Genel seçimler yaklaştıkça, AKP karşısında ulusal birlik kurma çalışmaları yeniden gündeme getirildi.
CHP’ye oy veren kitleleri “sol” ilan edenler, CHP’nin sol olma ihtimalini sevenler, CHP’nin ulusalcı, ırkçı bir parti olduğu gerçeğini yeniden emekçi yığınlardan gizleme çabası içine girdiler. CHP’nin sol, sosyal demokrat bir parti olduğu iddia etmeye başladılar. 2002 genel seçimleri, 2013 yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil olmak üzere, işçi sınıfının ve yoksulların yaşadığı bölgelerden oy alamayan; zenginlerin, Beyaz Türklerin yaşadığı yerlerde birinci parti olan CHP ne sol ne de sosyal demokrat bir partidir.
Sosyal demokrasinin kökeni
20. yüzyılın başında ortaya çıkan sosyal demokrat partiler, sendikalar içinde etkili, işçi sınıfının geniş kesimlerinin örgütlendiği yapılardı. Burjuvazinin eşit vatandaşlık kavramı karşısında, toplumsal ayrıcalıklara karşı mücadele eden işçi hareketi, “sosyal demokrasi” kavramı altında mücadele etmekteydi. Ancak 1. Dünya Savaşı öncesinde kendi uluslarının savaş politikalarını destekleyip işçi sınıfına ihanetlerinden sonra, burjuva partilerine dönüştüler. İngiltere’deki İşçi Partisi gibi Batı Avrupa’da yaygın olan bu tip partiler, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrasında kapitalizmin genişleme döneminde işçi hareketi ve sendikalar içinde etkiliydiler. Ancak kapitalizmin krize girdiği, neoliberal politikaların uygulanmaya başlandığı 80’li yıllardan itibaren işçi hareketine yapılan saldırılar karşısında etkisiz kaldılar. Hatta bazen işçi hareketinin oylarıyla iktidara gelen bu partiler, bizzat yeni liberal politikaları uygulayan partiler hâline dönüştüler. Bugün bu partiler geniş işçi yığınların desteğini yitirmiş durumdalar.
CHP ulus devlet projesidir
CHP’nin sosyal demokrat parti olduğunu iddia edenler, sosyal demokrat partilerin işçilerin desteğini alan ve her seferinde işçi sınıfına ihanet eden burjuva partileri olduğunu da gizlemekteler. Oysa CHP, Ecevit’in partinin başına geçtiği 70’ler ve 90’ların ortasının dışında hiçbir zaman işçi hareketinin desteğini ve oylarının çoğunu almaya başaramadı.
Cumhuriyetin kurucusu CHP, ülkeyi çeyrek yüzyıl boyunca tek parti diktatörlüğü altında yönetti. Bu dönemde devlet aygıtıyla bütünleşen CHP, Kemalist devletin kendisi, rejimi kuran asker-sivil bürokrasinin partisidir. Partinin kurucusu Atatürk, CHP’yi kurduğu zaman şöyle söylüyor: “Bu ulusun siyasal partilerden çok canı yanmıştır. Şunu söyleyeyim ki, başka ülkelerde partiler kesinlikle ekonomik amaçlar üzerine kurulmuştur ve kurulmaktadır. O ülkelerde çeşitli sınıflar vardır. Bir sınıfın çıkarını korumak için kurulan siyasal partiye karşılık başka bir parti kurulur. Bu pek doğaldır. Sözde bizim ülkemizde ayrı ayrı sınıflar varmış gibi kurulan siyasal partiler yüzünden tanık olduğumuz sonuçlar bilinir. Oysa Halk Fırkası dediğimiz zaman, bunun içinde bir kesim değil, bütün ulus dahildir”. Atatürk’ün de belirttiği gibi CHP bir ulus devlet projesidir.
Devletle bütünleşen CHP kadroları, sınıfsız, imtiyazsız çıkarları tek bir kitle üzerinden tanımladıkları toplumu uzun yıllar tek parti diktatörlüğü altında yönetti. O dönemde bırakın sosyal demokrasiyi, CHP’yi burjuva anlamda bile “demokrat” olarak tarif etmek mümkün değil. Örneğin CHP’nin ilkelerini oluşturan altı okta (cumhuriyetçilik, laiklik, halkçılık, milliyetçilik, devletçilik, inkılâpçılık) emeğin hakları yoktur, Kürt halkının, Ermenilerin, kadınların hakları yoktur; hatta demokrasi yoktur.
İşçi sınıfının, komünistlerin düşmanı
CHP'nin, Ecevit’in 60’ların ortasında “ortanın solu” kavramını ortaya atmasına kadar sol olmakla ilgili herhangi bir iddiası olmadı. 1960’lardan itibaren işçi hareketinin ve toplumsal muhalefetin yükselmesi karşısında ilk kez “demokratik sol” kavramını kullanan Ecevit, düzen değişikliği söylemi ve çeşitli sosyal reformlar programıyla işçi sınıfının desteğini kazandı. Ama yine de hiçbir zaman “sosyal demokrasi” kavramını kullanmadı. Yükselen işçi hareketinin rüzgarıyla yelkenlerini şişirmek isteyen parti, bu dönemde altı okla sosyal demokrasinin kimi taleplerini yüzeysel bir biçimde birbirine ekledi. Ancak bu döneme kadar işçi sınıfına karşı herhangi bir sempati beslemedi. Aksine, 60’lı yıllara kadar işçi sınıfının en temel haklarının bile karşısında yer aldı.
İşçi hareketinin ve toplumsal muhalefetin yükselişi boyunca, CHP yüzünü nispeten daha fazla sola döndü ve sosyal demokrat özelliklere yaklaştı. Ancak partinin ruhunu veren altı oktan hiçbir zaman vazgeçmedi. 1990’ların ortasında da işçi hareketinin yükselişiyle işçi sınıfının ilgisine mazhar olan parti, Kürt hareketi ve İslamcı hareketin yükselişiyle fabrika ayarlarına döndü. Yeni liberal politikalar uygulayan parti, giderek işçi kitlelerden ve kent yoksullarından uzaklaştı, orta sınıflara yönelerek müteahhitler partisine dönüştü.
Antikapitalist muhalefet
Bugün sol ya da sosyal demokrat olduğu ileri sürülen CHP, askeri vesayet sisteminin savunucusu, Ergenekon’un avukatıdır. Açık açık Kürt ve Ermeni düşmanlığı yapan bu parti, ırkçılıkta sınır tanımayan pratiklere sahiptir. İşçi sınıfıyla, yoksullarla hiçbir ilgisi olmayan CHP içinde birkaç tane sendika bürokratı olması, onun asıl niteliğini değiştirmez. Esas olarak CHP, emekli diplomatların, bürokratların, müteahhitlerin partisidir. Sermayenin sadık hizmetkârıdır. Son 10 yıldır yapılan seçimler, bu gerçekliğin en iyi göstergesidir.
Öte yandan sosyal demokrat partiler, işçi sınıfının desteğini almalarına rağmen defalarca işçilere ihanet etmişlerdir. Yeni liberal politikaların savunucusu ve uygulayıcısı hâline dönüşen bu partiler, Yunanistan’da PASOK örneğinde de görüldüğü gibi popülaritelerini hızla yitirmektedirler.
Bugün AKP’ye karşı işaret edilen CHP’nin solla da sosyal demokrasiyle de ilgisi yoktur. CHP, sol muhalefetin değil ulusal birliğin adresidir. Bu birliğe çağrı yapanların solla bir ilgisi kalmamıştır. İhtiyacımız olan, Kürt halkının özgürlüğünü savunanların, Ermeni Soykırımı'nın tanınması için milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı mücadele edenlerin, sermayenin saldırıları karşısında işçi sınıfının birliğini savunanların, başta grev hakkı olmak üzere sınırsız gösteri, ifade ve inanç özgürlüğünü savunanların birliğinin oluşturduğu antikapitalist muhalefettir.
Çağla Oflas
(Sosyalist İşçi)