İsrail devleti Golan Tepelerinde işgali tahkim edip, Suriye'de çok sayıda yeri vuruyor. Filistin'i Özgürlük Platformu, siyonist rejimin saldırganlığına karşı çıkıyor.
Patformun Suriye açıklaması şöyle:
"Suriye'de son iki haftada yaşanan baş döndürücü gelişmeleri “fırsat bu fırsat” diyerek değerlendiren İsrail Suriye'yi defalarca bombaladı. Esad rejiminin devrilmesinin hemen ardından, defalarca saldırdığı Suriye'ye yönelik hava operasyonlarının sayısını artırdı.
İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), yaptığı açıklamada 8 Aralık'tan bu yana Suriye'de (75'i 9 Aralık Cumartesi akşamından itibaren olmak üzere) 450'den fazla İsrail hava saldırısı düzenlendiğini belgelediğini söyledi.
İsrail'in işgalci rejimi saldırganlığını iki temel üzerine oturtuyor: Esad rejiminin devrilmesinin ateşkes düzenlemelerinin "çöktüğü" anlamına geldiğini söylüyor.
Bu işgal devletinin sözcülerinin buldukları her fırsatta yalan söylemesine defalarca tanık olduk. Şimdi yine yalan söylüyorlar. İsrail Golan Tepelerini 1967'deki Altı Gün Savaşı sırasında ele geçirdi ve bu işgal uluslararası hukuk kurallarına göre tümüyle yasa dışıdır. Netanyahu şimdi Golan Tepelerindeki İsrail yerleşimci nüfusunu iki katına çıkartmak istediklerini ilan ediyor.
İşgal devleti tüm sınırlarını genişletmek için askeri saldırganlığını son zerresine kadar kullanıyor. Zaten yasadışı olarak bulunduğu Golan Tepelerinde işgali daha da derinleştirmek İsrail'in ilk hedefi.
Netanyahu ve İsrail Savunma Kuvvetleri saldırıların Suriye ordusunun cephaneliğinin "aşırılık yanlılarının eline geçmesini" engellemek için gerekli olduğunu açıkladı.
Filistin'de 14 ayda, resmi açıklamalara göre 45 bin Filistinliyi öldüren, Gazze'yi yerle bir eden, Filistin'de bir soykırımın peşinde olduğunu gizlemeye gerek dahi duymayan, İran'a her fırsatta saldıran, Suriye'yi defalarca vuran, Lübnan'ı işgal eden, Filistin ve Lübnan halkının direniş örgütlerinin üyelerine suikastlar düzenleyen İsrail şimdi Suriye'de işgal ettiği alanları genişletmeyi planlıyor.
Netanyahu korsan bir şekilde el koydukları Golan Tepelerini İsrail'in “elinde tutmaya, geliştirmeye ve yerleşmeye devam edeceğini" söyledi.
Bu korsan devletin Suriye'ye yönelik işgaline, saldırılarına derhal son verilmesi için tüm dünyada Filistin'le dayanışmak için sokaklara çıkan savaş karşıtları olarak hızla harekete geçmeliyiz.
Netanyahu ve kabinesi tescilli savaş suçlusudur.
İsrail, Filistin'de ve Suriye başta olmak üzere bölge ülkelerine yönelik saldırganlığa son vermelidir.
Tüm savaş suçlusu İsrail yetkilileri derhal yargılanmaya başlanmalıdır.
Suriye'deki gelişmeleri askeri operasyonlar için fırsat olarak gören, aralarında Türkiye'nin de olduğu hiçbir bölgesel gücün savaş politikalarını tırmandıracak, Suriye'de halklar, dini gruplar arasındaki çelişkiyi derinleştirecek adımlar atmasına izin verilmemesi gerekir. Kürt meselesinin hem Suriye'de ve bölgede hem de Türkiye'de diyalog-müzakere-çözüm yaklaşımıyla ele alınması gerekir.
Son olarak, bizler, 7 Ekim'den beri Gazze'de süren soykırıma karşı aralıksız bir şekilde ses çıkartanlar olarak, Suriye'deki her gelişmede faturayı bir şekilde Türkiye'de yaşayan Suriyeli göçmenlere kesen ırkçılığa asla taviz verilmemesi gerektiğini de hatırlatmak isteriz: Göçmenler nerede yaşamak istiyorlarsa orada yaşamalılar. Bu kararı özgürce verecekleri koşullar hızla sağ velanmalı, Suriyeli göçmenlerin uluslararası alanda garanti altına alınmış olan Mülteci Hakları hemen tanınmalı, ırkçı söylemler nefret suçu olarak cezalandırılmalıdır."