Sosyalist İşçi gazetesi, sağlık alanında yaşanan gelişmeleri, Meclis’e getirilen son sağlık yasasının sağlık çalışanları açısından içerdiği tehlikeleri ve krizin sağlığa etkilerini aile hekimi olarak görev yapan bir sağlık çalışanıyla konuştu.
TBMM’ye sunulan sağlıkla ilgili yasa tasarısında doktorlara uygulanan şiddetle ilgili daha genel olarak sağlık alanında uygulanan şiddetle ilgili işe yarar hiçbir önerinin yapılmamasını neye yoruyorsunuz?
Yasa değişikliği önerisinin 24. maddesi sağlık çalışanlarına yönelik şiddetle ilgili. Yasa önerisi kolluk güçlerinin ve savcılığın bir suç karşısında zaten yapması gereken işleri anlatmanın ötesine geçmiyor. Zaten bir sağlık çalışanına değil herhangi birine şiddet uygulamak suç kapsamında olan bir şey. (Değişiklikle ilgili maddeyi okuyunca insanın aklına acaba daha önce insanları darp etmek, bıçaklamak, öldürmek suç kapsamında değil miydi diye düşünmek mümkün.) Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin azaltılabilmesi için oldukça kapsamlı adımlar atılması gerekiyor. Sadece yasal bir değişiklikle çaresiz iki insanın karşı karşıya kaldığı bir duruma çözüm üretemezsiniz. Yetersiz personel, yetersiz çalışma koşulları gibi faktörlerin olduğu, hastaların kazanç kaynağı olarak görüldüğü sağlık kuruluşlarında sağlıklı bir muayene yapmak mümkün olamadığı gibi, sağlıklı tedavi de üretemez ve hatalara davetiye çıkartırsınız. Toplumca adalet arayışının önemli bir yöntemi haline gelen şiddet için de bereketli bir zemin ortaya çıkmış olur. Sağlıkta neoliberal politikaların uygulanmasının sonuçlarından biri olan şiddeti azaltmanın yolu sağlık politikalarının değiştirilmesinden geçiyor. Başta koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendirmek, sağlık personeli eksiğini gidermek gibi bir dizi adımın atılmasını gerektiren bu değişiklikler sağlıktan elde edilen kazancın önemli bir kısmından vaz geçmek anlamına geldiği için, bu konuda adım atıyormuş gibi yapılarak geniş kesimlere sağlıkta şiddetin önlenmesi için gerekli adımın atıldığı anlatılacak. Ama hastaların ve sağlık çalışanların hayatından elde edilen kazançlar korunmuş olacak.
Hekimlik hakkı uzun bir sürecin sonunda elde ediliyor. Bu hakkın “KHK ve Güvenlik Soruşturmaları”yla hekimlerin elinden alınmasını kolaylaştıran bu yasal düzenlemenin asli amacı nedir sizce?
Değişikliğin 5. maddesinde haklarında herhangi bir yargı kararı olmayan, sadece bir soruşturma neticesinde görevinden uzaklaştırılan veya göreve alınmayan hekimlerin SGK ile anlaşması olan özel kuruluşlarda görev alamayacağı yani hemen hiçbir sağlık kuruluşunda görev alamayacağı yazıyor. Hekimlerin hekimlik yapamayacağı anlamına gelen bu maddenin asıl hedefi bu madde kapsamında halen mağdur olan hekimlerden ziyade çalışanlara göz dağı vermek olsa gerek. Önümüzdeki dönemde sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının daha da kötüleşeceğini öngörmek zor değil. Yetersiz personel ile yetersiz çalışma koşulları beraberinde çalışanların tepkilerini de arttıracaktır. Bu maddenin mücadele olasılıklarının önünü kesme amacını taşıdığını düşünüyorum.
AKP hükümetinin dört başı mamur bir değişim olarak önerdiği sağlıkta dönüşüm sürecinin sağlık çalışanlarıyla sağlık hizmeti alan vatandaşların karşı karşıya gelmesinde etkisi nedir?
Sağlıkta dönüşümle hedeflenen ekonomik, sağlıkla ilgili hizmet, malzeme satarak fazla para kazanılamayan koruyucu sağlık hizmetlerinin yerine daha fazla kazanç sağlayacak olan tedaviye yönelik sağlık hizmetlerine geçişti. Bu hedefe yaklaştıkça hasta yoğunluğu arttı. Sağlık çalışanları hastaların beklentilerini karşılamakta zorlanır hale geldiler.
İçinden geçtiğimiz kriz koşulları sağlık alanında, çalışanlar açısından, çalışma süreleri açısından, hizmet alanlar açısından nasıl bir değişiklik yaratıyor?
Sağlık çalışanları hem süre olarak daha fazla çalışmaya, hem de çalıştıkları süre zarfında daha fazla iş yapmaya zorlanıyorlar. Her hasta farklı bir problem ile geliyor. (Birbirine benzese de farklı. Kadın-erkek, genç-yaşlı, başka ilaç kullanan-kullanmayan ve daha bir çok olasılık.) Bir hastadan diğerine adapte olabilmek, sorunlarını anlayabilmek, çözüm üretebilmek zaman ve enerji gerektiren bir iş. Hasta sayısının artması hasta başına düşen süreyi kısaltırken doğru teşhis ve tedavinin gerçekleştirilmesi olasılığını azaltıyor. Daha doğru teşhis koyabilmek adına istenen tetkik sayısı da artıyor. Bu da hem sağlık kuruluşlarında geçirilen süreyi hem de maliyetleri arttırıyor. Yoğunluğun artması tedavinin etkinliğini de azaltıyor. Bunun sonucunda tedavi olamayan hastalar tekrar tekrar benzer şikayetlerle sağlık kuruluşlarına geliyorlar. Kalabalık daha da artıyor.
Yoğunluğun artması sağlık çalışanlarında hastaya yabancılaşma, depresyon, tükenmişlik sendromu, görev başında kalp krizi geçirme, intihar gibi durumları arttırıyor.
Hastalarla sağlık çalışanları sık sık tartışma yaşar hale geldi. Ki bu tartışmalar giderek daha çok sağlık çalışanlarına yönelik sözlü ya da fiziksel şiddete ve cinayetlere yol açmaya başladı.
Sağlık alanında daha demokratik ve sağlık çalışanlarının haklarını korumak için içinden geçtiğimiz koşullarda nasıl bir mücadele yöntemi önerirsiniz?
Öncelikle sağlık çalışanları derken çok geniş bir yelpaze olduğunun farkında olmak lazım. Genellikle hekim, hemşire anlaşılıyor. Oysa sağlık hizmeti bir bütün halinde çok farklı niteliklere sahip kişiler tarafından veriliyor. Farklı görevleri olan teknisyenlerden temizlik hizmetlerine, büro çalışanlarından cerrahlara onlarca farklı grup var . Bütün grupların farklı örgütlenmeleri mevcut. Tabip odası, diş hekimleri odası, hemşire derneği, radyoloji teknisyenleri derneği, aile hekimleri derneği gibi çok sayıda sağlık alanında örgütlenme yapan kurum var. Bütün bu farklı grupların beraberce örgütlenme olanaklarının olduğu sendikalar da var ama irili ufaklı bu sendikalar da çok sayıda ve hepsi birbiriyle rekabet halinde. Bu durum sağlık çalışanlarının sorunları karşısında birleşik bir tepki vermesini engelliyor. Hatta zaman zaman karşı karşıya getiriyor.
Esasen sağlık hizmetinin tamamı bir bütün. Bu bütünün içinden birilerinin taleplerinin karşılanmaması bütün çalışanlara ve hastalara yansıyacaktır. Hem bu sebeple, hem de kazanmamızın başka bir yolu olmamasından tüm sağlık çalışanlarının mesleki, siyasi farklılıklarına rağmen birleşik bir mücadele için çaba sarf etmek gerekiyor. Talepleri ortaklaştırabilmemiz çok önemli.
Birleşik mücadele 2011 yılında bazı üniversite hastanelerinde asistan hekimlerin mücadelesinin diğer çalışanlarca da desteklenmesiyle taleplerin kazanılmasını sağlamıştı. Yine yapabiliriz.