Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne adeta bir kayyum olarak atanan Melih Bulu’ya karşı yapılan protestolar devam ediyor.
Öğrenci Temsilcileri Kurulu ve akademisyenlerin “Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!” başlıklı açıklamalar yayınlayıp, Bulu’yu istifaya çağırarak, özerk üniversite vurgusu yapmışlardı. Bugün ise yüzlerce öğrenci Güney Kampüs kapısında bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. “Kayyum rektör istemiyoruz”, "Melih istifa", “Yaşasın öğrenci dayanışması”, "Cinsiyetçi rektör istemiyoruz", "Homofobik rektör istemiyoruz", "Kayyum gidecek biz kalacağız", "Melih Bulu rektörümüz değildir" sloganlarının atıldığı açıklamanın ardından yürüyüşe geçen öğrenciler Kuzey Kampüsü’nün kapısına ilerledi. Burada bir forum yapacağını duyuran öğrencilere kampüs girişinde tek tek kart okutarak içeriye alınabilecekleri söylenince, kitle kısa süreli bir arbededen sonra güvenlik barikatını ve turnikeleri aşarak forumun yapılacağı bölgeye ilerledi.
Kayyum Rektör Melih Bulu'nun bulunduğu Güney Kampüsü'ne yürümek isteyen öğrencilere polis müdahale etti. Gözaltına alınanlar kısa sürede serbest bırakıldı. Bir grup öğrenci rektörlük binası önünde beklerken yüzlerce kişi Güney Kampüs girişine kurulan polis barikatının açılmasını talep ediyor. Polis, yalnızca Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin içeriye girebileceğini, kalanlara ise eğer dağılmazlarsa müdahale edeceğini duyurdu.
Eyleme İstanbul Üniversitesi, İTÜ, ODTÜ, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğrencileri de destek vererek dayanışma mesajlarını paylaştılar. Yine birçok üniversiteden öğrenci sosyal medya üzerinden desteğini iletti. Polisin kampüs içerisinde ve çevresinde aldığı yoğun güvenlik önlemleri ise dikkat çekti. Öğrenciler forum sırasında halihazırda Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan eski Bimeks patronu Vedat Akgiray tarafından mağdur edilen işçilerin direnişini de sahiplendiklerini ve desteklediklerini belirtti.
Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri adına yapılan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:
“2016 yılında yapıldığı gibi, yine bir gece yarısı tepeden inme bir şekilde üniversitemize yapılan yeni bir “rektör” atamasıyla karşı karşıyayız. Üniversitemizde yerini yıllardır koruyan demokrasi anlayışı ile 2016 yılına kadar seçimler neticesinde belirlenen rektörlerimizin yerine; 2016’dan sonra anti-demokratik bir şekilde tek elden kayyumlar atanmaya başlanmıştır. Üstelik, Boğaziçi Üniversitesine 1980’lerin askeri rejim döneminden beri ilk defa okul dışından bir rektör ataması yapılmıştır. Bu durum 2016’dan bu yana sürmekte olan ve rektör seçimlerini ortadan kaldıran anti-demokratik uygulamaların bir devamıdır.
Üniversiteler bir ülkenin bilim ve fikir üreten, özgür düşünceyi besleyen en değerli kurumlarıdır ve bu kurumların sürdürülebilmesi ancak akademinin özerkliği ile mümkündür. Akademi, ideolojiler ve siyaset üstü bir oluşumdur; ancak üniversite mensuplarının iradesinin hiçe sayılarak üniversitemize bir rektör atanması politiktir. Biz Boğaziçili öğrenciler olarak, üniversitemizin ilkelerine ve kültürüne binaen, üniversitemizin özerkliğinin; kişiliğine ve geçmişine bakılmaksızın tepeden atanan herhangi bir akademisyen ile değil, üniversite mensuplarının yaptığı demokratik yollarla belirlenen bir rektör seçimiyle sağlanacağını savunuyoruz. Bu şartlar sağlanmadığında, ortaya çıkan anti-demokratik uygulamaların üniversitemize zararlar verdiğini üzülerek görmekteyiz. Bu zararların en aza indirilebilmesi için üniversite senatosunun 2012 yılında kabul ettiği Akademik İlkelere bağlılığımızı yinelemek isteriz:
1. Üniversitelerin herhangi bir kişi ya da kuruluşun etki veya baskısına maruz kalmaması ve siyaset aracı olarak kullanılmaması, bilimsel ve toplumsal gelişim açısından vazgeçilmezdir.
2. Üniversitelerde karar alma yetkisinin demokratik yöntemlerle seçilmiş kurullarda ve akademik yöneticilerde olması özerklik için şarttır. Rektör, dekan, enstitü müdürü, yüksekokul müdürü, bölüm başkanı gibi akademik yöneticiler atamayla değil seçimle belirlenmelidir.
3. Üniversitelerin, özerk anayasal kurumlar olarak, akademik programlarını ve araştırma politikalarını öğretim elemanlarınca ve/veya üniversite kurullarınca kararlaştırılarak belirlemesi, bilimsel özgürlüğün ve yaratıcılığın şartlarındandır.
Boğaziçililer olarak asıl sorunumuz Melih Bulu’nun akademik geçmişi ve şahsi duruşundan da ötedir. Sorun isimlerden bağımsız bir demokrasi, akademik özerklik, fikri özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin kararlarının ve rektörlerin, üniversitelerin iradeleriyle belirlenmesidir. Bu nedenle bir kez daha söylüyoruz ki:
Üniversitemizin karar alma mekanizmalarındaki özerkliğine, demokratik ilkelerine, düşünce özgürlüğüne ve seçim yapma iradesine yapılan müdahaleleri kabul etmiyoruz. Kayyum rektör istemiyoruz ve duruşumuzdan vazgeçmiyoruz.
Taleplerimiz şunlardır:
-Tüm üniversitelerdeki kayyum rektörlerin istifasını, bütün rektörlerin demokratik yöntemlere uygun olarak seçimle belirlenmesini istiyor ve akademisyenlerden acilen yeni bir seçim düzenlemelerini talep ediyoruz.
-Bu demokratik tavır ve zorunluluğun bütün üniversitelerde yer bulması için hem diğer üniversitelerden öğrenci arkadaşlarımızı hem de mezunlarımızı bize destek olmaya çağırıyoruz.
Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencileri”