Uluslararası Göç Örgütü’nün verdiği bilgiye göre, son 3 gün içinde 113 göçmen Akdeniz’de hayatını kaybetti.
Salı günü, Libya açıklarında batan bir göçmen gemisinde, içlerinde bir çocuğun da bulunduğu 13 kişi hayatını kaybetti. Hayatta kalan 11 kişi Libya’ya geri gönderildi.
Çarşamba günü, yaklaşık 100 kişinin bulunduğu göçmen botu Libya açıklarında alabora oldu. Aralarında 6 aylık bir bebeğin de bulunduğu 6 kişi hayatını kaybetti.
İçlerinde çocukların da bulunduğu 120’den fazla insan taşıyan bir gemi Perşembe günü battı. 47 kişi kazadan sağ kurtulurken en az 74 kişi hayatını kaybetti.
Bu ölümlerin tespit edilmesinden henüz birkaç saat geçmiş iken Libya’nın Sorman kıyısında bir başka gemi enkazında 20 kişi daha hayatını kaybetti. Enkazdan yalnızca 3 kişi kurtulabildi.
“Avrupa sınırlarında bir katliam”
Uluslararası Göç Örgütü sözcüsü Flavio Di Giacomo: “Denizde etkili kurtarmaları sağlamak ve yeni trajedilerin önüne geçmek için değişime, şimdiye kadar hiç olmadığımız kadar ihtiyacımız var” dedi.
Giacomo’nun aktardığına göre, yalnız 2020’de 10,300’ü aşkın göçmen denizde alıkonuldu ve Libya’ya geri gönderildi ki bu onlar için oldukça tehlikeliydi.
2020’nin başından beri Akdeniz’de yaklaşık 575 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi. Fakat gerçek sayının bunu oldukça aştığı düşünülüyor.
Alarm Phone yardım hattının sözcüsü, bu felaketi “Avrupa sınırlarında gerçekleşen bir katliam” olarak tanımladı ve ekledi: “Başka ne diyebiliriz ki? Yıllardır radikal değişimler için çağrı yapıyoruz ve hâlâ insanlar ölmeye devam ediyor.”
İtalya kıyılarında mültecilere tıbbi yardım veren ekip: “Tüm bunlar, umursamaz Avrupa’nın birkaç kilometre uzağında gerçekleşti. Güçlü bir arama kurtarma sistemi hazırlamak yerine, kafalarını kuma gömmeye ve Akdeniz’in bir mezarlık haline geldiğini görmüyormuş gibi yapmaya devam ettiler” ifadelerini kullandı.
Geri göndermeler yasal mı?
Uluslararası hukuk uzmanı Nele Matz-Lück’e göre, denizde gerçekleşen geri göndermeler, tehlikedeki bir insanı kurtarma zorunluluğunun bir ihlali olarak görülmelidir. Aynı zamanda mültecileri, doğrudan işkenceyle, insan dışı muamelelerle yahut başka ciddi hak ihlaliyle karşılaştıkları bölgelere geri göndermek, yasadışı. Bu şartlar dâhilinde göçmenleri geri göndermek, Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali anlamına geliyor.
Aslında Avrupa Birliği ülkeleri kendi sınırlarındaki mültecileri hemen geri gönderme hakkına sahip değil. Uluslararası hukuk araştırmacısı Alexander Proelss’in aktardığına göre “Bir kimse Avrupa Birliği üyesi bir ülkenin sınırlarına girdiğinde bu kişinin artık iltica başvurusu yapmaya hakkı var.”
Göçmenler, kıyıya 12 deniz milinden (22,2 km) fazla yaklaştığı takdirde ülke sınırlarına girmiş sayılıyorlar. İşte bu yüzden geçmişte kıyının 12 mil ötesinde olan göçmenleri uzaklaştırmak için hükümetler tarafından yerleştirilmiş gemiler bulunuyordu ki, uluslararası hukuk uzmanları bu uygulamanın temel insan haklarını ihlal eden bir husus olduğunu ifade ediyorlar.
Deniz sınırlarından girmeye çalışan mültecilerin karşılaştığı başka bir olumsuz hukuk kuralı da şu: Uluslararası deniz hukukuna göre mültecilerin girmeye çalıştığı ülkenin (örneğin İtalya ya da Yunanistan’ın) mültecilerin karaya çıkmasına izin verme gibi hukuki bir zorunluluğu bulunmuyor. Mevcut deniz hukukunun bu eksikliğinin giderilmesi, kıyıya kadar gelen göçmenlerin karaya sağlıklı bir şekilde çıkarılması sorumluluğunun ilgili devletlere verilmesi önemli bir konu.
Melike Işık