“Kademeli normalleşme” ya da salgını boş verme

02.03.2021 - 17:11
Haberi paylaş

Marksist.org iktidarın "kademeli normalleşme" planının halk sağlığı açısından bir felaket olacağını yazmıştı. Tabip odaları başkanları da Covid-19 salgınında yeni bir dalgaya ya da rekor seviyede bir sıçrayışa yol açabileceği konusunda uyarmıştı. Korkulan şey oldu.

Daha doğru bir ifadeyle Erdoğan yönetimi ve ortakları tarafından tercih edildi. Salgınla mücadele boyunca sürekli yetersiz kalan tedbirlerin ardından, karmaşık, kontrol edilemez, her bireyi salgına karşı önlemlerde kendi başına bırakan "kademeli normalleşme" başlatıldı.

Harita

Başlatıldığı alan ise dört renge boyanmış bir Türkiye haritası. İllere göre düşük riskli (mavi), orta riskli (sarı), yüksek riskli (turuncu) ve çok yüksek riskli (kırmızı) kategoriler gösterilmiş. Vaka sayılarına göre renklerin sürekli değişeceği söylenen haritanın kendisi bilimsel değil.

Gazi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Esin Davutoğlu, iktidarın salgınla savaşın merkezine koyduğu harita hakkında şunları söylüyor.

"Açılmalar ve kapanmalarda bilim ve kanıta dayalı verilerin izi bulunmamaktadır.

Burada rengarenk boyanmış  haritadaki veriler, yalnızca salgının bölgeler arasında farklılıklar gösterdiğini kabaca göstermektedir. 

Yapılması gereken test sayısı , yapılanın en az 4 katı olmalıdır."

Türkiye'de salgın başladığından itibaren verilen şeffaf ve gerçekçi olmadığı yüksek sesle söyleniyor. 

Vaka sayılarının bazen PCR testi pozitif olanlardan ibaret gösterildiği (PCR testleri çoğu zaman yüzde 30-40 sınırında doğru sonuç veriyor, asla yüzde 100 sonuç vermediler) , bazense semptomlarıyla hastalanan ve hastaneye başvuran kapılan kişilerin sayılarından ibaret olduğu biliniyor.

Rakamlar şeffaf olmadığı halde, üstelik son derece değişken iken adeta buna uygun oynaklıkta renklendirme-uygulama alanı seçilmiş. 

Toptancılık

İller risk durumuna göre dörde ayrılmış . Buna rağmen bütün illerde aynı uygulamalar başlatıldı:

- Kamuda çalışma saatleri her ilde normale döndü. Geçen yıl salgın rekor seviyelere çıktığında kamuda çalışma saatleri özellikle toplu taşımdaki yoğunlaşma ve bulaş etkisi sebebiyle değiştirilmişti. Şimdi salgın yine rekor kırarken, üstelik daha bulaşıcı olan mutant virüs hakim varyant haline gelirken, toplu mesafesiz insan hareketleri adeta teşvik ediliyor. Salgının başından beri tam mesai yapan sanayi/imalat işçileri gibi kamu emekçileri de feda ediliyor.

- Risk farklılıklarına ve öğretmenlerin aşılanmamasına rağmen bütün illerde yüz yüze eğitim başlatıldı. Okullarda gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirsiz. Her bir okul idaresi kendi sorunuyla baş başa. Çocuklar ve ailelerinin sağlığı risk altında. Şehirlerde servisle öğrenci ulaşımının yoğunluğu ve sayısal niteliği, toplu taşımdaki enfeksiyon riskini daha da büyütüyor. 

- Restoranlar, kafeler, lokantalar 09:00-19:00 saatlerinde açılacak. Yüzde 50 kapasitede müşteri alacak. Türkiye'de böyle mekanların müşteri standardı yok, on binlerce işletmenin doluluk oranlarını denetleyecek bir güç de. Milyonlarca çalışanın ekmeğini kazandığı bu işletmelerin kapalı kaldığı süre boyunca gelir kaybını gidermeyen, sıfır faizli kredi bile önermeyen iktidar. Sigortalı çalışanlara bin üzerinde işsizlik parasını reva görüp, sigortasızlara hiçbir destekte bulunmayan, onları işsiz ve çaresiz bırakıp aşılanmadan işe gönderen AKP iktidarı milyonlarca işçi ve ailelerini hastalıkla baş başa bıraktı.

- Orta ve düşük riskte illerin, tedbirlerin büyük oranda gevşetilmesi sonucu yüksek ve çok yüksek riskli illere dönüşebileceği de görülüyor.

Kendilerine serbest, geri kalana kısıtlama

"Kademeli normalleşmeye" göre sivil toplum kuruluşları, odalar vb genel kurulları 300 kişiyle sınırlandırıldı.

Geçen bir ay boyunca ise kapalı salonlarda, "lebalep dolu" AKP kongreleri gerçekleştirildi.

Özellikle Karadeniz'de salgının sıçramasında etkisi olan AKP kongreleri serbest iken, geri kalan sınır getiriliyor. Sınır getirilenlerin çoğu ise zaten Covid-19 tedbirlerine uydukları için genel kurullarını erteliyor.

Tutarsız yasaklar

Düşük ve orta risk grubunda yer alan illerde 65 yaş ve üzeri yurttaşlar ile 20 yaş altı genç ve çocukların sokağa çıkma kısıtlaması kaldırıldı.

- 65+ üzerindeki çok sayıda kişi ilk doz aşısını oldu ve ikinci doz aşı randevuları bile verildi. Yani şu anda korunmuş durumdalar. Buna rağmen iki kategoriye ayrılmış illerde anlamsız yasak devam ediyor.

- Yüz yüze eğitim başladı fakat 20 yaş altına sokağa çıkmak yasak! Kendi içinde tutarsız, bir o kadar da denetlenemez bir karar.

Talepler ve mücadele

Aşılama nüfusa göre henüz çok yetersiz ve kitle bağışıklığı yaratacak kapasiteden uzak. Mutasyonlarla birlikte dünya diken üstünde. Türkiye'de ise Covid-19 vakaları ve ölümlerinde düşüş değil artış var. Aynı anda büyük bir ekonomik kriz, kitlesel işsizlik, yoksullaşma, borçlar ve iflas bataklıkları büyüyor.

Ne salgınla mücadeleyi ne de ekonomiyi çoğunluğun çıkarları doğrultusunda yönetmeyen/yönetemeyen iktidar, herkesi kendi kaderiyle, kendi uyduğu ya da uyguladığı tedbirler oranında tek başına bıraktı. Halk sağlığını ve gelir desteğini bir arada yürütmek yerine ikisinden de vazgeçti. "Kademeli normalleşmenin" faturası ise yine her gün işe gidip gelmek zorunda olanlara kesildi.

İktidarın kararlarına bakan birçok kişi bunun kontrolden çıkacağını biliyor.

Covid-19 bir işçi sınıfı hastalığına dönüşürken, daha fazla can kaybını önlemek ve kötü gidişatı durdurmak için mücadele etmeliyiz.

- Aşılamada öncelik işçilerin, çalışanların olmalı. Gıda, ulaşım, eğitim, imalat, sanayi ve kamu işçileri/memurları hemen aşılanmalı.

- Covid-19 bir meslek hastalığı olarak kabul edilmeli. İş güvenliği düzeni bu hastalığı engellemek üzerine kurulmalı. Risk altındaki işçilerin çalışmama hakkı tanınmalı, gerekli önlemleri almayan patronlar cezalandırılmalı. İşyerleri yaygın olarak denetlenmeli.

- Covid-19 salgınını durduracak olan, Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın vurguladığı gibi, 15 gün tam kapanmadır. Bu sürede herkese gelir desteği verilmelidir. 

- İşsizlik ödeneği en az asgari ücret kadar olmalı. Ücretsiz izin ve kod 29'la işten atmalar yasaklanmalı!

- Tüm sendikalar ve meslek odaları, ekonomik krizle ve salgınla mücadele için bir araya gelmeli, Emek Platformu'nu oluşturmalıdır.

Bültene kayıt ol