Geride bıraktığımız yıla damgasını basan gerçek, kapitalizmin her yerden, her açıdan dökülen bir sistem olduğunun tescillenmesiydi.
İklim krizi, kelimenin tam anlamıyla bir avuç fosil yakıt ve sanayi kompleksi zenginin ihtirasları ve devletlerin bu ihtirasların koruyucusu haline gelmelerinin sonucu olarak her gün bir felakete neden oluyor.
Faturası dünyanın her bir ülkesinde işçilere ve yoksullara kesilen ekonomik kriz, rasyonel bir işleyişi olmayan sistemin bir sonucuydu. Yılın son günlerinde gösterime giren “Dünyayı Arkanda Bırak” (Leave the World Behind) filminde söylendiği gibi, “Dünyayı karanlık bir grubun yönettiği gibi bir komplo teorisi fazlasıyla tembel bir izah olur. Hele de gerçek çok daha korkunçken. Kontrol kimsede değil. İpleri elinde tutan kimse yok.”
Kapitalistler, onların devletleri, hükümetleri, sözcüleri, ideologları şunun çok net farkındalar: Hiçbir krize bir çözümleri yok! İklim krizine, ekonomik krize bir çözümleri olmadığı gibi ne 75 yıldır süren İsrail işgaline ne de ikinci yılını geçmek üzere olan Ukrayna savaşına bir çözüm sunabildiler. Daha da önemlisi, hemen hiçbir krizi tam olarak anlayabilmiş de değiller. Asli sorumlusu oldukları krizlerin faturasını gezegene, yoksullara, kadınlara, göçmenlere, LGBTİ+’lara ve topyekûn bir şekilde işçi sınıfına kesmenin dışında hiçbir yeteneğe sahip değiller.
Kapitalizmin kendi ürünü olan ve devletler tarafından bütünüyle yönetilemez kılınan göçmen krizini, ırkçılığı ve milliyetçiliği, işçi sınıfını bölen en temel egemen sınıf fikirler olarak gören bizler bunun aynı zamanda en kritik mücadelelerimizden biri olduğunu da biliyoruz. Irkçılığa ve faşizme karşı mücadele, kapitalizme karşı mücadelenin en önemli parçalarından biridir ve milliyetçi sağcı dalganın, örgütlü güçlerin müdahalesi ile sürdürüldüğünü de tespit etmek gerekir.
Sağın etkisinin son yıllarda olağanüstü bir şekilde arttığını gözlemleyebiliyoruz. Bunun nedeninin neoliberal dönemin birikmiş kızgınlıkları olduğunu, bu kızgınlıkların küresel mali krizin yol açtığı ekonomik acılar ve yerinden edilmelerle daha da arttığını söyleyebiliriz. Avrupa’da bu durum, muhafazakâr politikacıların aşırı sağcı aktivistlerle birleşerek sistemin başarısızlıklarına duyulan öfkeyi mültecilere yönelttikleri ırkçı kampanyalarda ifadesini bulmaktadır.
Aşırı sağcı, otoriter, Neonazi siyasilerse bu krizler karşısında yeni iç düşmanlar tanımlamanın, milli kurtuluş teorileri ve politikalarıyla getirmeye çalıştıkları baskıcı çözümlerin peşindeler. Kapitalizmin çoklu krizlerini, ancak bu çoklu krizlerin sıkıntılarını, acılarını yaşayan gezegenin büyük çoğunluğunun doğrudan eylemi çözebilir. Nitekim 2023 yılının her bir anına damgasını vuranlar sadece sıkıntılar, krizler, darbeler, polis saldırıları, iklim felaketleri ya da ırkçılık değildi; bu baskılara karşı örgütlenen kitle eylemleri de tüm yıl boyunca yaşanmaya devam etti.
Kriz varsa direniş de var!
Irkçılar varsa halkların dayanışması için mücadele edenler de var!
İsrail’in terörü varsa, direnen Filistin halkı ve dünyanın her yerindeki milyonlarca savaş karşıtı da var.
Öyleyse 2024 yılında bu mücadeleyi daha da etkili kılmak için hazırlanalım.
Brezilya’da antifaşistler
2023’e, Brezilya’nın aşırı sağcı hatta faşist başkanı Bolsonaro’nun 1 Ocak’ta görevi Lula da Silva’ya devretmesiyle başlamıştık.
Görevi devretmeden önce ve sonra, haftalarca Brezilya’da iç kaos çıkartmaya çalışan Bolsonaro ordudan yeterli desteği göremeyince geri adım attı. Aşırı sağcı ve faşitlerden oluşan binlerce Bolsonaro taraftarı başkent Brasilia’daki Ulusal Kongre Binasını, Başkanlık Sarayını ve Yüksek Mahkeme Binasını bastı, kısa süreliğine bu binaları ele geçirdi. Bir hafta sonra ise on binlerce gösterici bu baskına yanıt vermek üzere, demokrasi sloganlarıyla sokaktaydı.
Bundan bir ay sonra Marcos do Val adlı senatör Jair Bolsonaro’nun darbe planlarını ifşa edecekti.
Fransa’da dev grev dalgası
Fransa Cumhurbaşkanı Macron emeklilik yaşını yükseltecek karar tasarısını sundu. Tasarıya karşı, ocak ayında, sendikaların katılımıyla, iki büyük bir genel grev gerçekleştirildi. Grev sırasında yüzlerce noktada 1 milyonun üzerinde işçi sokağa indi.
Myanmar’da darbeciler işbaşında
Şubat ayında, darbenin ikinci yıl dönümünde açıklama yapan Myanmar cunta yönetimi, süresi dolan Olağanüstü Hal rejimini altı ay daha uzattı ve 2023’te yapılması gereken demokratik seçimleri süresiz erteledi.
İngiltere’de grev yasağına karşı grev
İngiltere’de grev yapmayı zorlaştıran yasa tasarısının parlamentoya sunulmasının ardından son 10 yılın en büyük grevi gerçekleşti.
Öğretmenlerin, devlet memurlarının, demiryolu ve otobüs işçilerinin ve üniversite çalışanlarının aynı anda çıktığı grevde yaklaşık 500 bin kişi iş bıraktı. Bu genel grevin ardından hemşireler ve ambulans çalışanları da greve gitti.
Fransa’dan dünya işçilerine ilham veren mücadele
Fransa’da da emeklilik yaşının yükseltilmesi tasarısına karşı grevler devam etti.
Şubat’ın ilk haftasında genel grevlerin üçüncüsü gerçekleşti: 200’den fazla sokak gösterisine 757.000 kişinin katıldığı söylendi. Sonraki hafta, bu kez 1 milyondan fazla kişi sokaklara indi.
Macron kaçak dövüştü
Fransa’da emeklilik reformu yasasına karşı yüz binlerin katıldığı eylemler ve grevler Mart ayında da devam etti. Ancak Macron hükümeti tasarıyı Anayasa’nın özel bir maddesine dayanarak, Meclis onayına sunmadan, doğrudan yürürlüğe sokma kararı aldı. Bunun üzerine binlerce kişi yine sokaklara indi, polisle göstericiler arasında çatışmalar yaşandı.
Meclis oylamasını atlayarak yasayı yürürlüğe koyması üzerine, muhalefet Macron hükümetini mecliste güven oylamasına tabi tuttu ve Macron sadece 9 oy farkla güvenoyu almayı başardı.
Ukrayna ve savaş suçları
24 Şubat’ta birinci yılını dolduran savaşta her iki tarafın da savaş suçu işlemiş olabileceğine dair kanıtlara yer verildi.
Avrupa Birliği Adalet Komisyonu’na göre, Ukrayna Savaşının başından bu yana 65 bin savaş suçu vakası tespit edildi. BM verileri, savaşın başından bu yana 8 milyondan fazla Ukraynalının ülkeden kaçtığını ve Avrupa’da mülteci haline geldiklerini gösteriyor. 5 milyondan fazla insan ise ülke içinde göç etti. İki taraftan da 100’er bin askerin öldüğü tahmin edilirken BM, 8 bine yakın da Ukraynalı sivilin öldürüldüğünü duyurdu.
Mart ayında Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC), Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında, savaş suçları işlediği iddiasıyla tutuklama kararı çıkardı.
Yunanistan’da “kaza” ve grev
Mart ayında Yunanistan’da 350 yolcunun bulunduğu bir yolcu treni ile bir yük treninin çarpışması sonucu 57 kişi hayatını kaybetti.
Yunanistan solu sokaklara döküldü. Ulaşımdaki özelleştirmeler ile neoliberal politikaların bu cinayete temel hazırladığını ileri süren partiler iktidarın hesap vermesi gerektiğini söylediler. Demiryolu işçileri, demiryolu ağındaki güvenlik sistemlerinin yıllardır yetersiz olduğunu söyleyerek sekiz gün süren grevler düzenledi. Demiryolu işçilerinin grevlerine 8 Mart’ta diğer sendikalar ve öğrenciler de genel grevle destek verdi. Grev günü 60 bin kişi sokaklardaydı. Grevler devam etti ve Ulaştırma Bakanı istifa etmek zorunda kaldı.
İngiltere: Grevlere devam!
Mart ayı ortasında yüz binlerce öğretmen, akademisyen, memur, doktor ve metro çalışanı greve gitti. Birleşik Krallık’ın Sendikalar Konfederasyonu (TUC), son on yılın en büyük grevine yaklaşık 500 bin kişinin katıldığını açıkladı.
ABD’de banka iflasları
ABD’de 2008 ekonomik krizinden sonraki en büyük banka iflasları gerçekleşti.
Silikon Vadisi diye bilinen yüksek teknoloji alanına kredi sağlayan en önemli bankalardan Kaliforniya merkezli Silicon Valley Bank (SVB) battı. ABD’nin büyük bankaları arasında 16’ncı sırada yer alıyordu. Hemen ardından da New York merkezli Signature Bank’a kayyum atandı. Bankacılık şoku Avrupa’ya da sıçradı.
Finlandiya’da ırkçılık
Mart ayında Finlandiya’daki seçimlerde oyların yüzde 20,8’ini alan muhafazakâr Ulusal Koalisyon Partisi (NCP) seçimin galibi oldu. Irkçı Finler Partisi oyların yüzde 20,1’ini alarak ikinci, iktidardaki Sosyal Demokrat Parti ise yüzde 19,9’unu alarak üçüncü oldu.
ABD’de kölecilik günlerine özlem
Tennessee’de yaşanan okul katliamı sonrasında bireysel silahlanma karşıtı protestolara katılan siyah Demokrat temsilciler Meclis’ten atıldı, beyaz temsilciye ise ceza verilmedi. Bu gelişme, ülkedeki kurumsal ırkçılığın seviyesini açığa serdi. Justin Jones ve Justin Pearson, Nashville konseyi kararıyla görevlerine iade edildi.
Bu arada ABD’de temmuz ayına gelindiğinde, tümünde ateşli silahların kullanıldığı 28 toplu katliam yaşanmış ve 140 kişi ölmüştü.
Sudan’da paramiliterler ile ordunun didişmesi
Sudan’da paramiliter ‘Hızlı Destek Güçleri’ (HDG) sivil yönetime geçiş sürecinde kendilerinin orduya bağlanması yönündeki planlara karşı darbe girişiminde bulunarak Hartum’da havalimanını ve kritik önemdeki bazı noktaları ele geçirmeye çalıştı.
HDG, diktatör Ömer el Beşir döneminde Darfur bölgesinde isyanı bastırmak için kullanılan Cancavid milislerinden türeyen paramiliter bir gruptu ve 100 bin militanı ile 2019’daki Sudan devrimi sonrasında demokrasiye geçilmesini engelleyen bir güç oluşturmuştu. Sudan ordusu, HDG’nin bir kez daha sivil yönetime geçiş sürecine yönelik kanlı girişimine bu kez sert bir yanıt verdi ve HDG karargâhlarını bombaladı. Sadece birkaç hafta içerisinde ölü sayısı 600’ü aştı. Yüz binlerce kişi göç etmek zorunda bırakıldı.
Putin’e muhalefetin bedeli!
Nisan ayında Putin’in en güçlü muhalifi Navalni cezaevindeki hücresinde zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. Bir başka muhalif siyasetçi Vladimir Kara-Murza ise “vatana ihanet”ten 25 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Eski bir gazeteci olan Kara-Murza daha önce iki kez zehirlenmiş ve ölümden dönmüştü.
Mayıs ayında ise Rusya, dünyaca ünlü çevre kuruluşu Greenpeace’i “istenmeyen kuruluş” ilan etti.
Şili’de Boriç geriledi
Mayıs ayında Şili’nin sosyalist lideri Boric öncülüğünde hazırlanan yeni anayasanın, (aşırı sağın yalanlarla dolu kampanyası sonucunda) referandumda hayır oyları ile reddedilmesinin ardından bir kez daha yeni bir anayasa hazırlayacak komiteyi seçmek üzere yapılan seçimlerden de sağ galip çıktı.
Pakistan’da gösteriler
Pakistan’ın eski başbakanı ve Pakistan Adalet Hareketi Partisi (PTI) lideri İmran Han, hakkındaki davaların duruşmalarına katılmak üzere Lahor’dan İslamabad’a geldiği sırada tutuklandı. Birçok kentte olaylar çıktı; 8 gösterici öldü, 1.500’den fazla kişi gözaltına alındı. Halk, Han’a yönelik operasyonun arkasında olduğunu düşündüğü orduya karşı sloganlar atarak çok sayıda ordu personelinin evini ateşe verdi, Han kısa sürede serbest bırakıldı.
Polonya’da yarım milyon kişi
Haziran ayında Polonya’da Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonraki en büyük gösteri düzenlendi.
2015’ten beri iktidarda bulunan Hukuk ve Adalet Partisi’nin giderek aşırı sağcılaşması ve seçimlere gidilirken muhalefet liderinin engellenmesine yönelik bir yasa geçirilmeye çalışılması üzerine 500 bin kişi sokaklara çıktı. LGBTİ+ mücadelesinin öne çıktığı Onur Ayı’nın hemen başında gerçekleşen gösteride hükümetin LGBTİ+ karşıtı açıklama ve uygulamalarına karşı gökkuşağı bayrakları da taşındı.
İsviçre’de kadın grevi
İsviçre’de sendikaların desteklediği kadın grevine 300 bin kişi katıldı. Birçok şehirde gerçekleşen gösterilerde emeklilik yaşının yükseltildiği, artan enflasyon nedeniyle geçim sıkıntısı yaşandığı ve kadına yönelik şiddetin de her geçen gün arttığı vurgulandı.
Yunanistan: Neonaziler oyların yüzde 13’ünü aldı
Yunanistan’da yapılan genel seçimi, Başbakan Kiryakos Miçotakis’in lideri olduğu Yeni Demokrasi Partisi (YDP) kazandı. YDP, oyların yüzde 40,3’ünü alarak 157 milletvekili çıkardı ve Parlamento’da çoğunluğu sağladı, böylece tek başına hükümet kurdu.
Radikal Sol Koalisyon’un (SYRİZA) oy oranı ise yüzde 18’in altında indi. Seçimin en büyük kazananlarından biri neonazi ve aşırı sağcı partilerdi. Üç ayrı neonazi ve aşırı sağcı parti toplamda yüzde 13 civarında, oldukça yüksek bir oy aldı.
Fransa’da ırkçılığa karşı isyan
Haziran’da Fransa’da 17 yaşındaki göçmen kökenli bir genç otomobiliyle yolculuk ederken dur ikazına uymadığı gerekçesiyle polisin açtığı ateş sonucu öldürüldü. Olay üzerine birçok kentte on binlerin katıldığı eylemler düzenlendi, banliyölerde isyanlar çıktı. Günlerce süren eylemlerde 4 binden fazla kişi gözaltına alındı, yüzlerce polis de çıkan çatışmalarda yaralandı. 5 binden fazla araç yakıldı, 2 bin kadar işyeri zarar gördü.
Kolombiya’da ateşkes
Kolombiya’da hükümet, ülkedeki son aktif isyancı örgütle ateşkes anlaşması yapılması konusunda uzlaştı. Bu, neredeyse 60 yıl süren çatışmaların ardından, barışa yönelik önemli bir adım oldu.
Hollywood’da grev
Hollywood’da son 60 yılın en büyük grevi başladı. 2,5 ay önce 11 bin 500 senaristin başlattığı grev oyunculara da yayıldı ve ABD’li oyuncular sendikası Sag-Aftra da grev ilan etti. Sendikanın yaklaşık 160 bin üyesi var.
İspanya’da seçimler: Vox geriledi
İspanya’da genel seçimlerde Muhafazakâr Halk Partisi (PP) yaklaşık 8,2 milyon oyla birinci oldu. İktidardaki sol koalisyonun ana ortağı Sosyalist İşçi Partisi PSOE ise yaklaşık 7,8 milyon oyla muhafazakârların oyuna yetişti, meclisteki koltuk sayısını ikiye katladı. Aşırı sağcı Vox, beklentilerin aksine 600.000’den fazla oy kaybetmiş oldu.
Nijer’de darbe
Nijer’in 1960’taki bağımsızlığından bu yana ilk seçilmiş lider olan Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum askeri darbeyle devrildi.
Gabon’da askeri darbe
Orta Afrika ülkesi Gabon’da seçimlerin hemen ardından yönetime el koyan askerler, Ali Bongo’nun zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçiminin iptal edildiğini ve ülke sınırlarının kapatıldığını duyurdu.
Guetemala’da sol kazandı
Guatemala başkanlık seçimlerinin ikinci turunda, iki ay öncesine kadar tanınmayan bir isim olan merkez solun adayı Bernardo Arevalo, eski başkanın eşi ‘First Lady’ Sandra Torres’i mağlup ederek sürpriz bir şekilde devlet başkanı seçildi. Arevalo yolsuzluk karşıtı aday olarak öne çıkmıştı.
Trump’ın sabıkası
Eski ABD Başkanı Trump, Georgia eyaletindeki 2020 seçimlerinin sonuçlarına müdahalede bulunduğu suçlamasıyla hazırlanan iddianame kapsamında cezaevine teslim oldu. Parmak izi alınarak sabıka fotoğrafı çekilen Trump, kefaletle 20 dakikada serbest kaldı. Trump, böylece sabıka fotoğrafı çekilen ilk ABD başkanı oldu.
Karabağ’a saldırı
Eylül ayında Azerbaycan, Karabağ bölgesine geniş çaplı bir saldırı başlattı. Karabağ’ı kendi iç meselesi olarak ilan eden Azerbaycan bölgede bulunan silahlı Ermeni direniş gruplarına yönelik “terör operasyonu” başlattığını duyurdu.
Ekim ayında ise, Azerbaycan tarafından işgal edilen Dağlık Karabağ’da 120 bin kişilik Ermeni nüfusun neredeyse tamamının katliam korkusuyla bölgeyi boşaltmasının ardından Ermenistan, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Roma Statüsü’nü onayladı. Böylece Ermenistan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, ziyaret etmesi halinde tutuklamak zorunda kalacağını da kabul etmiş oldu. Karar, Azerbaycan’ın saldırılarına örtülü destek veren Rusya’nın tepkisini çekti.
İran’da Masha Amini için anma
İranlı Kürt kadın Mahsa Jina Amini’nin 16 Eylül’de öldürülüşünün birinci yıldönümünde kızı için anma düzenlemek isteyen baba Amjad Amini İran polisince kısa süreliğine gözaltına alındı. Kürt şehirlerinde esnaf dükkânları kapatıldı, Kürdistan eyaletinin 18 kentinde genel grev yapıldı. Tahran ve diğer başka kentlerde de yürüyüşler gerçekleşti. 700 civarında gösterici gözaltına alındı.
İspanya’da Katalancaya özgürlük!
İspanya Kongresi; Katalanca, Baskça ve Galiçyacanın parlamento faaliyetlerinde ortak dil olarak kullanımını onayladı.
Aşırı sağcı Vox partisi vekilleri meclis görüşmelerinde parlamentoyu terk ederek yasa taslağını protesto etmişti.
Senaristlerin grevi kazandı
ABD’de beş ay önce senaristlerin, bundan iki ay sonra da oyuncular sendikasının başlattığı grev son yılların en geniş katılımlı grevleri oldu ve toplu sözleşme yapılmasıyla sonuçlandı.
Bu sırada Birleşik Otomotiv İşçileri Sendikası’nın (UAW), Ford Motor, Chrysler’in ana ortağı Stellantis ve General Motors’da (GM) çalışan 25 bin otomotiv işçisi de greve gitti. Böylece sendikanın 88 yıllık tarihinde ilk defa üç otomobil fabrikasının işçileri birlikte greve gitmiş oldu.
(Sosyalist İşçi)