2023’ün ilk günlerinde İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Filistin Yönetimi ve İsrail muhalefetinin uyarılarına rağmen, işgal altındaki Doğu Kudüs'te Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'nın yer aldığı Harem-üş Şerif'e gitti. Böylece gerilim ve çatışmalar, yılın daha ilk günlerinde başlamış oldu.
15 yaşındaki bir Filistinli çocuk da dahil olmak üzere, yeni yılın ilk üç gününde her gün bir Filistinli öldürüldü.
İsrail 2023’e aşırı sağ koalisyona karşı her hafta sonu yapılan ve hemen her defasında 100 binin üzerinde göstericinin katıldığı demokrasi mitingleriyle başlamıştı.
Ocak ayında İsrail güçleri Cenin kampında 9 kişiyi öldürdü, aşırı sağcılar Filistinlilerin evlerini yaktı. Ocak'ta öldürülen Filistinlilerin sayısı, 8’i çocuk 35 kişi oldu.
İsrail, terör suçlarından hüküm giymiş Arapları vatandaşlıktan çıkarmaya veya ikametinin iptaline ve Batı Şeria veya Gazze Şeridi'ne sürülmelerine izin veren bir yasa çıkardı.
Aşırı sağcı hükümete karşı gerçekleştirilen hafta sonu eylemleri Şubat ayı boyunca ve on binlerin katılımıyla devam etti.
Aşırı sağcı koalisyonun parlamentoya Yüksek Mahkeme kararlarını değiştirme yetkisi veren yasa tasarısına karşı süren eylemler, tasarının parlamentoya sunulduğu gün dev gösterileri de tetikledi. Yüz binin üzerinde eylemci parlamentoyu kuşattı, vekillerin parlamentoya ulaşmasını engellemek için yolları kapattı.
Bu arada İsrail ordusu Batı Şeria'nın Nablus kentine baskın düzenleyerek 11 Filistinliyi daha öldürdü, 102 kişiyi de yaraladı.
Mart ayında hükümet karşıtı gösterilerin 11'inci haftasına gelinmişti. On binlerce kişi meydanları bir kez daha doldururken, istihbarat kurumlarında görevli bir grup gönüllü de hükümete tepki olarak bazı emirlere uymayacaklarını açıkladı.
Haftalarca süren ve yüz binlerin eylemi durumuna gelen gösterilerin ordu ve bürokrasi içerisinde de bölünme yaratması, özellikle yedek askerlerin görev almamaya başlaması üzerine Savunma Bakanı Yoav Gallant "Düzenlemeyi durdurun" çıkışında bulundu.
13 haftayı bulan bu büyük mücadelenin sonunda Netanyahu düzenlemeyi İsrail Parlamentosu'na (Knesset) sunmayı ertelediğini açıkladı.
Nisan’da, Ramazan ayı yaşanırken, İsrail güvenlik güçleri son derece sert şekilde birkaç defa El Aksa camiinde ibadet edenlere saldırdı. İsrail operasyonlarında yine bir Filistinli çocuk öldürüldü.
Mayıs ayında İsrail, Gazze ve Batı Şeria’ya yeni saldırılar düzenledi. 24 saat içerisinde gerçekleştirdiği kanlı saldırılardan birinde üç İslami Cihad örgütü liderini öldürdüğünü açıklamıştı, ancak aynı saldırılarda dokuz sivilin öldürüldüğü ve çok sayıda kişinin yaralandığı ortaya çıktı.
İsrail’in saldırıları, Filistinli örgütlerin karşı saldırıları ve ölümler bütün bir ay boyunca devam etti.
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) tarafından yayımlanan bir raporda, İsrail ordusunun gazeteci ölümleri konusunda sorumluluk almadığına dikkat çekildi. Komite, İsrail güçlerinin 2001'den bu yana en az 20 Filistinli ve yabancı gazeteciyi öldürdüğünü, bu ölümlerden kimsenin sorumlu tutulmadığını açıkladı.
Haziran’da İsrail, Cenin'e düzenlediği operasyonda yedi Filistinliyi daha öldürdü, 90'dan fazla kişiyi de yaraladı. Hemen ertesi gün silahlı Filistinliler dört İsrailliyi öldürdü. Aşırı sağcı Yahudi yerleşimciler Batı Şeria'daki Tumasaya beldesinde Filistinlilere saldırdı, bir kişinin öldürüldüğü pogrom girişiminde onlarca ev ve araç yakıldı, 12 Filistinli yaralandı.
Yılın ilk altı ayında öldürülen Filistinli sayısı 175’e yükselmişti.
İsrail Temmuz’da da durmadı: İşgal altındaki Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı'nda Filistinlilere yönelik saldırılarına devam etti, 12 Filistinliyi öldürdü, 140’dan fazla kişi de yaralandı.
Yarım kilometrekarelik bir kampta bulunan 18 bin Filistinliden 3 bin kadarı Cenin kampını terk etmek zorunda bırakıldı.
Eylül ayından bu yana ise soykırım planlarını devreye sokan İsrail herkesin gözü önünde gerçekleştirdiği en kanlı saldırılarına başladı.
(Sosyalist İşçi)