İsrail'in eylemlerini protesto eden Yahudileriz, işte nedeni

22.10.2023 - 13:35
Haberi paylaş

Na'amod*'lu aktivistler, Hamas'ın İsrailli sivillere yönelik saldırısının sonrasında, acılarının daha fazla kan dökülmesini meşrulaştırmak için silah haline getirilmesini istemiyor.

Birleşik Krallık'taki Yahudiler olarak dehşet, korku ve öfke içinde yazıyoruz. Hamas'ın korkunç katliamında hayatlarını kaybeden İsrail'in Yahudi, Filistinli, Bedevi vatandaşlarının yanı sıra, göçmen işçiler ve İsrail'in misilleme, refleksif şiddetiyle katledilen Gazzelilerin yasını tutmak için bir anma töreni düzenlememizin üzerinden yalnızca bir hafta geçti.

Toplumumuzun tarihsel travmasının hayaletini gündeme getiren 7 Ekim olaylarının korkunç sembolizmine karşı kör değiliz. Ancak bu acının daha fazla kan dökülmesini meşrulaştırmak için silah haline getirilmesine izin vermeyi reddediyoruz. Gazze'de giderek kötüleşen durum bizim susmamızı engelliyor. Bu Perşembe gecesi, İsrail devletinin kitlesel imha, yıkım ve masum sivillerin ölümüyle sonuçlanan saldırısına ve hükümetimizin mutlak desteğine karşı Na'amod'un Yahudi liderliğindeki protestosuna katıldık. Okullar enkaz altında kaldığında ya da çaresizce temiz su kaynaklarına erişmeye çalışan çocuklar, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF)'nin hava saldırılarında öldürüldüğünde, uluslararası hukukun desteklenmesine yönelik muğlak çağrılar boşa çıkıyor.

İsrail'in Gazze'ye yönelik 16 yıllık ablukasını yoğunlaştırarak "tam kuşatma"ya dönüştürmesi, sivillerin yaşamsal kaynaklara erişimini engellemesi toplu cezalandırma ve savaş suçu anlamına geliyor.

Aktif bir savaş bölgesinde 1 milyondan fazla insanı zorla yerinden etme girişimi, “hasta ve yaralılar için ölüm cezasıdır”. Bu insanlığa karşı suçtur. Geri dönüş garantisi olmayan Filistinliler haklı olarak bunu, 1948'den bu yana maruz kaldıkları etnik temizlik felaketi olan Nakba'nın bir parçası olarak görüyorlar. Bugünkü şiddeti, İsrail'in apartheid rejimi ve yasadışı işgali altında yıllarca süren sistematik baskı bağlamının dışında görmüyoruz. Medyanın gözleri Gazze'deyken, silahlı yerleşimciler işgal altındaki Batı Şeria'daki Filistinlilere yönelik yok edici şiddetlerini cezasız bir şekilde artırmaya devam ediyor.

Derin acılarına rağmen hükümetlerinin şiddeti acımasızca artırmasına karşı çıkma cesaretini ve empatisini bulan İsraillilerden ilham alıyoruz. Devlet, öncelikle İsrail'in Filistinli vatandaşlarını hedef alıyor ve kamu kurumlarında McCarthyci bir atmosfer yaratarak, savaşa yönelik her türlü eleştiriyi sert bir şekilde bastırıyor. İsrail'deki sağcı yasa koyucular, "İsrail askerlerinin ve sakinlerinin moralini zayıflatan" her türlü bilginin yayılmasına karşı baskıcı düzenlemeler hazırlamak için bu anı değerlendiriyor. Savaş karşıtı protestolar dağılırken, polis "kendisini Gazze ile özdeşleştiren" herkese, "Gazze otobüslerinde eşlik edilebileceği" tehdidinde bulundu. Muhalifler aynı zamanda, Yahudi üstünlüğü yanlısı siyasi liderlerin yükselişiyle cesaretlenen kanunsuz bir aşırı sağla da karşı karşıya. Bu hafta, sol görüşlü, ultra-ortodoks Yahudi gazeteci Israel Frey, sağcı eylemcilerin işaret fişeği atması, dairesine zorla girerek kendisinin ve ailesinin hayatını tehdit etmesi üzerine saklanmak zorunda kaldı.

İsrail, baskıcı bir siyasi projeyi hızlandırmak için olağanüstü hali kullanan ilk ülke değil. Şu anda çarpıcı olan şey, Batılı hükümetlerin kendi vatandaşlarının dayanışma ifadelerini bastırmak için gösterdiği çabadır.

Fransa'da mahkemelerde Filistin yanlısı gösterilere genel bir yasak getirilmesi için mücadele ediliyor; Almanya'da Filistin davasına verilen desteğin bastırılması mevcut krizin bile öncesine dayanıyor. Birleşik Krallık'ta, kamu kurumlarının İsrail'i, hatta İşgal Altındaki Toprakları boykot etmesinin yasaklanması, Filistinlilere yönelik muamelesi konusunda İsrail'e baskı uygulayacak demokratik süreçlerin alanını daha da daralttı.

Bu yurttaşlar, savaşın belirsizliği ve uluslararası liderlerin kaçamak sözleri arasında, işgalci bir gücün başındaki aşırı sağcı bir hükümetin, işgal altındaki bir nüfusu "bir defada ve sonsuza dek" boyun eğdirme projesini hızlandırdığını açıkça görebiliyorlar. İsrailli siyasetçilerin acımasız, öldürücü söylemleri, belirsizliğe yer bırakmamalıdır. Bu durum dünya çapında 800 akademisyenin İsrailli tarihçi Raz Segal'in tanık olduğumuz şeyin "bir soykırım vakası" olduğu yönündeki uyarısını tekrarlamasına yol açtı. Bu, rahatça kullandığımız bir söylem değil.

7 Ekim dehşetinin bize hatırlattığı gibi, kör ve misillemeci güç, İsraillilerin ve Filistinlilerin kolektif güvenliğini sağlamak için çok az şey yaptı. Pek çok İsrailli, cezalandırıcı askeri harekât hezeyanında Hamas tarafından rehin tutulanların ailelerini neredeyse tamamen terk eden bir hükümete olan güvenini kaybetti. Bunlar, İsrail'in güneyindeki aileleri akıl almaz şiddete maruz bırakan utanç verici öncelikleri olan yozlaşmış bir politikacı tarafından yönetiliyor.

Geçmişteki suçların talihsiz bir şekilde tekrarlanması yerine, derhal ateşkes, acil insani yardım ve Gazze ablukasının kaldırılmasına yönelik siyasi çözüm, Hamas tarafından rehin tutulan sivillerin serbest bırakılması için müzakereler ve yakalanan askerlerle, Filistinli mahkumlar için takas anlaşması yapılması yönünde çağrıda bulunuyoruz. Bu yalnızca ilk adım olabilir. Yalnızca İsrail-Filistin'deki herkes için tam hak ve eşitliğin sağlanması, bölge halkının şu anda yaşamakta olduğu yıkıcı yıkıma, korkuya ve acıya gerçek anlamda son verebilir.

20.10.2023

Lia Na’ama ten Brink, Jessica Clark / huckmag.com

* Na’amod ”İsrail işgaline ve apartheid'a verilen desteği sona erdirmeyi; topluluğumuzu tüm Filistinliler ve İsrailliler için özgürlük, eşitlik ve adalet mücadelesinde harekete geçirmeyi amaçlayan, Birleşik Krallık'ta bir Yahudi hareketi”

Çeviri: Ahmet A.

Bültene kayıt ol