Öldürülen Suriyeli işçiler için de adalet!

22.02.2021 - 12:49
Ercüment Akdeniz
Haberi paylaş

Geçtiğimiz hafta Adana’daydım. Ali el Hemdan davasını izlemek için. Suriyeli Tekstil İşçisi Ali (19) pandeminin ilk döneminde polis kurşunuyla can vermişti.

Ne acıdır ki hayatını kaybeden gencin ailesi mahkeme salonuna gelmedi. Onların hakkını yine Adana Barosu, ÇHD ve İHD’den avukatlar savundu. Avukatların tek kuruş almadan ve sırf adalet yerini bulsun diye gösterdikleri dayanışma takdire şayan. Mahkemede konuşan avukatlar Ali el Hemdan’ın ailesine vatandaşlık verildiğini, ailenin baskı altına alındığını ve Hemdan ailesinin mahkemeye bu yüzden gelmediğini söylediler.

Sanık polisin avukatları ise; önceki duruşmada baba Adnan el Hemdan’ın sözlü ve iradi beyanı olmasına rağmen, katılan avukatlarını mahkeme dışı bırakmaya çalıştılar. Gerekçe, ailenin gidip noterde vekalet belgesi vermemesiymiş(!) O mülteci aile bu koşullarda notere nasıl gidecekse?

Sanık polisin avukatları bununla da yetinmediler. Emek Partisi Genel Başkanı olarak benim mahkemeye katılmamı eleştirdiler. Sebep? Bu dava siyasi değilmiş(!)

Mahkeme bitiminde de açıkladığım üzere; tuhaf olan benim mahkemeyi izlemeye gelmem değildir. Tuhaf olan, Mecliste grubu bulunan ya da bulunmayan parti temsilcilerinin Ali el Hemdan davasını izlemeye gelmemesidir. Tuhaf olan, farklı partilere mensup Adana milletvekillerinin mahkemeye gelmemesidir. Kaldı ki, söz konusu mülteciler olunca “ümmet kardeşliği”nden, “Ensar-muhacir” ilişkisinden dem vuran iktidar partisinin bu duruşmalara gelmemesi neyin göstergesidir?

Ali el Hemdan bir tekstil işçisi olduğu için, (konfederasyon farkı gözetmeksizin) sendika temsilcilerinin de orada olması gerekirdi. Zira bu topraklarda çalışan mülteci ve göçmen işçiler Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır. Dolayısıyla Suriyeli işçilerin hayatına mal olan olaylara ilişkin davalar Soma, Ermenek, Davutpaşa davalarından çok da bağımsız değildir. Umarım bu tablo ilerleyen duruşmalarda değişir.

Buradan Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK) de seslenmek istiyorum: Başta can güvenliği olmak üzere, sığınmacı ya da mülteci toplulukların davalarına müdahil olmayacaksanız, onlara uluslararası koruma sağlamayacaksanız siz ne iş yaparsınız? Bırakalım müdahillik talebini, bu davaları izlemeye bile gelmeyecekseniz sahi siz ne işe yararsınız? BM’nin bir süre önce yetkilerinin önemli bölümünü Göç İdaresi Genel Müdürlüğüne bırakıp Türkiye’deki sorumluklardan kaçmaya çalışması bu durumu değiştirmez.

Peki ya Göç İdaresi? Onlar neden Ali el Hemdan davasına gelmez, avukat tahsis etmez ve neden korunmaya, savunmaya muhtaç ailenin yanında durmazlar? Suriye göçünün 10’ncu yılında geldiğimiz garabet budur işte.

Bu davalar sahipsiz kalmamalı

Türkiye’de öldürülen mülteci işçi sadece Ali el Hemdan değil. Nefret söylemiyle, çeşitli ırkçı saldırılarda yahut kavgalarda hayatını kaybeden, yaralanan Suriyeli işçilerin (İçlerinde bir de öğrenci var) davalarını toparlamaya çalıştım. Onların aileleri ve avukatlarıyla görüştüm. Önümüzdeki günlerde görülecek bu davalarda ailelerin destek ve dayanışmaya ihtiyacı var. İşte ulaşabildiklerim:

- Samsun’da ırkçı grubun saldırısında öldürülen Fırın İşçisi Eymenh Hammamı (16) davası 10 Mart saat 11.00’de görülecek.

- Bursa’da bir pazar yerindeki yufka tezgahında çalışırken öldürülen Hamza Acan (17) davası yine mart ayında görülecek.

- Adana’da, sokakta tartıştığı kişi tarafından pompalı tüfekle kovalanan, sonrasında öldürülen Selahattin Elhasan Elcunid (27) davası 12 Mart’ta görülecek.

- İstanbul’da Zeytinburnu sahilinde hafta sonu dinlenirken öldürülen Ütü İşçisi Abdulkadir Davud (21) davası 6 Nisan günü saat 14.00’te Bakırköy 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.

- Adana’da nefret söylemiyle linç edilen ve yaralanan Suriyeli İşçi Basil Zerzur davası nisan ayında görülecek.

- Ali el Hemdan davasının bir sonraki duruşması 27 Mayıs’ta yine Adana’da görülecek.

- Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde kurs çıkışı ırkçı grubun saldırısına uğrayan ve ağır yaralanan Suriyeli Öğrenci Enes Hassani (17) davasını Hassani ailesi hâlâ bilmiyor. Çalışmak zorunda olan aile fertleri hukuki destek talep ediyor.

Geriye kalan davaların takvimini öğrenmek ve kamuoyu ile paylaşmak üzere bütün gazeteci dostları ve hukuk insanlarımızı dayanışmaya davet ediyorum. Adalet, yurttaş olan ya da olmayan bütün insanların eşit hakkıdır. Suriyeli işçi ve emekçiler de buna dahildir. Adı geçen kentlerdeki duruşmalara sendikalar, meslek örgütleri, yereldeki emek ve demokrasi güçleri katılmalı, kayıtsız kalmamalıdır.

Ercüment Akdeniz

(Evrensel)

Bültene kayıt ol