Sosyal medyada göçmenlerle amasız fakatsız dayanışma sergileyen ve bu yüzden milliyetçilerin eleştiri oklarına hedef olan Ufuk Uras’la konuştuk:
Enternasyonalizm, halkların kardeşliği için mücadele soyut baıi laflar değgilse asıl geçtiğiniz sınav mülteci krizinde nasıl bir tutum alacağımıza göre ete kemiğe bürünüyor.
21. yüzyılın en önemli toplumsal olayına yerkürenin efendileri başka mağdur ve mazlumlar başka bakıyor.
İmtiyazlarını kaybetmek istemeyen kesimlerin savrulduğu yer değişik tonlarıyla nasyonalizm ve ırkçılık oluyor.
Koşulsuz olarak mültecilerin en temel insan haklarının yanında olmalıyız.
Hiç bir sınır Alan bebeğin canından daha kıymetli değil, Alan bebekleri öldürenlerin sınırlarının namusunu korudukları çok büyük bir yalan ve ahlaksızlık.
Temel insan haklarını referandum konusu yapmak isteyenler, uluslararası hukukun en temel normlarından habersizler.
Kimsenin suç işleme imtiyazı olamaz. Suçun şahsiliği yerine toplu imha politikalarına cevaz verenler insanlık sucu işliyorlar.
Mülteci sorununa siyasi çözüm üretemeyenler, mültecileri hedef gösteren siyasi tutumlarıyla populizmin berbat örneklerini sergiliyorlar.
Her insan teki bir kar tanesidir, toptancı yaklaşımlar totaliter zihniyetlere çanak tutuyor.
Hiç kimse ülkesini terk etmek istemez. İnsanların mutsuzluğunu kaldırın sorun da biter.
Esat’tan kaçanları Esat’ın kucağına atmak insanlık suçuna ortak olmaktır.
Kimyasal saldırıdan kaçan insanlara sınır çekmek rezil bir anlayıştır.
1963’te darbeyle iktidara gelen Baas’ın sol aleyhtarı politikalarını sol ve demokratik bir hat gibi takdim edenler de muhaberatın bir parcasıdır.
Afganistan’da da hem ABD emperyalizmine hem de Taliban rejimine karşı demokratik bir siyasi hattı benimsemek gerekir.
Sorun o büyük insanlıkla mı buluşacağız, yoksa faşizmin ve nasyonalizmin çürüttüğü insan müsveddeleri mi olacağız? Tercih 21. yüzyılı şekillendirecek. İnanıyorum ki kazanan faşizm ve ırkçılık değil insanlık olacaktır.