Sosyalist İşçi Birliği (SWL): Darbeye de emperyalist müdahalelere de hayır

14.08.2023 - 15:28
Haberi paylaş

Nijeryalı devrimci sosyalistlerin, Nijer'deki darbeye ve Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu’na ilişkin açıklaması:

Sosyalist İşçi Birliği (SWL), Nijer Cumhuriyeti'nde devam eden durumdan derin endişe duymaktadır. 

Barışa ve Nijer'deki emekçilerin kendi kaderlerini tayin etme haklarına olan bağlılığımızda kararlıyız. Ancak şunu açıkça ifade etmeliyiz ki Nijer halkı bu baskılardan ve emperyalizmden kurtuluşunu kendisi gerçekleştirmelidir. İster askeri ister sivil olsun, egemen sınıfın hiçbir kesimi bu rolü onlar adına üstlenemez.

Dahası, General Abdourahaname Tchiani'nin Nijer'de uzun süredir devlet başkanlığı muhafız birliğinin başında olduğu göz önüne alınacak olursa, 26 Temmuz 2023'te görevden aldığı Devlet Başkanı Muhammed Bazoum ile arasında nitelik itibariyle pek bir fark olduğu da söylenemez. Son üç yıl içerisinde Afrika'da askerler tarafından devrilen dördüncü seçilmiş hükümet olması ve Nijer'i Sahra Altı Afrika'da askeri cuntada bulunan altıncı ülke haline getirmesi de dikkat çekicidir. Kıtadaki askeri yönetimin tarihine baktığımızda, bu darbe furyasından kimseye hayır gelmeyeceğini söyleyebiliriz. 

SWL Nijer'deki darbeyi, iç içe geçmiş çelişkilere dair herhangi bir önyargıda bulunmaksızın kınamaktadır.

SWL, Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu tarafından yönetilmekte olan Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu’nun (ECOWAS) gerçekleştirdiği müdahaleyi de bundan ayrı değerlendirmiyor. Bu müdahaleler arasında bazı yaptırımların yanı sıra, Nijer'e elektrik tedarikinin kesilmesi ve Burkina Faso, Gine ve Mali hükümetlerinin ECOWAS güçlerinin saldırısı durumunda Nijer'i destekleme sözü vermesi gibi baskı ve zorlamalara dayalı, bölgesel bir savaşa yol açabilecek bazı ihlaller de bulunmaktadır.

Bu yaptırımlar, ülke varlıklarının yozlaşmış yönetici sınıf tarafından yağmalanması ve başta eski sömürgecisi Fransa ile ABD olmak üzere çeşitli emperyalist güçler tarafından sömürülmüş olmaları nedeniyle iyice yoksullaştırılan Nijer halkının karşı karşıya olduğu güçlükleri daha da içinden çıkılmaz hale getirecek. Üstelik bu şekilde ortaya konulan yaptırımlar, Bazum hükümetinin başarısızlığının temel nedenlerine de eğilmediği için, ordunun yönetime el koymasının yolunu açmaktadır.

Ülkedeki demokrasi krizinin temel nedeni tek başına askeri darbeler değildir. Gerçek sorumlusu sivil hükümet olmuştur; onların başarısızlığı ordunun yönetime el koymasına giden yolun taşlarını döşedi. Sivil hükümet siyaseti demokratikleştirme, güvensizlik ortamını iyileştirme ve yoksul Nijer halkının ekonomik durumuna çare bulma vaatlerini yerine getirmedi. İşte bu durum halk arasında huzursuzluğa yol açmış ve darbeye yönelik toplumsal bir destek yaratmıştır. 

Ekonomik yaptırımlar ya da askeri müdahaleler darbe liderlerini derinden etkilemeyebilir ancak Nijer'deki yoksul emekçi halk bundan büyük zarar görecektir.

Tinubu/ECOWAS'ın müdahalesi ise ne yazık ki demokrasiyi savunmak için gerçekleştirilmiyor. Daha ziyade Fransa'nın/Batılı emperyalist güçlerin çıkarlarını savunmaya yönelik bir girişim bu. 

Nijerya'nın Tinubu liderliğindeki hükümeti, akaryakıt pompa fiyatlarındaki inanılmaz zamlar ve devalüasyon gibi uluslararası para fonundan (IMF) esinlenen bir dizi halk karşıtı politikası ile Batı emperyalizminin neoliberal gündemini benimsediğini gösterdi. Bu politikalarıyla Nijerya'daki emekçi halkı da eşi benzeri görülmemiş sıkıntılara maruz bıraktı. Kendi ülkesinde milyonlarca kişilik nüfusu dayanılmaz hale gelen yoksulluğa ve zor koşullara mahkum etmişken birkaç kişinin kalkınmasına hizmet etmeye adanmış bir hükümetin demokrasi yanlısı olduğu söylenemez.

Fransa'nın bölgedeki eski sömürgeleriyle oynadığı emperyalist rol de ne kadar vurgulansa azdır. Bu eski sömürgeci devletleri istismarcı bir kıskaç altında tutmuş, doğal kaynaklarını gasp etmiş ve ekonomi politikaları alanını en acımasız yöntemlerle kısıtlamıştır. Bu nedenle, darbecilerin Fransa ile olan sömürge anlaşmalarını bozmalarını memnuniyetle karşılıyor olsak da cuntanın kilit oyuncularının on yıllardır bu anlaşmaları destekleyen hükümetlerde bulundukları gerçeğin hareketle, doğru yönde atılan bu adımı, sürekliliği olan bir anti-emperyalist gündemin parçası olmaktan ziyade, kitlesel bir destek tabanı oluşturmaya yönelik popülist bir girişim olarak değerlendiriyoruz.

Darbeci güçler de tıpkı devrik hükümet gibi, Nijer'deki sömürücü ve baskıcı egemen sınıfın temsilcileridir. Toplumsal ilerlemeyi ve aşağıdan köklü bir demokrasiyi temin edecek gerçek güç, öncelikle Nijer'in emekçi halkının iradesi olacaktır. 

,Nijer'de ortaya çıkan durumun nasıl sonuçlanacağını kestirmek için henüz çok erken. Fakat açıktır ki bu sürecin Fransa ya da Rusya gibi yabancı güçler tarafından değil Nijer halkı tarafından yönlendirilmesi hayati önem taşımaktadır.

Bizler Sosyalist İşçi Birliği olarak, Nijerya İşçi Kongresi (NLC) ve İşçi Sendikaları Kongresi'ni (TUC) Nijer'deki her türlü savaş girişimini kınamak ve işçi sınıfını bu emperyalist ve kapitalist çıkarların üzerinde tutan bir demokrasi için mücadele etmek üzere, bölgedeki tüm işçi örgütleriyle birlikte çalışmaya çağırıyoruz. 

Hedefimiz değişmemiştir: İleriye uzanan yolun emekçi halkın gücüyle, bizzat halk tarafından belirlendiği, onlar tarafından yönetilen demokratik bir Nijer istiyoruz. 

Bunun yolu, darbeci politikalardan ya da emperyalist müdahalelerden değil, Nijer emekçileri ile gençlerinin devrimci demokrasi ve aşağıdan sosyalizm için örgütlenmesinden, bunun için verilecek mücadeleden geçmektedir.

SWL Merkez Komitesi adına Frances AKINJOLE ve Mobolaji OTUYELU

Çeviri: Tuna Emren

Bültene kayıt ol