Amerika Birleşik Devletleri'nde Columbia Üniversitesi ve Barnard College öğrencileri ve çalışanları sert baskılara meydan okuyarak, Filistin ile dayanışma eylemlerini sürdürüyor. Bu eylemler, on yıllardır kampüslerde gerçekleştirilen en büyük hareketler oldu.
Protestocular, New York'un en seçkin üniversitesindeki 50 çadırlık işgal kamplarını, 108 kişiyi tutuklayan polislere rağmen sürdürdüler. Polis öğrencileri yedi saate kadar plastik kelepçelerle tuttu. Üniversite yetkilileri tutuklananlardan bazılarını öğrenci yurtlarından tahliye etti, kimliklerini iptal etti ve derslere girmelerini yasakladı.
Protestocu öğrenci Maryam Iqbal şunları söyledi: "Barnard tarafından uzaklaştırıldım ve evimden çıkarıldım. Bu durum Filistin'in özgürlüğüne bağlılığımı daha da güçlendirdi. İsrail'e yatırımların sona ermesi için mücadele etmeye devam edeceğime söz veriyorum.
"Filistin için uzaklaştırılmak bir onurdur. Filistin için tutuklanmak bir onurdur. Gazze'deki Filistinlilerin bize protestoya devam etmemizi söylediğini gördüğümde, başka hiçbir şeyin önemi kalmıyor." Bir öğrenci gazetesi olan Columbia Spectator, polislerin eyleminin 1960'lardaki Vietnam Savaşı protestolarından bu yana kampüsteki ilk toplu tutuklama olduğunu bildirdi.
Columbia Üniversitesi'ndeki direniş önemli bir odak noktası haline geldi ve diğer öğrencilere kendi eylemlerini gerçekleştirmeleri için ilham verdi. Columbia'dan sadece birkaç km ötedeki New School'da bir "Gazze Dayanışma Kampı" başladı. Geçen hafta Cuma günü Connecticut'taki Yale Üniversitesi'nde yüzlerce öğrenci bir protesto başlattı. Ohio ve Kuzey Carolina'da öğrenciler kendi işgal kamplarını kurdular.
Protestolar o günden bu yana yayılıyor. New York Üniversitesi (NYU) ve Yale'in yanı sıra Berkeley'deki California Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Boston, Michigan Üniversitesi, Emerson College ve Tufts'ta da kamplar kuruldu.
Ayrıca, USC Los Angeles, Harvard, Stanford, Brown, UT Dallas, UT Austin, Whitman College, New Mexico’da da bu hafta Gazze dayanışma kampı kurulan ABD üniversiteleri oldu.
NYU'lu protestocular da akranları gibi kurumlarının "silah üreticileri ve İsrail işgalinden çıkarı olan şirketlere ait finansman ve bağışları" ifşa etmesini ve soykırım yatırımlarını bırakmasını talep ediyor.
Öğrencilerden Alejandro Tanon AFP haber ajansına yaptığı açıklamada, ABD'nin "kritik bir anda" olduğunu belirterek, protestoları Vietnam Savaşı ve Güney Afrika'daki apartheid ile ilgili tarihi gösterilere benzetti.
Columbia'daki protestonun da diğerleri gibi üç talebi var. Bunlardan ilki, üniversitenin İsrail ırk ayrımcılığından kâr eden şirketlere yaptığı tüm yatırımlara son vermesi.
İkincisi Columbia'nın finansal yatırımları konusunda açıklık. Üçüncüsü ise "Filistin'e özgürlük hareketinde disipline verilen ya da işten atılan" tüm öğrenci ve işçiler için af.
Pazartesi sabahı erken saatlerde protestocular "soykırım yatırımlarından vazgeç" çağrılarıyla ilgili bir bildiri yayınladılar.
"Kendimizi bilerek tehlikeye attık çünkü Columbia'nın okul harçlarımızı ve hibe fonlarımızı ölümden kâr eden şirketlere aktarmasına daha fazla ortak olamayız. Her gün, öldürülen ebeveynlerinin cesetleri başında ağlayan çocukları, yiyecek yemeği olmayan aileleri ve anestezi olmadan ameliyat yapan doktorları izleyerek dehşete düştük. Üniversitemiz bu şiddetin suç ortağıdır ve bu yüzden protesto ediyoruz. Zorla uzaklaştırılana ya da Columbia taleplerimizi kabul edene kadar burada kalacağız."
Başkan Joe Biden'ın yetkilileri, protestoları temelsiz bir şekilde "açıkça antisemitik" olarak nitelendirerek kınadı. Oysa, kendisini güvensiz hissetmesine neden olan şeyin üniversite olduğunu söyleyen Iris Hsiang'ın da aralarında bulunduğu protestocuların birçoğu Yahudiydi.
Filistin ile dayanışan aktivistler, kısa bir süre önce ABD genelinde ana yolları kapatarak Chicago O'Hare Uluslararası ve Seattle-Tacoma Uluslararası havaalanlarına erişimi kısıtladılar. Ayrıca San Francisco Golden Gate Köprüsü ve New York Brooklyn Köprüsü'nü de ulaşıma kapattılar.
Çeviri: Ahmet A.
(Socialist Worker)