’de geçirdiği yedi yılda, Connolly önce Sosyalist İşçi Partisi’nde çalışmaya başladı.
Daha sonra, daha geniş tabanlı bir parti olan reformist Amerika Sosyalist Partisi’ne katıldı; kurucu üyelerden biri oldu ve Dünyanın Sanayi İşçileri’nin (IWW) en önemli lideri hâline geldi.
Wobblies olarak da bilinen IWW, 1905 ile 1914 arasında tüm Birleşik Devletler’de bir dizi mücadelenin başını çekti. Yalnızca vasıflı işçilerden oluşan ve mücadelesinden çok elde ettiği kârlarla övünen Amerikan Emek Federasyonu’nun (AFL) şirket tipi sendikacılığı ile mücadele ettiler.
IWW, pazarlıklardan ziyade grevlerle zaferler kazandı.
Connolly, Birleşik Devletler’de edindiği deneyimlerle, sendikalist davayı değerlendirdiği Basitleştirilmiş Sosyalizm broşürünü yazdı.
Basitleştirilmiş Sosyalizm, reformist pratiği reddederken; kitle mücadelesi ile ortadan kaldırılacağını farzettiğinden reformizme karşı çıkmada yetersiz kalıyordu.
İşçi sınıfının sanayi işçilerinin sendikal mücadelesiyle iktidarı alacağını varsaydığından, devleti de göz ardı etmekteydi.
Broşüde "tek bir büyük sendika"nın aşama aşama işyerinden işyerine yayılacağı tahmin ediliyordu.
Ancak bu, IWW’nin deneyimleri ile çelişmekteydi. IWW grevlerle büyümüş ve mücadeleler ortadan kalktıktan sonra geride hiçbir şey bırakmadan küçülmüştü. 1905’de 60.000 üyesi varken, 1914’de üye sayısı 11.000’e düşmüştü.
Sendikalizmin Connolly üzerindeki etkisi ve politik örgütlere karşı geniş cemaat yaklaşımı, 1910 ile 1916 arasındaki dramatik yıllarda İrlanda’da işe başladığında bir takım sorunlar yaratacaktı.