Suriye: Bir diktatör daha devrildi

09.12.2024 - 08:33
Haberi paylaş

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Suriye'deki son gelişmeleri değerlendirdi.

DSİP açıklaması: 

"Yaklaşık 14 sene önce başlayan Arap devrimlerinin hedeflerinden birisi bölge ülkelerindeki diktatörlerden kurtulmaktı. Suriye’deki rejim, Arap Baharı’nda isyan eden halk kitlelerine en sert ve kanlı saldırıları gerçekleştiren diktatörlüklerin başında geliyordu. Halk isyanının bir iç savaşa evrilmesinin asıl sorumlusu diktatör Esad’dı. Yüzbinlerce Suriyelinin ölümünden, on binlerce Suriyelinin kaybolmasından, milyonlarca Suriyelinin iç ve dış göçe zorlanmasından sorumlu olan katil Esad’dı.

Esad mağrurdu ve iç savaşı kazandığını iddia ediyordu.

Oysa gelişmeler gösterdi ki Esad da çoğu diktatör gibi çürümüş bir rejimin kumdan kaleleri üzerinde caka satıyordu. Esad’a bağlı güçler 10 günde, Suriye’de harekete geçen muhalefetin atakları karşısında çözülüp dağıldı. Esad’ın Rusya’ya veya Dubai’ye kaçtığına dair rivayetler dolaşıyor.

Suriye halkları hem Suriye’de hem de dünyanın her yerinde sevinç gösterileriyle, 50 yıldan fazladır hüküm süren Esad ailesinin devrilmesini kutluyor. Suriye’de bir hafta önce Esad’ın kontrolü altında olan her yerde, kurumda, mahallede Esad heykellerini yıkıyorlar. On yıllardır hiçbir haber alınamayan, rejim zindanlarında ölüme, açlığa, işkenceye, yokluğa, tek başınalığa mahkum edilen tutsakları serbest bırakıyorlar.

Suriye halklarının haklı sevincini paylaşıyor ve tüm solu bir diktatörün ardından ağıt yakanlarla arasına mesafe koymaya davet ediyoruz.

Suriye halklarının attığı bu adım bir başlangıçtır ve aşağıdan birleşik bir işçi mücadelesinin kazanımları için önemli bir kapı aralanmıştır. Suriye devrimci solundan yoldaşlarımızın vurguladığı gibi “Sevinç var çünkü artık Esad rejimi, yani o otoriter, kanlı diktatörlük yok. Ancak bu sevincin yanı sıra bazı korkularımız da var”. Korkuları aşacak olan ise Suriye’de ezilenlerin mücadelesiyle kesin bir dayanışma sergilemektir.

Suriye’de halkların eşit koşullarda birarada yaşamı

Ortadoğu halklarının devrimci mücadelesini, direniş tarihini küçümseyenler her halk hareketini emperyalist kışkırtmanın bir ürünü olarak görüyor. Halkların kendi kaderlerini kendi mücadeleleriyle belirleyebileceğine hiçbir şekilde güven duymuyorlar. 

On yıllarca hüküm süren diktatörleri peşi sıra deviren Arap halkları, kendi kaderini belirleyecek güce ve cesarete sahiptir. Suriye’de mücadelenin yeni bir iç savaşa dönüşmemesi için tüm muhalefet güçlerinin ve tüm halkların özgürlüğünü garanti altına alacak bir siyasal pratiğin inşa edilmesi çok önemli. Arapların, Kürtlerin, Ezidilerin, Ermenilerin, Müslümanların, Hıristiyanların, Yahudilerin, ateistlerin özgürce kendi kaderlerini belirlemelerinin önünün açılıp açılmayacağı hem Suriye’nin kaderini hem de diktatörün devrilmesinin ardından gelen özgürlük rüzgârının ne kadar süre eseceğini tayin edecek.

Suriye’de devrim kesintiye uğradı ama asla ara vermedi

Suriye’de halkların Esad rejimine karşı kitlesel mücadelesi her fırsatta yeniden yeniden ortaya çıktı. Suriye ayaklanması kitlesel bir halk hareketiydi. İç savaş sürecinde Suriye işçi sınıfının ve halklarının mücadelesi ile aşağıdan halk inisiyatifleri geri çekilmek zorunda kalsa da rejime ya da muhaliflerin denetlediği şehirlerdeki baskıcı uygulamalara karşı eylemlerle her fırsatta kendisini gösterdi. 

Esad’ı deviren esas dinamik, hareketin liderliğinde hangi örgütlerin olduğundan bağımsız olarak bu mücadeledir. Yaklaşık 14 yıl önce başlayan isyan, bambaşka bir formatta ve bambaşka liderliklerin baskın olduğu bir tarzda yeniden kendisini göstermiştir.

Emperyalistler Suriye’den defolmalı

Arap isyanlarının iç savaşa dönüşmesinin nedenlerinden birisi de emperyalist blokların Orta Doğu’ya, Arap ülkelerine ve bölgedeki işçi sınıfının ve halkların mücadelesine kendi çıkarları doğrultusunda müdahale etmesidir. Hem ABD hem Rusya bölgede bir vekalet savaşına dönüştürdükleri iç savaşın patlak vermesinin asli sorumlusudur. Ama sadece ABD ve Rusya değil, Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkeler de Suriye’den elini çekmeli. Bütün bu ülkeler kendi çıkarları, hırsları, askeri ve politik rekabetleri için Suriye’ye yaptıkları müdahalelere son vermeli. Tüm ülkeler Suriye’deki askerlerini çekmeli ve ezilenlerin aşağıdan birleşik mücadelesinin önüne set çekmeyi, Suriye’de yaşayan halklar arasına etnik ve dini bölünmelerle duvar örmeyi sonlandırmalı. Tüm ülkelerdeki sosyalistler, Suriye’deki askeri varlığına ve Suriye’nin iç işlerine karışmaya son vermesi için kendi egemen sınıflarına karşı basınç uygulayacak kitlesel bir mücadele inşa etmelidir.

Suriye’de de Kürt halkına özgürlük!

Türkiye Suriye içindeki tüm askeri operasyonlarına, askeri varlığına ve özellikle Suriyeli muhalifler ile Suriye’de örgütlenen Kürt muhalefeti arasında gerilim, çatışma çıkartacak politikalara bir son vermelidir. Suriye’de Kürtler ile diğer halkların arasında yaşanacak bir çatışma yeniden bir iç savaşın patlamasına neden olabilir, Kürt halkının Suriye’de var olma ve yaşama hakkına yönelik ağır bir saldırıya dönüşebilir. 

Tüm Suriye halkları gibi Suriye’de yaşayan Kürtlerin de kendi kaderini özgürce belirlemesi için gerekli koşullar yaratılmalı ve Türkiye bu yöndeki gelişmelere hiçbir şekilde müdahil olmamalıdır. 

Kürt meselesinde diyalog-çözüm ve barış

Suriye’deki gelişmelerin yeniden hatırlattığı bir gerçek de Türkiye’de Kürt meselesine yaklaşımın yeniden ele alınması için barıştan yana olan tüm güçlerin harekete geçmesinin mecburiyetidir. Türkiye devleti Suriye’de Kürt halkının kendi kaderini tayin etme sürecine saygıyla yaklaşmalı, Türkiye’de de Kürt meselesini baskı, tecrit, kayyım politikalarıyla değil diyalog-müzakere ve çözüm politikalarıyla ele almalıdır. Böyle bir iç politika Suriye’de gerginliğin azalmasına, Suriye’de gerginliğin azalması ve tüm halklar arasında eşit yaşamın tesis edilmesi de Türkiye’de Kürt meselesinin demokratik çözüm koşullarının yaratılmasına neden olabilir.

Hepimiz göçmeniz, ırkçılığa hayır!

Son gelişmelerle göçmenlere “Esad devrildi, artık evinize dönün” diyen ırkçı çağrıların sayısı artmaya başladı. Irkçılara verilmesi gereken yanıt çok net: Göçmenler nerede yaşamak istiyorlarsa orada yaşamalıdır. Göçmenler başımızın tacıdır ve Türkiye işçi sınıfının bir parçasıdır. Suriyeli göçmenler sizin ülkenizi çok sevdikleri için değil açlıktan, ölümden, iç savaştan kurtulmak için Türkiye’ye geldiler. Geldikleri günden beri en zor şartlarda yaşayıp en zor işlerde çalıştılar, ayakta durdular, ırkçı saldırılara karşı hayata tutundular. Dini bölünmeler ve AKP karşıtlığı adına göçmenlere ırkçılıkla yaklaşanlar ise işçi sınıfının bir bölümünün diğer bölümüyle birleşmesine karşı çıkmış oldular.

Göçmenlerin tüm haklarının tanınmasını, Geri Gönderme Merkezlerinin kapatılmasını, şeffaflaştırılmasını ve göçmenlere karşı işlenen suçların cezalandırılmasını savunuyoruz. Bizler kapitalizme ve ırkçılığa karşı göçmenlerle birlikte mücadele etmekten yanayız.

Arap Baharı’nın ilk günlerinden beri devrimci isyana katılan, birçok kayıp veren, birçok üyesi sürgüne gitmek zorunda bırakılan tüm yoldaşlarımızı selamlıyoruz.

09.12.2024"

Bültene kayıt ol